Medya
30 Tem 2017 17:27 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 23:01

Hürriyet yazarı madde madde yazdı! Alişan tipi aşk nasıl yaşanır?

29 Haziran'da Eda Erol'la evlilik yolunda ilk adımı atan şarkıcı Alişan'ın verdiği röportaj uzun süre magazin gündemini meşgul etmişti.

Bir süredir gündemde olmayan Alişan, Esra Erol’un kardeşi Eda Erol ile nişanlanmasından sonra tekrar gündeme oturdu. Aslında gündeme oturan nişandan ziyade sonrasında olanlardı.

Alişan’ın nişanın ardından bir gazeteye verdiği röportajda “Eda terliklerimi ayağıma getirecek.” demesi tartışmaların fitilini ateşledi. Hürriyet yazarı Pucca da, madde madde 'Alişan modeli sevmek' nasıl oluyor, onu yazdı.

İşte Pucca'nın "Alişan modeli sevmek" başlıklı bugünkü köşe yazısı:

Her ilişkinin dinamiği farklı, her ilişki kendinden mesul. Kiminde tutku fazla, kimi huzur dolu, kimi acı çekmeli... Önemli olan kısmı ‘en azından’ toplum önünde saygıyı kaybetmemek. Aslında, tüm ülkeye sevgilisini güzel bulmadığını, görücü usulü evleneceğini, eve hizmetçi aradığını anlatan Alişan çok umurumda değil. Alişan sadece kendi gibi hemcinslerinin temsili hali. Zaten nişanlısı da ‘ben çok eğleniyorum, size b.k yemek düşer’ diyerek çat diye kapattı ağzımızı. O da haklı, neticede ikisi yaşıyor bu durumu. Ama bana bu Alişan tipi aşk yaşayan adamlardan gına geldi artık.

◊ Uzun ilişki yaşayamamalarının en büyük nedenini kadınlar olarak görürler. Onlar harikadır, onlar mükemmeldir; kadınlar sorunludur. Ağızlarından sürekli ‘kadın dediğin şöyle olmalı...’ diye bilmiş bilmiş laflar çıkar.

◊ Sürekli olarak anaları gibi kadın ararlar. ‘Vefa’ adı altında kocasının her türlü zorbalığına ses çıkarmamış, yuva yıkılmasın diye kan kusup kızılcık şerbeti içtim demiş bir kadın. Ki elinden kaçmasın...

◊ İstersen politikacı ol, ne bileyim Nobel üstüne Nobel al, hatta ölümsüzlüğü bul. Evinde kocanın önüne iki kap sıcak çorba koyamıyorsan kadın değilsin. Zaten bu saydıklarımı, onlara göre, elinin hamuruyla kadınlar yapmaz.

◊ Kadınların ne giyip ne giymeyeceğiyle ilgili saatlerce konuşabilirler. Koluna takıp ailesiyle tanıştıracağı kişi asla ‘açık’ giyemez. Ama baktıkları, takıldıkları, eğlendikleri istediğini giyebilir.

◊ Sevgilisinin, evleneceği kişinin bir birey olduğunu her zaman unutur. Yemesinden gezmesine, arkadaşlarından kuzenine kadar her şeyine karışır.

◊ ‘Türk kızı kaprisi!’ adı altında aşağılamak, en sevdikleri şeydir. Sonra bu aşağıladıkları kızlar gibi birini bulamıyoruz diye dizlerini döverler.

◊ Seks onlar için bir skordur. Ne kadar çok kişiyle yaparlarsa kendilerini o kadar ‘olmuş’ görürler. Ama hayatında hiç öpüşmemiş, hatta mümkünse hiç dışarı yüzü görmemiş kız isterler.

◊ Patavatsızdırlar. Akıllarına ilk geleni söylemeyi dürüstlük, hatta doğallık zannederler.

◊ İlişki içinde espriler hep aynıdır. Çapkınlıklarıyla ilgili konuşmaya bayılırlar.

◊ Egolarına dair ufacık bir yıpranma gördükleri an önce din, Allah diye saydırmaya başlarlar. ‘Şimdi konunun bununla ne alakası var?’ deyince bu kez vatanına, milletine nasıl sadık olduklarıyla övünürler. Konunun bununla da alakası yoktur.

◊ Hayatın sillesini yemiş gibi davranırlar; çok şey görmüş, çok kazık yemiş, iyi niyeti çok suistimal edilmiş kişilerdir. Oysa en fazla arkadaşı borç isteyip geri ödememiştir.

◊ Şimdilik aklıma gelenler bunlar. Haa, benim sevgilim çok mu akıllı? Keşkeee... Ama en azından şu uluorta espri adı altında yaptığı şeyleri sınırlandırabildim.

Buna da şükür...