Gündem
07 Eyl 2015 13:04 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 17:52

Hürriyet'e saldırıya tepki: İkinci bir Tan vakasının eşiğinden dönüldü!

Hürriyet'e yapılan saldırı gazetecilerin gündeminden düşmüyor.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Yönetim Kurulu, Hürriyet Gazetesi'ne dün gece yapılan taşlı, sopalı saldırıyı kınayan bir açıklama yaptı.

TGC Yönetim Kurulu'nun açıklamasında şu görüşler yer aldı:

"Düşünceyi ifade özgürlüğünü benimsemekte zorlanan siyasilerin gazeteleri ve gazetecileri sürekli hedef göstermeleri Türkiye'de basın özgürlüğü konusundaki endişeleri giderek büyütmektedir. Son olarak dün gece yarısı Hürriyet Gazetesi önünde toplanan bir grup tekbir getirerek Hürriyet Gazetesi'ni tehdit etmiş, taşlı, sopalı saldırıda bulunmuştur.
Gazetecileri ve gazeteleri korumak devletin bir başka deyimle iktidarın sorumluluğudur.

Basın özgürlüğünün olmadığı bir toplumda demokrasiden söz etmek de mümkün değildir.
Cumhurbaşkanı'nın ve geçici iktidarın her türlü sorunun kaynağını gazetecilerde araması toplumsal barışın bozulması için tehlikeli bir yol açmıştır. Kısa zamanda bu yoldan dönülmesini bekliyoruz. Hürriyet Gazetesi'ne yapılan saldırıyı kınıyoruz. Hürriyet Gazetesi'ne ve çalışanlarına 'geçmiş olsun' diyoruz.

Medya kuruluşlarına ve gazetecilere yönelik saldırıyı yapanlara karşı bugüne kadar sürdürülen 'cezasızlık' tavrının bu son olayda artık uygulanmayacağını umuyoruz.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu 'bağımsız ve bağlantısız' basının bu tür baskılardan yılmayacağını, kamuoyunun özgürce gerçekleşmesi için uğraş vermeye devam edeceğini hatırlatır ve geçici iktidarla parlamentoyu sorumlu davranmaya davet eder."

Türkiye Foto Muhabirleri Derneği de Hürriyet'e yapılan açıklamayı şu açıklamayla kınadı:

Hürriyet Gazetesi’nin İstanbul’da merkez binasına yapılan saldırıyı Türkiye Foto Muhabirleri Derneği olarak kınıyoruz. Yaklaşık 200 kişi ile gazete basan, halkın haber alma özgürlüğüne kasteden kendini bilmezlerin bir an evvel yakalanarak adalete hesap vermesini bekliyoruz. Hürriyet Gazetesi'ne yapılan saldırı, basın özgürlüğü açısından açık bir tehditdir, korkunçtur.
Mustafa Kemal Atatürk’ün bir sözünü bir kez daha yüksek sesle haykırıyoruz, “Matbuat hiçbir sebeple tahakküm ve nüfuza tabi tutulamaz. (Basın,hiçbir sebeple baskı ve nüfuza tabi tutulamaz)

Gazeteciler Cemiyeti Bakanı Nazmi Bilgin de, bir açıklama yaparak Dağlıca bölgesindeki saldırıda çok sayıda şehit ve asker olduğu yönündeki henüz teyit edilmemiş bilgilerin tüm ulusu endişeye ve üzüntüye boğduğunu söyledi.

Türkiye’nin ulusu ve toprağıyla bölünmez bütünlüğü için hayatlarını feda eden Mehmetçiklerimize şükran, gazilere minnet duyulduğunu kaydeden Bilgin, “Bıçak kemiğe dayanmıştır. Devletin, hükümetin ve öncelikle kahraman ordumuzun bölücü örgütün gerek şehir merkezlerindeki yapılanmasının gerekse yurt içi ve dışı dağlardaki varlığının yok edilmesi için her türlü tedbiri alacağından eminiz. Bu melanet sona erdirilmeli, Türkiye huzura tekrar kavuşturulmalıdır,” dedi.

