İmamoğlu “Değişim Partisi” kurar mı?.. “Partiyi değiştiremedim, bari parti değiştireyim!..”

Medyaradar siyaset analisti Atilla Akar, Ekrem İmamoğlu’nun CHP’deki hedeflerini gerçekleştirememesi durumunda son zamanlarda yoğunlaşan “Yeni Parti” kurabileceğine dair iddiaları değerlendirdi…

Bugünlerde de kısmetim hep İmamoğlu üzerine yazmaktan yana açıldı galiba. İnanın benim tercihim değil. Üzerine yazmaya değer başka bir şey bulamamaktan. Bir yandan da usandığımı belirtmeliyim. (Muhtemelen o yılan hikâyesine dönen meşhur “manifesto”larını lütfedip yayınlarlarsa mecburen bir daha yazacağım demektir. Fakat ondan önce Tanju Özcan konusu gündem olacağa benzer.) Nitekim Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, değişim tartışmaları yaşanırken, Ekrem İmamoğlu'nun CHP Genel Başkanı olmaması halinde parti kurabileceğini öne sürecekti. (Ayrıca bu konuda başka iddialar ve dedikodular var) O kadar ki Selvi, partinin adını kendince “Değişim Partisi” bile koymuş.

Bana kalırsa bunu söylemek için henüz çok erken. Ancak gene de üzerine düşünmemize engel teşkil etmiyor bence. Engel teşkil etmiyor çünkü, siyasi gelişmeler insanları hiç istemedikleri ya da ummadıkları noktalara sürükleyebilir. Zaten senaryolarda bunun için var. Olması mümkün ihtimalleri önceden görebilmek ve onlara “hazırlıklı” olabilmek için. Şu an bizim yaptığımızda bundan ibaret. O yüzden kimse kesin konuşamaz!

Siyasette “Olmaz” Olmaz!..

Ancak bu ihtimalin gerçekleşmesi için sürecin tamamlanması gerek. O manada sürecin başındayız. Hatta sürecin böyle neticeleneceğinin değil “garantisi” henüz işareti bile yok. Her an ummadığımız noktalara savrulabilir. ( Tabii bunu çeşitli hesaplarla isteyenler, istemeyenler de çıkabilir o başka. Kimi odaklar bir tür yönlendirmede bulunuyor olabilirler. O bakımdan dikkatli olmak gerek.) Kısa, orta, uzun vadede neler yaşanır bilinmez!

Nitekim bu soru –açıkça dillendirilmese de- kimi kişi ve çevrelerin kafasında epeydir var görünüyor. Ya “yok canım, olmaz öyle şey…” denilip geçiştiriliyor ya da “Şimdi bunları düşünmenin sırası mı?” denilerek erteleniyor. Ancak madem bu soru bir şekilde ortaya atılıyor o zaman ona bir cevap arayıp bulmak gerekiyor. Tabii ki siyasette “olmaz” olmaz. Bunu kenara yazalım bir kere…

İmamoğlu Satrancı Başlamıştır!..

Gerçi bunun İmamoğlu’nun tercihi olacağını hiç zannetmiyorum. Olması da mantıklı olmaz. Tam tersine son ana kadar şart ve imkânları zorlayacağını düşünüyorum. Ancak koşullar ve belli siyaset dizaynırları, (parti içinden veya dışından) çeşitli hesaplarla onu buna zorlayacak hamleler yapabilir. Hatta bu yönde provoke etmeye bile kalkabilirler. Herkesin bin türlü hesabı var!

Fakat bunun hiç kolay bir şey olmadığını hatırlatırım. Bir kere İmamoğlu’nun arkasında şu an “örgüt desteği” yok görünüyor. Kadro desteği ha keza. İdeolojik yönelim şimdilik muğlak. Unutmayın: İmamoğlu’na bu derece destek ve sempati “CHP’nin başına geçeceği”, “CHP’yi şahlandıracağı” özlemi ve arayışından dolayı var. Yani bu arzu CHP’den ayrı bir İmamoğlu üzerine kurulu değil. (Tersi durumda vaktiyle Bülent Ecevit gibi dev bir karizmaya ya da yakın dönemde seçim öncesi Muharrem İnce’ye denildiği gibi “Bir Bölen” olmakla suçlanabilir.) CHP’nin örgütünü ve tarihsel geleneğini hesaba katmamak yapabileceği en büyük hata olur. “Kitleler nasılsa benden yana, seçmen beni istiyor” yanılsamasıyla olacak türden işler değil bu işler.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun makamını terk etmeyeceği ve yeniden aday olma isteği –olağanüstü sürpriz bir gelişme olmaz ise şayet- netleşmişe benziyor. Belli ki pabuç bırakmayacak. İmamoğlu’nun – garip ama bana kalırsa- şimdilik tek şansı Kılıçdaroğlu’lu CHP’nin yerel seçimlerden “başarısız” çıkmasıdır. Kendisi de o süreçte yığınağını daha da güçlendirir.  İşte o zaman kesin ve net bir “Kurtarıcı”, bir “Siyasi Süpermen” olarak engelsizce yerini alabilir. Bu şartlarda ne Kılıçdaroğlu direnebilir ne de İmamoğlu engellenebilir. Ötesi “siyasi patinaj”dır!

