İnfial
26 Ağu 2016 10:39 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 21:30

Kemal Kılıçdaroğlu’na kim ve niçin saldırmış olabilir?.

Medyaradar medya-siyaset analisti Atilla Akar, Kılıçdaroğlu’na yapılan saldırı girişimini değerlendirdi…

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun konvoyuna karşı Artvin seyahati esnasında Ardanuç ilçesi yakınlarında ateş açılmış bulunuyor. Bir korumanın hayatını kaybettiği saldırı dikkatleri bu yöne çekmiş bulunuyor. Olayın kapsamı düşünüldüğünde biranda nasıl vahim bir durumla karşı karşıya kalabileceğimiz anlaşılıyor. Kolay değil, hedefteki kişi Türkiye’de ana muhalefet partisinin lideri. Böylesi bir durumun gerçekleşmesi halinde Türkiye’nin nasıl karışacağını tahmin etmek güç değil.  O bakımdan önce Sayın Kılıçdaroğlu’na sonra da tüm Türkiye’ye geçmiş olsun diyorum.

Şüphesiz olay henüz çok yeni ve daha ayrıntılı verilerinde ortaya çıkmasına muhtaç görünüyor.  Zaten bu aşamada yapılan yorumların çoğu daha ziyade insanların “bulundukları yerden” bakışlarından ibaret. Lakin her ne olursa olsun bu olayın önemini değiştirmiyor ve bazı varsayımlarda bulunmamıza engel değil. Kimi noktalar şimdilik “muğlak” olsa da…

İHTİMALLERDEN “İHTİMAL” BEĞEN!..

Elbette bu saldırının amacı ve arkasındaki güçlere dair birçok şey söylenebilir. Ancak gene de çok yönlü bakılıp, başka ihtimal varyantlarını da düşünmek gerekir. Bu konuda benim de aklıma gelen varsayımlar var. Ancak hiçbirine dair -bu tarz olayların doğası gereği- “illâ böyledir” diyemem. Şimdi yüksek sesli düşünüp, senaryosal şekilde onlara bakalım…

