Röportaj
25 Ağu 2010 00:10 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:34

İSTANBUL'DA KALÇASI, BAŞI OYNAYAN SAHTEKAR ÇOK!

Eski hakem, futbol yorumcusu Erman Toroğlu, Bloomberg HT'de Gülin Yıldırımkaya'ya konuştu

Lig TV ile yollarınız ayrıldığında Türk futboluna zarar verdiğiniz yazılıp çizildi. Ne diyorsunuz bu eleştirilere?

Türkiye’de futbolda bazı şeyler değişti ve bu değişiklikte benim de payım olduğuna da inanıyorum. O kadar çok eyyamcı, o kadar çok kalçası, başı oynayan, o kadar çok sahtekâr var ki perdenin önünde ayrı, arkasında ayrı oynayan bunlarla mücadele etmek kolay değildir. Bunlar sizin yüzünüze gülerler, arkadan itelerler, hele bu İstanbul’da çok fazladır, mesela biz Ankara’da yetiştik, biz Ankaralılar daha çok çalışırız, daha fazla emek veririz, daha az konuşuruz. İstanbullular çok konuşurlar, çok atarlar, az çalışırlar, çok hava yaparlar onun için Ankara gibi yerden gelenlerin hepsi İstanbul’da başarılı olur ve bu bir tesadüf değildir. Genele baktığınız zaman, bu üçkâğıtçılar, bu sahtekârlar her branşta olduğu gibi futbolda da vardır. Ben bu işi bildiğimi iddia ediyorum, futbolu bildiğimi iddia ediyorum çünkü futbolu yaşadım bazıları gibi okudum, gördüm demiyorum ben bunu yaptım diyorum. Yakın arkadaşlarım da var mesela Ahmet Çakar, hakemlik yapmış, hakemliği bilir ama futbolculuk yapmamış bilemez. Karşıma çıkacaklar, bana hikâyeler anlatacaklar ben de onlarla mücadele edeceğim. Şimdiye kadar açığımı bulsalardı beni çoktan duman ederlerdi, edemiyorlar. Ben onların açıklarını biliyorum, sabırlıyımdır, hemen vurmam, adamı kademe kademe götürürüm.

‘Öç alacağım, intikam alacağım insanlar var’ demişsiniz.

O yanlıştır, Serhat’a öyle bir şey açıklamadım. Serhat da öyle bir şey söylemediğini söylüyor. Bizim İbrahim Seten bir cümle ilave etti herhalde. İntikam ya da öç alacak kimse yok ki, kimseden öç almayacağım. Ben profesyonel bir adamım. Karamehmet grubunda çalıştığım hiçbir dönemde bana ‘Erman şu şöyle değil’ demediler. Tabii ki arada bazı karşılıklı şu şöyle mi olsa böyle mi olsa gibi diyaloglar geçti sonrada anlaşamadık ve ayrıldık bu da çok doğaldır. Profesyonel çalıştım ve çalıştığımın karşılığını da çok da güzel aldım ayrılırken de en ufak bir kavga dövüş yapmadan ‘Allahaısmarladık’ deyip ayrıldım. Şimdi ters düştüğümüz yerler var onu konuşuyorum, millet onu yanlış anlıyor. Mesela bu sistem yanlış üç dakikalık görüntü verilen lig sistemi yanlış, üç dakikalık görüntü dördüncü günün sonunda veriliyor.

Hala Lig TV’de olsanız böyle söyler miydiniz?

Kesinlikle aynı şeyleri söylerdim.Ben bu âlemde kalıcıyım, geçici değilim ki. Bugün Lig TV var, yarın bir başka TV olacak onu öyle düşünürsen yanarsın. Lig TV’de çalıştığım dönemlerde de Şansal iyi bilir ve oda aynı fikirdedir, ben bu görüntü verilsin fikrindeydim. Bu üç dakikalar köpürtülsün fikrindedir, köpürtülmesi lazım, insanlar bindikleri dalı kesiyorlar. Bırak on kanal olsun, birisi birine sallasın, o ona sallasın herkes seyretsin mal köpürsün, tezgâhın altına saklarsan bir yere varamazsın. Rahmetli Hasan Doğan’la da çok konuştuk o da o fikirdeydi. Hasan olsaydı bu iş böyle olmazdı. Sonra basın toplantısını bırak, ver. Naklen yayından kaçak alma onun yanındayım çünkü adamlar çok büyük para verdiler, tabii adam onun parasını çıkaracak, haybeye vermeyecek. Ama bu üç dakikalık görüntüler tamamen korku, başka bir şey değil.

