Ekonomi
08 Kas 2022 22:29 Son Güncelleme: 08 Kas 2022 23:51

İş Bankası Genel Müdürü isyan etmişti… Merkez’den yanıt geldi

Merkez Bankası'nın özel bankaların genel müdürleri ile tek tek görüştüğü, eleştiri alan politikaların devam edeceği mesajının verildiği aktarıldı. Görüşülen bankalar arasında "Faiz iniyor ama krediye erişim güçleşiyor" eleştirisini yapan İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran'ın da olduğu belirtildi.

Merkez Bankası (TCMB) bazı banka genel müdürleri ile ayrı ayrı yürüttüğü görüşmelerde, son dönemde sektörden eleştiri alan politikalara kararlı şekilde devam edeceği mesajını vermeye devam ediyor.

Reuters’a bilgi veren iki bankacılık kaynağı, aralarında İş Bankası’nın da yer aldığı bazı bankaların üst yönetiminin, ayrı ayrı TCMB ile görüştüğünü ve görüşmelerin bugün de devam ettiğini söyledi.

Toplantılara bankalardan genel müdür ve genel müdür yardımcıları düzeyinde katılım gerçekleşiyor.

Bir bankacılık kaynağı görüşmelerde son dönemde tartışma konusu olan regülasyonlarla ilgili karşılıklı görüşlerinin paylaşıldığı bilgisini verirken, bir diğer kaynak da bu politikalara ilişkin, “TCMB kararlı şekilde devam edeceği mesajını veriyor” dedi.

ELEŞTİRİLERE BANKALAR DA KATILMIŞTI

İkinci kaynak ayrıca, TCMB’nin “kaynakların sürdürülebilir ekonomik faaliyetin ihtiyaç duyduğu alanlara yönelmesi yönünde oluşan politikalara devam edilecek” ve “yatırım, istihdam, katma değerli üretim ve ihracatı artırıcı selektif kredi anlayışı kuvvetlendirilerek devam edecek” mesajını da toplantılarda verdiğini söyledi.

TCMB yıl boyunca kendisini döviz, tahvil, kredi ve mevduat piyasasında belirleyici konuma getiren adımlar attı.

TCMB adımlarıyla gösterge 10 yıllık tahvil getirisi yüzde 26’dan yüzde 10.5’e kadar düşerken, son dönemde eleştirilere şirketlerin ardından bankalar da katılmıştı.

‘TCMB KAYNAKLARIN DOĞRU ALANA YÖNLENMESİNİ İSTİYOR’

TCMB uygulanan düşük faiz politikası ile bankaların sağladığı kaynakları net ihracat odaklı yatırımlara yani “doğru alana yönlendirmesini” istediğini ifade ediyor.

TCMB örnek olarak döviz alımı için kurumlara kredi kullandırtmıyor. Bunun yanı sıra düzenlemelerle bankalara milyarlarca TL uzun vadeli tahvil aldırarak caydırıcılık uyguluyor.

EN BELİRGİN TEPKİ İŞ BANKASI’NDAN GELMİŞTİ

Reuters’da bugün konu hakkında yayımlanan bir analizde gelecek seneden itibaren düzenlemerin sektöre hasar vermeye başlayacağına ve sektörün küçülme riskine dikkat çekiyorlar.

Bankacılar, herhangi bir faiz politikası değişikliği durumunda, menkul kıymetlerin faizleri artmaya, fiyatlarının da düşmeye başlamasının, bilançoda tutulan menkul kıymet büyüklüğü de dikkate alındığında, sektörde ağır hasar yaratabileceğine dikkat çekiyorlar.

Uygulamalara en belirgin eleştiri İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran’dan gelmişti.

Aran, bankaların ekonomi modelini baltalayan aktörler gibi gösterilmesine isyan ettiğini belirterek, bankaların regülasyonlarla hükümetin ekonomi politikalarında odaklandıkları sektörleri bile destekleyemez hale geldiğini söylemişti.

‘FAİZ İNİYOR AMA KREDİYE ERİŞİM GÜÇLEŞİYOR’

Aran, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin de katıldığı finans zirvesinde “Faizler iniyor ama krediye erişim güçleşiyor” eleştirisini dile getirmiş ve şöyle demişti:

"Alınan makro ihtiyati tedbirlerle birlikte artık biz ekonomi modelinin desteklediği sektörleri bile destekleyemeyecek noktaya geldik. Faiz oranlarının indirilmesi ne açıdan size yarar; krediye daha ucuza erişebiliyorsanız. eğer kredi fiyatı ucuzlamasına rağmen krediye erişim zorlaşıyorsa bunun kimseye bir faydası yoktur.

‘BÜYÜMENİN NE KADAR SAĞLIKLI OLDUĞU DA TARTIŞILIR’

Mühim olan rafta duran kredi faizlerini indirmekse amaç evet faiz iniyor ama eğer o krediyi erişilebilir kılmak ve üretime yatırıma döndürmekse bu konuda sorunlarımızın olduğunu ifade edeyim. Yüksek enflasyon olduğu dönemlerde büyümenin ne kadar sağlıklı olduğu da tartışılır. Eğer yüksek enflasyon ile büyüme beraber gidiyorsa bu geniş kitlelerin yoksullaşması, gelir dağılımı adaletsizliğinin, toplumsal gerilimlerin, bölgesel dengesizlikleri artması, çevrenin tahrip olması anlamına gelebilir. Bunlardan daha önemlisi, uzun dönemli büyümenin aşındırılması ve gelecek kuşakların elinden büyüme imkanlarının alınması anlamına gelebilir. O yüzden sektör olarak görevimiz salt büyümeyi değil sürdürülebilir ekonomik kalkınmayı desteklemek olmalıdır."