Gazeteciler Cemiyeti başkanı açılım döneminde bölücü örgütün silah, mühimmat takviyesi ve yeni eleman devşirmesine göz yumulduğu izleniminin yanlış olduğuna inanmak istediğini ancak gelişmelerin bu menfur durumu doğrular nitelikte olmasından büyük üzüntü duyduğunu söyledi.

Bölgenin zor fiziki ve iklim şartları nedeniyle sağlıklı bilgi almanın zorluğuna rağmen Genelkurmay Başkanlığı’ndan bir an önce durumla ilgili ayrıntılı ve tatmin edici açıklama beklendiğini kaydeden Bilgin bu acı olay üzerinden polemik yapılmaması; olay bahane edilerek taşkınlıklara sebebiyet verilmemesi çağrısında bulundu.

Bilgin, 'Bölücü örgütün böyle eylemlerle toplumda nifak, infial yaratmayı amaçladığının unutulmamasında yarar vardır' dedi.

Nazmi Bilgin ayrıca, Doğan Medya Center binasına yönelik saldırının, bina girişinin, giriş bölümündeki bilgisayarların tahrip edilmesinin, camların kırılmasının asla kabul edilebilir, tolerans gösterilebilir olmadığını söyledi.

Bilgin iktidar partisi gençlik örgütü başkanı ve milletvekilinin önderliğinde, tekbir getirerek ve sosyal medyada 'Madımak gibi yapacağız' şeklinde çeşitli kabul edilemez mesajlarla örgütlenerek gerçekleştirilen saldırının emniyet ve adli mercilerce aydınlatılması ve sorumluların adalet önünde hesap vermesi gerektiğini kaydetti. İktidar partisi gençlik örgütü başkanı ve milletvekilinin gece boyunca itiraf niteliğindeki elektronik mesajlarının, Doğan Yayın Grubu onursal başkanı Aydın Doğan dahil Doğan Holding yöneticilerine karşı ölüm tehditleri içeren yazışmaların cezasız kalmaması gerektiğinin altını çizdi.

Türk basını açısından ikinci bir Tan vakasının eşiğinden dönüldüğünü kaydeden Bilgin “Çok şükür Doğan Medya Center yakılıp, yıkılmadı. Ancak durumun vahameti ortadadır. İktidarda veya muhalefette olsun bir siyasi parti önde geleninin şiddet çağrısı yapması asla kabul edilebilecek konu değildir,” dedi.

Gazeteciler Cemiyeti Başkanı ifade özgürlüğünün gösteri ve yürüyüş yapılmasını içerdiğini ancak şiddetin hiç bir şekilde hoş görülemeyeceğini kaydetti.

Bilgin Cumhurbaşkanı’nın bir televizyondaki canlı yayındaki ifadelerinin Hürriyet internet sitesinde kapsam dışında kullanılması iddiasının incelenip Doğan Holding ve Hürriyet gazetesinden gereğinin yapılması talep edilebilecekken böyle şiddet yoluna başvurulmasının asla hoş görülemeyeceğini vurguladı.

'Velev ki Hürriyet yanlış yapmış. Velev ki gazetenin görevli internet editörü Sayın Cumhurbaşkanı’nın sözlerini yanlış anlamış. Bunun karşılığı düzeltme istemek veya belki kınamak olacak iken sosyal medyada organize olarak yüzlerce kişiyle birlikte tekbir getirerek Hürriyet’i basmak asla affedilebilecek bir durum değildir' dedi.

Hürriyet gazetesiyle tam bir dayanışma içerisinde olunduğunu kaydeden Bilgin, siyasi erk sahiplerinin medyaya ve medya çalışanlarına karşı nefret söylemini, tek tip gazeteci yaratmak hülyasını terk etmemeleri durumunda gerginliğin kontrol edilebilir olmaktan çıkabileceğinden büyük endişe duyduğunu kaydetti.

Bilgin daha yakın zamanda bir diğer yayın grubu başkanına yönelik suikast girişimi olduğunu, yine aynı grubun merkez binasına el bombası atıldığını, yurdun dört bir tarafındaki çeşitli olaylarda emniyet kuvvetlerinin medya mensuplarına karşı giderek artan oranda şiddet uyguladığı haberleri geldiğini hatırlatarak, “Bu durum sürdürülebilir değildir. Türkiye’nin acilen normalleşmeye ihtiyacı vardır” dedi.