Play Station görüntüleri kullanamıyoruz ama başka bir fikrim var

Play station görüntüleri canlandırmanıza karşılardı, halloldu mu?O şekilde görüntü kullanmaya devam ediyor musunuz?
O konu öyle duruyor. Görüntüleri kullanmıyoruz. O konuyu bilmiyorum o hukukçuların işi, benzer örneklere bakacaklar. O benim fikrimdi hatta başka fikrim de var ama onu şu an söylemeyeyim.

“Erman futbola zarar verdi” diyenler çomak soktuğum sahtekarlar

Lig Tv’den ayrılırken vedalaştık dediniz. Şansal Büyüka orada kaldı. Kaç yıllık partneriniz. İnsanın içi burkuluyor mu? Genel Müdürlüğü bıraktı, bir takım sorunları var herhalde…

Bu konuda bir şey söylemem yanlış olur. Ama ben Şansal’ın yerinde olsaydım Maraton programını yapmazdım başka bir isimle program yapardım. Maraton programı şimdi herkesle yapılır ama bir siyaset meydanı bir 32. gün arena gibi programlar hep aynı şekilde gider. Bu da öyleydi. Biraz profesyonel olmak lazım benimle anlaşamadılar ama başka biriyle anlaşabilirler. Bu konuda en ufak bir kırgınlık gibi bir şey olamaz ben profesyonelim. O futbola zarar verdi diyenler, Erman futbolu marka değerine düşürdü diyenler perdenin arkasında her türlü sahtekarlığı yapıp her türlü üç kağıtçılığı yapıp Erman Toroğlu onları orada konuştuğu için istemiyorlar. Futbola zarar veriyorlardı. Bunları, hakem alımını sokabilirsiniz, federasyona yönetici tayinini sokabilirsiniz, merkez hakem kurullarına disiplin kurullarına adamlarını sokmayı düşünebilirsiniz. Tahkim kuruluna adam sokmak büyük iştir kavga verilir. Disipline adam sokmak büyük iştir kavga verilir. Çünkü disiplin kurulunda o kulübün hakkını koruyacaklardır. Verilen cezayı tahkimden kaldıracaktır. Ceza verdirmeyeceklerdir. Bu sahtekarlar Türkiye’de futbolun iyi gitmesini istemeyenler, üç beş kuruş para vererek sonra bırakmayanlar benden rahatsız oluyor. Bunlara çomak sokuyorum. Bunların haberleri bana geliyor ben de bunları televizyondan konuşuyorum rahatsız oluyorlar. Olayın ana fikri bu.

İstedikleri düzeni kurdular

İstedikleri düzeni kurdular şu anda. Görüntü vermiyorlar, görüntü verilmeyecek. Kafalarına göre birini buldular oraya. Oynatacaklar hakem yorumu yapacaklar, hainler, baskılar, bilinmeyecek. Bilinmesini istemiyorlar. Gidecek, bu tahkim kurulu başkanı arkadaşımdır. Bu tahkim kurulunda bir futbolcunun bir kulüple sonunda futbolcuya şampiyonluk primi verilmiyor. Bir takım şampiyon ne zaman olunur? Haziran ayında. Siz futbolcuya ocak ayında şampiyonluk primi verirmisiniz? Ocak ayında verdiğiniz parayı şampiyonluk primi olarak kabul eder misiniz? Atıyorum örnek olsun diye. Bunlar fındık fıstık, arkasında patlıcanlar biberler var. Şimdi ben orada yokum. Ben oradayken konuşamıyorlar. Oradayken de bir yerde yayıncı kuruluştasın. Yayıncı kuruluş bana bir şey demedi. Orada bile konuşuyordum ama bu kulüplerin bazı elemanları diyor ki benim hakkımı neden korumuyorsun. Çıkan adam basın mensubu. Basın mensubu Habertürk’te mi çalışıyor yoksa Galatasaray Fenerbahçe trabzonun adamı mı? Spor yazarıysa spor yazarı. Zaten orada parasını alıyor. Senin hakkını neden korusun. Bunlar utanmadan diyor ki x kulübünün hakkını neden korumuyorsun, sen bizim taraftarımız değil misin? Sistem öyle. Ona göre maç yorumları yapılıyor, ona göre hakem yorumları yapılıyor, ona göre ceza disiplin yorumları yapılıyor Türkiye’de. Ben bunlara çomak soktuğum için istemiyorlar. Ligin 1. haftası başladı 4 büyükler ne güzel çatır çutur mağlup oluyor. Bursa şampiyon oldu imkan mı vardı? Bursa’nın şampiyonluğunda Maraton programının çok büyük payı vardır.