1) Bu olay bir “Suikast girişimi”dir. Ancak bir şekilde ya fark edilmesi (Zaten anlatılanlar da bu yöndedir) ya da teröristlerin hatası, beceriksizliği, paniği, olası bir aksilik, yanlış hesaplama, güvenlik güçlerinin direnişi,  uyanıklığı, vb gibi nedenlerle amacına erememiştir. Atıl kalmıştır. Başarısız olmuştur. Olayda bir roket kullanılacağı iddiası da bu tezi güçlendirmektedir. Dolayısıyla doğrudan “suikast” ihtimali ciddi olup, yabana atılamaz.
2) Bu bir suikast girişimi değildir. Ancak Kılıçdaroğlu’na “Gözdağı”dır. Bir “Ayar atma” çabasıdır. Gözdağından asıl amaç ise “15 Temmuz FETÖ’cü darbe girişimi” sonrası Kılıçdaroğlu’nun darbeye karşı çıkıp, “milli tavrın” yanında yer alması, AKP-Erdoğan ile sürtüşmeyip, tam tersine “yan yana” görünmesi olabilir. Böylelikle birileri Kılıçdaroğlu’na “AKP politikalarından uzaklaş, eski çatışmacı tavrına geri dön” mesajı vermek istemiş olabilirler.
3) Bu ne suikasttır ne de gözdağıdır. Bölgedeki PKK veya onlarla ittifak içindeki kimi örgütlerin “rastgele” bir saldırısıdır. (“Halkların Birleşik Devrim Hareketi – HBDH” olarak tanımlanan yapılanma gibi)  Konvoyun Kılıçdaroğlu’na ait olduğunu bilmeden sadece gördükleri askeri ve resmi araçlara saldırıya kalkışmışlardır. Ancak bu ihtimal Kılıçdaroğlu’nun bölgede olunduğunun bilinmesinden dolayı (Zaten mitingden dönmektedir) çok düşük bir ihtimaldir. Ayrıca saldırı“planlı” görünmektedir.
4) “FETÖ” ve başarısız darbenin arkasındaki daha büyük güçler ülkeyi kaosa sürükleyecek yeni projeler peşindedir. Bu amaçla Kılıçdaroğlu’na suikast tertiplenmek istenmiştir. Lakin şu an “başka güçler” de devrede olabilir. O yüzden “kestirmeden hazır failler” işaret ederken çok dikkatli olunmalıdır.
5) Kılıçdaroğlu’nun  teröre net bir şekilde karşı çıkması, PKK terörüne ideolojik set çekmeye kalkması PKK’yı rahatsız etmiştir. Nitekim Şavşat konuşmasında “Terörün olmadığı, insanların huzur içinde yaşadığı bir ülke istiyoruz” mesajı PKK’yı rahatsız etmiştir. O yüzden böylesi bir eyleme kalkışmışlardır. Ancak olayın çapı itibarıyla tek başına fazla “Sade” kalır.
6) Kılıçdaroğlu öldürülerek Türkiye’de siyasetin CHP-Sol ayağı yeniden dizayn edilmek istenmiş olabilir. Ancak bunun çok daha başka yolları varken böylesi “sert” bir yola şu aşamada başvururlar mı bilemiyorum. Zannetmiyorum diyeyim.
7) Kılıçdaroğlu korkutularak “hükümet politikalarına desteğinin devamı ve engegrasyonu” sağlanmak istenmiştir. (Ancak böyle bir ihtimal akla gelse dahi 15 Temmuz sonrası doğan yeni konjonktürde ihtimal veremiyorum)
8) Olayın TSK’nın tam Cerablus Operasyonu (Fırat Kalkanı) esnasında olması hayli manidardır. Birileri bu operasyonu engellemek amaçlı “Türkiye’yi yeniden karıştırmak” istemiş olabilir. Ayrıca PKK operasyonun bölgedeki fiili “Özerk Kürt yönetimi”ne uzanması ihtimalinden rahatsızdır. Bunu engellemek amaçlı “ortalığı karıştırmak” istemiş olabilirler. Bu da oldukça güçlü bir ihtimal olarak duruyor. Bu yüzden olayın “Cerablus Oprerasyonu” ile bağlantısını daha da ciddiye almak gerekecektir.

ESKİ-YENİ TÜM KAOSÇULAR SAHNEYİ TERK ETMEMİŞLERDİR!..

Bunların bazıları “doğru” veya “yanlış” olabilir.  Bazıları ihtimaller skalasında daha geçerli bazıları daha geçersiz olabilir. Veya başka ve yeni ihtimaller de öne sürülebilir.  Ayrıca olayın “Cerablus Oprerasyonu” ile bağlantısını da ciddiye almak gerekecektir. Şu an bu çapta bir eylemi tetikleyebilecek en “makul neden”  bu gibi görünüyor. Burada “klasik aktör” PKK öne çıkıyor. Eski huylarıdır…

Bu manada olayın arkasında muhtemelen PKK veya onun dümen suyuna girmiş kimi “sol örgütler” olabilir. Ancak bu da PKK’ya “ihale edilmiş”, onun “taşeronluğu”nda bir saldırı olma ihtimalini değiştirmez. Hatta bu işin içinde doğrudan “yabancı servis” planlaması olma ihtimalini ortadan kaldırmaz. Hatta güçlendirir.

Sonuçta öyle veya böyle 15 Temmuz konjonktürü ve şimdi de Cerablus Harekâtı sonrası Türkiye’nin riskleri artmıştır. Bu kez doğan “Milli Birlik” atmosferini dağıtmak ve yeniden birbirine düşmanlaştırıp, onun üzerinden yeni çatışma ve kaos senaryoları geliştirmek isteyenler belli ki halen sahnedeler. Aman dikkat!..

26.08.2016.
atillaakar@gmail.com