Polemik & Kulis
07 Eki 2020 19:54 Son Güncelleme: 07 Eki 2020 20:05

Hürriyet'teki işten çıkarmalar AB raporunda!

Avrupa Birliği (AB) raporunda, Hürriyet gazetesinden geçen yıl 45 gazetecinin, sendika üyesi oldukları için işten çıkarıldığına vurgu yapıldı. Raporda ayrıca Türkiye'deki cezaevlerinde ise 120 gazetecinin bulunduğuna dikkat çekildi.

Avrupa Birliği’nin (AB) yürütme organı Avrupa Komisyonu, Hürriyet gazetesinin 2019 yılı ekim ayında 43’ü Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) üyesi 45 çalışanı işten çıkarmasını eleştirdi. Böylece gazetecilerin sendikal faaliyetleri nedeniyle tazminatsız olarak işten çıkarıldığını AB de kayda geçirmiş oldu.

Avrupa Komisyonu, 2020 Genişleme Paketi kapsamında Türkiye Raporu’nu açıkladı. Avrupa Komisyonu’nun komşuluk ve genişlemeden sorumlu üyesi Oliver Verhalyi; aday ülkeler Türkiye, Sırbistan, Karadağ, Kuzey Makedonya ve adaylık başvurusunda bulunan Bosna Hersek ile Kosova’ya ilişkin son değerlendirmelerin yer aldığı 2020 Genişleme Paketi’ni dün duyurdu.

HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ VE ÖZGÜRLÜKLER KONUSUNDA SORUNLAR SÜRÜYOR
Türkiye’nin göç ve iltica politikasında ilerleme kaydettiği belirtilse de özellikle hukukun üstünlüğü ve temel özgürlükler alanlarında eleştiriler raporda ağır basıyor. Raporun “ifade özgürlüğü” başlıklı bölümünde TGS'nin uluslararası kamuoyunun gündemine taşıdığı Hürriyet’teki işten çıkarmalara şöyle atıfta bulunuldu:

“Gazetecilerin temsili, profesyonel meslek örgütleri ile hükûmet yanlısı sendika arasında bölünmüş bir hâlde olmayı sürdürüyor. Türkiye’de gazetecilik; düşük maaşlar, yüksek adli taciz tehdidi ve iş güvencesi yokluğu ile birlikte riskli bir iş. Çalışma şartları, sendikal haklar ve iş yasalarının uygulanmasındaki yetersizlik, basın kartı alımındaki zorluk ve keyfi akreditasyonlar hâlâ temel endişeler arasında. Editöryel baskı, otosansür ve bilhassa siyaseten hassas konularda yapılan araştırmacı gazeteciliğe yönelik adli tacizler bir norm hâline geldi. Hürriyet gazetesi 2019 ekiminde 43’ünü sendikal faaliyetler nedeniyle olmak üzere 45 gazeteciyi tazminatsız kovdu.”

715 BASIN KARTI İPTAL EDİLDİ
Raporda, son dönemdeki tahliyelere karşın 120 gazetecinin hâlâ hapiste olduğu ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın geçen yıl 715 basın kartını iptal ettiği de belirtildi.

AB Komisyonu’nun 2016, 2018 ve 2019’daki raporlarında sıralanan tavsiyelerin Türkiye tarafından karşılıksız bırakıldığı da raporda ifade edildi. Bu nedenle bir kez daha kayda geçirildiği bildirilen tavsiyeler şöyle:

-Tutuklu gazetecilerin, insan hakları savunucularının, avukatların, yazarların ve akademisyenlerin tahliye edilmesi,

-Hem devlet hem de devlet dışı aktörlerin medyanın gözünü korkutmasına, onun işine karışmasına ve üzerinde baskı uygulamasına son verilmesi,

-Medyanın kendi işini bağımsız bir şekilde ve herhangi bir ceza yahut yaptırım tehdidi olmadan yapabileceği güvenli, çoğulcu ve elverişli bir ortamın oluşturulması,

-Terörle mücadele suçları da da dâhil ifade özgürlüğüne yönelik yersiz kısıtlamalardan, Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu’nun kriz zamanlarında ifade ve bilgi edinme özgürlüğü haklarının korunmasına yönelik yönergeleri gereği kaçınılması,

-Terörle Mücadele Kanunu, Türk Ceza Kanunu, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ve İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Kanunu başta olmak üzere mevcut mevzuatın Avrupa standartlarıyla uyumlu hâle getirilerek ifade özgürlüğünü zedelemeyecek bir şekilde, orantılı olarak ve hukuk önünde eşitlik ilkesine bağlı kalarak uygulanması,

-Ceza kanunlarında özellikle hakaret ve benzeri suçların eleştirel sesleri bastırmak için kullanılmaması ve mahkemelerin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatını uygulayıp bağımsız karar verebilmesi.

'MEDYANIN YÜZDE 90'I HÜKÜMET KONTROLÜNDE'

Raporun “Bilgi toplumu ve medya” başlıklı 10. bölümünde de Türkiye’nin bu dönemde gerileme kaydettiği vurgulandı. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ile Türkiye Radyo Televizyon Kurumu’nun (TRT) bu alandaki sorunlu uygulamalarına dikkat çekilirken şu ifadeye yer verildi:

"Medya sahiplik yapısı kamuoyunun tarafsız, çoğulcu ve özgürce haber almasını sağlayamıyor. Medya kuruluşlarının yoğun olarak hükûmet ile güçlü bağları olan veya kamu ihalelerine bel bağlayan birkaç holdingin elinde toplanması, özgür ve bağımsız medya için bir tehdit. Meslek örgütlerine göre artık Türk medyasının yüzde 90’ına hükûmet yanlısı gruplar sahip."

(Kaynak: journo.com.tr)