Sürecin Hamleleri!..

Ancak bir yandan da hayat akmakta, sizin dışınızdaki güçlerde sürece yüklenmektedir. Üstelik çok faktörlü ve “girift” bir şekilde. Oyunda, oyuncularda çokludur. Kimin, hangi aşamada ne yapacağı belirsizdir.  Şimdi bu satrancın hamleleri neler olabilir ona bakalım…

1)    Şu veya bu yönde İmamoğlu üzerinden yakın döneme ilişkin çok yönlü siyasi hesaplar yapanlar var. Burası aşikâr.

2)    İmamoğlu’nu CHP’de lider olarak görmek isteyen ve istemeyen parti içi ve parti dışı çevreler, lobiler, odaklar var.

3)    Burada hükümet ilgisizmiş gibi görünse de aslında ilgili. CHP içindeki mücadelenin nasıl neticeleneceği yerel seçimlerin sonucunu etkileyebilir.

4)    Hükümet Kılıçdaroğlu’lu CHP’nin seçimlere girmesini kendi yararına bulabilir.

5)    Hükümet İmamoğlu’lu bir CHP’nin silkelenip, ölü toprağını üzerinden atabileceğinden çekinebilir.

6)    Tam bu noktada “siyasi yasak” üzerinden manevra kartı devreye girebilir. Buna CHP içinden –maalesef- dolaylı destek atacaklar da çıkabilir.

7)    Asıl sorun hem genel başkan seçilemez hem de yeniden belediye başkan adayı gösterilmez ise çıkabilir. Bu her hâlükârda “İstenmiyorsun” demektir. Hele de aday gösterilip tekrar seçilemezse hepten zorda kalabilir.  

8)    “Dışlanmış bir İmamoğlu” işte o zaman “Günah benden gitti” duygusuyla belli arayışlara kalkışabilir.

9)    Bir yerlerde “CHP’yi bölme”, “Zayıflatma”, “Yüzde 10-15’lere sıkıştırma”, “merkez sol ve sağı yeniden dizayn etme” projeleri varsa olay bu yönde kaşınabilir.

10) İmamoğlu bir şekilde sıkıştırılarak, bu yönde erken bir karar almaya itilebilir.

Gaza gelmemek lâzım!..

Ne var ki, şimdilik söz konusu ihtimal “uzakmış” ya da “mümkün değilmiş” gibi görünüyor. Bu birazda süreçte İmamoğlu’na nasıl tavır alınacağına bağlı. Eğer sert alınırsa (Ki, Karadenizli karakteri de müsait) tepkisel olarak yüzünü farklı arayışlara dönebilir. Ancak unutmayın son viraja girilmedi. Lakin dananın kuyruğu eninde sonunda kopacak!

Ben danışmanı olsaydım kendisine şiddetle şunu tavsiye ederdim: “Şu an olmasa da fazla üzülmeyin. Sakin olun, panik yapmayın ve acele etmeyin. Kendinizi zorlamayın. Duruşunuzu koruyun ve netleştirin. Sabredin. Süreç zaten sizin lehinize işliyor. Gereksiz adımlar, yanlış, fevri hareketler yapmayın. Bu sizi yıpratmaktan başka işe yaramaz.”

Peki diyelim ki, İmamoğlu böylesi bir durumda ayrı parti seçeneğine yöneldi. Ne olur? Bana kalırsa fazla bir şey olmaz. Bu işler Cüneyt Arkın filmlerindeki gibi “Haydin yiğitler arkamdan gelin” demekle olmuyor. Bu konuda gaz verenlere hemen aldanmamak gerek!..

11. 07. 2023

NOT: Abdülkadir Selvi, İmamoğlu için “Parti lideri olduğu taktirde siyasi yasak gelmeyeceğini düşünüyor. Bir siyasi parti liderine siyasi yasak konulamayacağına inanıyor.” demiş. Ben olsam o kadar emin olmazdım. İlaveten siyasi yasak lider olduğu için değil olmaması için konulacaktır konulursa şayet. Umarım birileri bu yanlış adımı atmaz. (Hiçbir şey olmasa bile “Demokles’in kılıcı” gibi başı üzerinde sallanacaktır.) İlaveten İmamoğlu’na konacak yasak Kaftancıoğlu’na konana benzemez. İlk İBB seçimlerinin iptalinde olduğu gibi fazlasıyla geri teper…