Medya
28 Şub 2021 10:37 Son Güncelleme: 28 Şub 2021 15:24

İsmail Saymaz 'Hatay'ın kara kutusu'nu yazdı: 'Susurluk kazasını andırıyor'

İsmail Saymaz, Heysem Topalca'nın trafik kazasında hayatını kaybetmesi hakkında "Topalca'nın öldüğü trafik kazası 25 yıl önceki Susurluk kazasını andırıyor." ifadelerini kullandı.

Sözcü Gazetesi yazarı İsmail Saymaz, Suriye iç savaşında ismi karmaşık ilişkileri nedeniyle sık sık gündeme gelen, Reyhanlı Katliamı ile IŞİD’iın Niğde saldırısında adı geçen 54 yaşındaki Heysem Topalca'nın, trafik kazasında öldüğünün ortaya çıkmasına köşesine taşıdı. 

İsmail Saymaz, "Topalca, Suriye'de 2011'de başlayan iç savaşın Türkiye sınırındaki kara kutusu olarak biliniyordu. AK Parti'nin Esad'ın devrilmesini önceleyen hatalı dış politikasından ötürü eleğe çevrilmiş olan bu sınırın cihatçı otobanı gibi kullanılmasında ve Suriye'deki şeriatçı militanların yasa dışı şekilde Türkiye'ye geçmesinde kilit rol aldı." ifadelerini kullandı.

İsmail Saymaz'ın haberi şöyle oldu:

Hatay'da, sekiz Suriyelinin içinde bulunduğu araç 10 Şubat akşamı Karapınar-Konya yolunda hızla seyrederken, önündeki TIR'a çarptı. Çarpışmanın etkisiyle hurdaya dönen araç savrulup takla attı. Aracı kullanan dahil üç kişi can verdi.

Sürücü, Lazkiyeli bir Türkmen olan Heitem Topaljeh'di.

Türkiye'de cc diye biliniyordu.

Topalca, 2012'de babası, beş kardeşi ve onların ailelerini Yayladağ'a yerleştirmişti.

Bir ayağı Hatay'da, diğeri Suriye'deydi.

Sınırın kara kutusuydu.

IŞİD'in Türkiye'de gerçekleştirdiği ilk terör eyleminden bu yana aranıyordu.

NİĞDE SALDIRISI
Niğde'nin Ulukışla ilçesinden geçen Adana-Ankara otoyolunda, 20 Mart 2014 sabahı jandarmanın yol çevirmesi vardı. Hatay'dan İstanbul'a giden bir taksi durduruldu. Takside, İstanbul'da bir bombalı eylem gerçekleştirmek üzere Suriye'den Türkiye'ye geçen, ağır silahlar ve bombalarla yüklü çantalarla seyahat eden üç IŞİD'çi vardı.

Adları; Benyamin Xu, Çendrim Ramadani ve Mohammad Zakiri'ydi.

Üç IŞİD'çi araçtan inerek Kalaşnikof marka silahlarını çekti ve jandarmaların üzerine el bombası attı. Bir çavuş, bir polis ve bir sivil şehit düştü.

Üç IŞİD'çi sağ yakalandı.

SAVAŞTAN ÖNCE MAZOT, SONRA İNSAN
Türkiye-Suriye sınırının cihatçı otobanına döndüğünün en açık kanıtı, Xu'daki bir not parçasında yazılı cep telefonu numarasıydı. Bu numara, Topalca'ya aitti.

Topalca, savaştan önce bir ülkeden diğerine hayvan, mazot ve çay kaçakçılığı yapıyordu. Savaştan sonra aynı güzergahta cihatçı, silah ve malzeme taşıdı.

Cihatçılar arasında Niğde'de yakalanan üç IŞİD'çi de vardı. Onları Reyhanlı'da karşılayıp özel araçla sınırdan geçiren, Topalca'ydı.

Benyamin Xu, “Sınırda Topalca'nın görevlilerle samimi ve ilişkilerinin iyi olduğunu” düşünmüştü.

SİLAH KAÇAKÇILIĞI
Topalca, Suriye ordusunun müdahalesi nedeniyle ülke içinde taşınamayan silahları ilk önce Hatay'a sokup bir başka sınır noktasından yeniden Suriye'ye gönderiyordu.

Örneğin, Yayladağ'ın Güveççi Jandarma Sınır Karakolu'nun ilerisinde 100'er tüfekten oluşan 8-10 kasalık silahı Suriyelilerin yardımıyla araca yükleyip Nişrin Köyü'ne geldiler. Silahları indirmeden jandarma yetişti. Gözaltına alınmalarına rağmen, nasıl olduysa Topalca bırakıldı. Topalca, Adana'da 2013'te araçta yakalanan füze başlıklarından da sorumlu tutuluyordu.

IŞİD'e esir düştüğü de oldu.

Suriye'ye haber için giden gazeteci Bünyamin Aygün ile Kasım 2013'te IŞİD tarafından alıkonulup serbest bırakıldı.

TÜRKMEN TUGAYI
Topalca, kurduğu Türkmen Tugayı ile Suriye ordusuna karşı savaştı.

Yayladağ ayağında ‘Ömer' adını kullanan kardeşi Ghassam Topaljeh ile bir başka Suriyeli Türkmen olan Ayhan Orli vardı.

Ulukışla saldırısı sonrası Niğde Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararıyla yapılan telefon dinlemelerine göre Orli, zaman zaman Suriye'ye geçerek, savaşıyordu. Ayhan Orli, yereldeki görevlilerin göz yumması ile Ahrar'u Şam adlı örgütün sorumlusunu ve daha nicesini Türkiye'ye geçirdi.

HATAY'IN SUSURLUK'U
Topalca'nın öldüğü trafik kazası 25 yıl önceki Susurluk kazasını andırıyor. DYP Şanlıurfa Milletvekili Sedat  Bucak, Emniyet Müdürü Hüseyin Kocadağ ve devlet tarafından aranan Abdullah Çatlı'nın içinde bulunduğu araç, 3 Kasım 1996'da bir kamyona çarpmıştı. Kocadağ ve Çatlı'nın öldüğü bu kaza, derin devletin sırlarına da mezar olmuştu.

Topalca, Suriye'de 2011'de başlayan iç savaşın Türkiye sınırındaki kara kutusu olarak biliniyordu. AK Parti'nin Esad'ın devrilmesini önceleyen hatalı dış politikasından ötürü eleğe çevrilmiş olan bu sınırın cihatçı otobanı gibi kullanılmasında ve Suriye'deki şeriatçı militanların yasa dışı şekilde Türkiye'ye geçmesinde kilit rol aldı.

Silah geçirdi, cihatçı götürdü.

Çatlı gibi, arandığı ve aranırken Türkiye'de olduğu halde yakalanmadı.

Öldüğü kazada bile yanında yedi Suriyeli vardı. Kim bilir Türkiye'ye ne şekilde gelmişlerdi.

Topalca, hesap vermeden ve sırlarını anlatmadan gitti.