Kitap
11 Ağu 2010 21:52 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:32

İSTANBUL'DA PAYLAŞILAMAYAN MİRASIN ZİYAN ETTİĞİ HAYATLARIN GÖLGESİ PEŞİMİZDE!

Gazeteci Yazar Nurten Ertul, belgesel bir teknikle kaleme aldığı son romanı Miras'ta, yakın tarihimizin varlık vergisi, 6-7 Eylül, Kıbrıs Barış Hareketi gibi en sancılı konuları zarif bir kurguyla gözler önüne seriyor &...

Cumhuriyetin ilanı ve ardından imzaladığımız Lozan Anlaşması’yla birlikte ülkemizde azınlık kavramına giren Rum, Ermeni, Levanten, Süryani ve Musevi vatandaşlarımızın yaşadıkları kent her zaman İstanbul oldu.  Bu yüzyılda azınlık kabul edilenlerin yaşadıkları özlemler, hayal kırıklıkları, kayıplar, savrulmalar, bireysel tükenişler İstanbul sokaklarında her zaman yaşandı. Zaman zaman gölge oldu, ruhları sokaklarda, binalarda birbirinin peşi sıra yeni İstanbulluları takip etti.

Gazeteci Yazar Nurten Ertul, Lozan Anlaşmasıyla birlikte İstanbul’da yaşamaktan başka önlerinde seçenek kalmayan bu kitlenin, günlük hayatlarını Miras’ta anlattı. Gözlük Yayınları tarafından basılan romanda İstanbul’un ana mekân seçilmesinde, tarih boyunca çok renkli ve çok kültürlü bir kent olması önemli etken.  Rumların dışında aralarında Musevi, Ermeni, Süryani, Levanten gibi gayrimüslimlerden oluşan bir kitlenin arasında geçiyor roman. 
Kurulduğu günden bu yana çok farklı kültürlere ve inançlara kucak açan kent Miras’ının ziyan ettiği hayatların sıkıntılı ruhları şeklinde oluşturulan romanın konusu ise kısaca şöyle:

MİRASIN İÇİNDEKİ SAVRULMALAR…

Roman, İstanbullu köklü bir aileye mensup Nilüfer ile Rum asıllı Ortodoks Kosta’nın mantık üzerine kurulu ilişkileriyle başlıyor. Ardından aynı kültürden gelmelerine rağmen farklı dini inançlara mensup ailelerin çocukları olarak, birbirlerine yabancılaşarak ilişkilerini bitirme noktasına getiriyorlar.
Başlangıçta gençlerin  karşılıklı maddi ve manevi beklentilerle, cinsel arzular üzerine kurdukları evlilikleri zamanla çok farklı noktaya kayıyor.
Güzel bir genç kadınla, yakışıklı ve başarılı bir erkeğin evliliğinin en önemli çıkmazını Cumhuriyet tarihimizin azınlık politikaları belirlemeye başlıyor.
Nilüfer Yıldız ile Kosta Apostal’ın dünyanın her metropolünde olduğu gibi mutlu başlayan ilişkileri, İstanbul’da kent Miras’ının ziyan ettiği hayatların ortaya çıkmasıyla kabusa dönüşüyor.
Osmanlı sarayında hizmetkârlık yapmış bir aileden gelen İstanbullu Nilüfer, evlenmeye karar verdiği Kosta’yla birlikte daha önce hiç dikkat etmemesine rağmen siyasi tarihimizin içinde savrulmaya başlıyor. Bu savrulmalarda pek çok unsur etkili oluyor:
Örneğin: Nilüfer ve ailesi 12 Eylül ihtilaliyle birlikte ilk ciddi varlık sınavını veriyor ve kaybeden tarafta yer alıyor. Ardından ailenin hayatında, geçmiş hiç unutulmayan sürekli canlı tutulan bir noktaya dönüşüyor.
Kosta’yla Nilüfer evlenmeye karar verdiğinde, bu sefer farklı bir noktaya savrulmaya başlıyorlar.
Varlık Vergisi ile yok olan çok sayıda hayatın canlı mirasçıları ile yüz yüzedir artık Nilüfer. Ayrıca 6/7 Eylül 1955 yılında yaşanan tecavüz mağduru bir akraba, günlük hayatını yakından etkilemektedir.
İstanbul’dan 1960’larda sınır dışı edilen pek çok Yunan vatandaşı aile dostunun giderken arkalarında bıraktıkları enkazın yükü de Nilüfer ile Kosta’nın omuzlarındadır.
Kıbrıs Barış Harekatı ile birlikte dağılan ve savrulan pek çok hayatın temsilcileri Nilüfer’in dünyaya getireceği minik kızı için bile önem taşıyan siyasi olaya dönüşmüştür.
Öte yandan hızlı bir şekilde yok olan Rum Ortodoks cemaatten geriye, hayalet binalar, kiliseler, okullar ile iş yerleri kalmıştır. Yeniden hayata tutunabilmek için hayat belirtisi göstermeye çabalayan cemaatin; Nilüfer’in bile desteğine ihtiyacı vardır.
Hayatın içinde ancak bir o kadar da dışında yaşayan bu kitleyi tanıdıkça,  Nilüfer’in, kocasıyla kurduğu köklü ilişki de olumsuz etkilenmektedir.
 