Aziz Yıldırım’ın askerliğini yapmadığını yazdım, olay oradan koptu

4 yılda 14 kişi Fenerbahçe’den bedelsiz gitti!

Kulüplerden ve gelen baskılardan bahsettiniz. Erman Toroğlu, Aziz Yıldırım’ın düşmanı diyorlar. Öyle misiniz?

Şimdi Aziz Yıldırım’a düşman olma şansım olamaz. Bizde düşmanlık olmaz. Çok da tanımam 3-4 defa görmüşümdür. Askerliği ile ilgili bir yazı yazdım oradan koptu olay zaten. Aziz Yıldırım askerliğini yapmamıştır, yapmama sebebini de ben açıkça yazdım. Türkiye’de herkes askerlik yapsın isterim ben. Beni Fenerbahçe’nin sportif şekli ilgilendirir. Teknik hatalarını eleştiririm. Aziz Yıldırım’ı neden eleştiriyorum, doğru yapmadığı ortada. Şimdi madem öyle yanıma notlar almıştım ben. Bunlar maç listeleri gittiğimiz maçlar. Şimdi diyolar ki biz Fenerbahçe’yi doğru idare ediyoruz. Fenerbahçe takımında Aziz Yıldırım döneminde 14 kişi takımdan son 4 yılda bedelsiz gitmiş. 14 kişiyi bu bir takım yani bu yedekleri ile birlikte bir takım bu takım Fenerbahçe’den bedelsiz ayrılıyor kasaya 5 kuruş girmiyor ben bunu eleştiriyorum ben Fener iyi olsun isterim 3 büyük takım mağlup olunca benim hoşuma gider. Küçük takımların başarısını isterim ben. Fenerbahçe seyircisi aldatılmasın. Biz sana gösteririz diyorlar ne gösteriyorsunuz arkadaş...

Ahmet Çakar’la birlikte program yapmak zor oluyor mu?

Beni ve Ahmet’i ben değerlendiremem, Kamuoyu değerlendirir. Ben Ahmet’in hakemliğini beğenmezdim, kötü bir hakemdi. O zaman ki seyirci değerlendirir futbolcu değerlendirir. Ben o konuda hiç bir polemiğe girmem. Ben ne yaptığımı iyi biliyorum. Kendime güvendiğim için bu tip şeylere gülüp geçiyorum. Onun haricinde çok da fazla da laga luga yapmak istemem.

Ahmet Çakar’ın kamera karşısında olmakla ilgili yorumlarına ne diyorsunuz? ‘Ben kamera görünce değişiyorum’ diyordu. Siz de uzun süre ekrandan ayrı kaldınız insan kamerayı özlüyor mu?

Hiçbir şekilde özleme olmadı. Çünkü benim kamerayla işim yok. Benim yolum ayrı. Kamerayı görünce bazı insanlar değişir dengeleri değişir bırak kamerayı fotoğraf çekerken bile bir garip olur benim öyle bir iddiam yoktur ben rahatım, ihtiyacım da yok, yarın çıkmasam da olur. 16-17 yaşında tanıştım hala da devam ediyor. Ben kamera ile TRT’de tanıştım. Çok büyük isimlerle çalıştım. Uğur Dündar’la eğitim filmi çevirdik beraber. Hani ukalalar der ya Uğur ne anlar futboldan biz Uğur’la eğitim filmi çektik. Ben eğitimden yanayım. Televizyonda futbolcuyla ilgili şeyleri sürekli söyleyeceksin, söylene söylene anlaşılır.

’Ben sabırlıyım beklerim sakinimdir kademe kademe götürürüm adamı’ diyorsunuz.

Adamı götürmem iyi bildiğim olayın üzerine sabır beklerim sonra ateş ederim. Hemen ateş ederseniz acemisiniz. Şimdi bizim bu PKK ile mücadelede öyle diyorlar Acemi çocuklar gittiği zaman PKK tarafından iki üç el ateş edilirmiş bu taraftan takır takır sayarlarmış PKK dermiş hemen bunlar acemi tamam. Ama profesyonel çocuklar gittiği zaman PKK ateş edermiş bakarlarmış karşıdan ses yok hemen derlermiş tamam bunlar profesyonel. Bende öyle boş yere ateş atmam cebimde saklarım gerektiğinde ateş ederim.