GENÇ ÇİFTİN GÜÇ MÜCADELESİ…

Nilüfer ile Kosta’nın evliliğinin etrafı çok önemli tarih, siyaset ve ekonomi dünyasını yakından ilgilendiren sorunlarla çevrili. Genç çiftin minik kızları Meri Su’da artık dünyaya gelmiştir: Ne var ki, olaylar çok daha farklı bir mecraya kayacaktır.
Aynı coğrafyada, birbirine benzeyen aile yapılarında büyümelerine rağmen dinsel farklılık çiftin birbirleri üzerinde güç kurdukları bir alana dönüşüyor. Romanın ilerleyen bölümlerinde Türk okuyucusunun çok bilmediği dinsel kavramlar Nilüfer’in de karşısına çıkıyor. Vaftiz, dini nikah, oruç, cemaat yönetimi gibi.
Nilüfer ise bütün bu yeni öğrendiği bilgilerin sonucunda hayatında önceleri hiç önemsemediği din, ülke, milliyetçilik gibi kavramların arkasına saklanarak değişime direniyor. Genç çiftin, ortada minik kızları Meri Su olmasına rağmen, birlikteliklerinin sürüp sürmeyeceğinin kararı ise okuyucuya bırakılıyor.
 
Yazar Hakkında Bilgi:
Nurten Ertul, Niğde doğumlu. İstanbul Üniversitesi İletişim Fa¬kültesi Gazetecilik Bölümü mezunu. Çeşitli gazeteler ile dergilerde muhabir ve editör olarak çalıştı. Yazar ülkemizde çok fazla kullanılmayan bir teknikle romanlarını kaleme alıyor. Belgesel teknikle tarihi romanlarını hazırlayan yazarın ilk çalışması, Anadolu’da yaşayan Karamanlıları anlattığı Kimlik. Ardından, Bosna Hersek’in tarihini farklı bir bakış açısıyla aktardığı Beyaz Zambak 2007’de yayın¬landı. Son romanı Miras için çok sayıda Türk, Rum, Ermeni, Musevi ile Levanten’in anılarından, fotoğraflarından ve müzik arşivinden faydalandı. Gerçek tarihi olaylar üzerinden giden ve o dönemde yaşayan insanların hayatlarını roman kurgusuyla ele alan yazar, genellikle çalışmalarında kararı okuyucuya bırakmayı tercih ediyor. 
Miras’ta da romanın ucunu Kimlik’te olduğu gibi yazar, bilinçli bir şekilde açık bırakmayı tercih etti…

Yayınevi: Gözlük Yayınları (Vanilya Okul Öncesi Yayınları’nın Markasıdır)
Sayfa Sayısı: 488
Yayın Tarihi: 2010-İstanbul
ISBN:9786054314485

ETİKETLER
#miras #nurten ertul