Mesela size bir koruma veriliyor mu? Tehdit alıyor musunuz?
Valla bana bir ara çağrı koruma verdiler. Yani ihtiyacın olduğu zaman koruma çağırıyorsun. Mesala bir maçta Aziz Yıldırım, Eindhoven maçıydı, ‘Gelmesin o’ demiş birisine. Öyle deyince korumayı çağırdım, arabaya bindik gittik. Gitmeyeceğim varsa da giderim. Geziyorum yolda, yanımda koruma falan da yok ama var bazı şeyler. Herkes hesabını yapacak. Ama ben insanların içine giriyorum, geziyorum her yerde geziyorum… Varsa olacağı vururlar zaten. Ama beni vurdular vurdular, vuramadılar ne olur onu bilemiyorum...

Programınızda parayla tezahürat iddiası attınız ortaya, bugün de bir sürü Galatasaray yazısı vardı ortada.

Reha Muhtar bana soruyor ‘Ermancığım bu konuda ne diyorsun?’ Dedim ya Reha benimle röportaj mı yapıyorsun sen şimdi. Ya Reha Beşiktaş yönetiminde çalıştı her yönetimde seyirciden sorumlu yönetici vardır. Bunlar seyirci ile sıcak temas kurarlar, bağ yaparlar seyirciye canlı verirler bunları, inkâr etmesinler. Söylediğim için kızıyorlar, bana kızmasınlar hiç. Bu canlıyı nasıl verirler bazen direk para verirler çünkü adamın işine bakıyorsun kola satıyor, bilmem ne satıyor, altında BMW marka aracı var, olmaz bu. Bazıları koçanla bilet verir 2000 bin tane bilet… Büyük para, onu satarlar kendileri de bedava girer. Çift kaymaklı ekmek kadayıfı bunlar. Bunlar idareci, işte yöneticiler bunları yapıyorlar, ‘Yapmıyorum’ diyen yönetici yalan söyler. ‘Erman istifa, bilmem ne çocuğu Erman’ diye bana bağırırlar ya neden bana bağırıyorsun, yöneticine bağır arkadaş. Tribünlerde sahaya arkasını dönük adamlar görürsün sahaya hiç bakmazlar seyirciye bakarlar ‘Bağırsana bağırsana’ derler. Kim bunlar? Bunların cevabı basit. Bunlar bir de marka değerinden bahsederler.

Ümit Karan esprisini Türk futbolu kaldıramadı

Peki hiç haklı eleştiri var mıydı? Mesela Ümit Karan evlenmeden önce ‘Bütün golleri bu gece attın yarına gol kaldı mı?’ demiştiniz. Mesela bunun için ‘Keşke demeseydim’ diyor musunuz?
Türk futbolunun kapasitesi ve beyni o espriyi kaldırmaya müsait mi? Ben Ümit Karan’dan ‘Hoca merak etme ben bu sene gol kralı olurum’ diye espri yapmasını bekliyordum. Kimlerle dans ettiğimi o zaman daha iyi gördüm.

Programda eleştiriyor, içerde özür diliyor

Onun dışında bir özeleştiri?

Mesela yıllar önce Hıncal’la program yaparken… Kale Arkası diye bir program yapıyorduk, bant yayın. Erol Ersoy diye sevdiğim bir hakem vardı. Bir maçta penaltı vermedi. ‘Trene bakıyor gibi bakıyor’ dedim. Aklımda kaldı sonra Uğur’a telefon açtım, ‘Bu ağır kaçar mı?’ dedim. ‘Sen bilirsin’ dedi. Sonra akşam seyrettim beni rahatsız etti. Açtım telefonu Erol’a ‘Sana televizyonda söyleyeceğim’ dedim. Bizim Ahmet’in bir huyu var. Stüdyoda bir halt yapıyor. Sonra giriyormuş içeri arkadaşlarından özür diliyormuş. Televizyonda çamı deviriyorsan televizyonda özür dileyeceksin. Bana mahallede küfredip evde özür dilemeyeceksin. Çıktım ikinci programa, dedim ki ‘Yahu Erol kardeşim sana telefon da açtım, özür dilerim. Beni rahatsız etti, keşke çıkarsaymışım.’ Bunlar beni rahatsız eden. Başka hatırlamıyorum. Canlı yayın yapıyorsun bazı haltlar olacak.