Gündem
01 Şub 2012 11:31 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:17

HRANT'I DA BİRGÜN'Ü DE KİRLETEMEYECEKLER!

Birgün isim vermeden Nagehan Alçı'ya yanıt verdi.

Hrant Dink davası sonucunda "örgüt yok" kararı çıkmasını "her şeyin arkasında örgüt bulan ’özel yetkili mahkeme’ Hrant Dink’i öldüren şebekenin neredeyse şeması bile ortadayken örgüt diyemedi. Böyle de olması bekleniyordu." diyerek yorumlayan BirGün gazetesi Dink’in Ermeni olduğu için BirGün’den kovulduğu iddiasına yeniden yanıt vermek zorunda kaldı.

Gazete daha önce Genel Yayın Yönetmeni Doğan Tılıç’ın köşesinden değindiği açıklamaları bu kez de resmen BirGün imzasıyla yineledi. İsim kullanılmadan, iddiaları dile getiren Akşam yazarı Nagehan Alçı’ya yüklenilen yazıda şunlara değinildi:

"Hrant’ı ölüme götüren süreçte gazetemizin sorumluluğunun da olduğu gibi ipsiz sapsız tartışmalar türetilmeye başlandı. Fakat söylenen sözü ciddiye almak için önce çıkan ağza bakmak gerekir. O ağızdan başka neler çıktığına bakmak gerekir.
Rüyalarında mı görünüyor bilinmez, durmadan Che Guevara-Mahir Çayan-Deniz Gezmiş anahtar kelimelerini kullanarak sola karşı nefretlerini kusuyorlar. Kalemlerini emniyet istihbaratıyla oynatıp, ’gazeteci’ sıfatıyla o kanal senin bu kanal benim dolaşıyor, her yandan fışkıran cahilliklerindeki giriliğe dudak uçuklatan iddialarla renk vermeye çalışıyorlar. Hrant Dink davasındaki skandalların sorumluluğunu AKP’nin üzerinden almak için utanmazca sola saldıranlar bu gayreti şimdi Hrant’ın evi bildiği BirGün üzerinden yürütüyorlar.

Yalanlanıyorlar, en yakınlarındakiler bile iftira attıklarını söylüyor ama onların yüzü kızarmıyor. Tersine bağırmaya başlıyorlar. Peki neden şimdi ve neden BirGün?

AKP iktidarı döneminde işlenen Hrant Dink cinayeti sonrasında açılan dava boyunca olay aslında tüm boyutlarıyla ortaya çıkarıldı. Polis ve jandarma istihbaratının BBP’li tetikçilerin bu kanlı eyleminin arkasındaki rolleri ve ihmalleri pek çok yanıyla kanıtlandı. Cinayetin arkasındaki kirli ilişki ağını deşifre edenlerin ise sesi kısılmaya, araştırmaları sansürlenmeye çalışıldı. Yetmedi, cinayetteki polisiye ihmalleri sorgulayan gazeteci Nedim Şener’in adı Ergenekon davasına karıştırıldı ve tutuklandı. Ortada bunları sorgulayanlar da olmasa iktidar ve çevresindekiler açısından her şey daha kolay olacak. Hrant Dink cinayeti arkasındaki gerçekleri sorgulayan, iktidarı parmağından yakalayanlar Hrant Dink’in katilleriyle aynı davada yargılanabilecekler. İşte kabullenemedikleri de bu. Gerçeği yazanlar ve savunanlar.

Oysa gerçekler gün gibi ortada. Hrant Dink yaşarken açılan davalarda AKP liberalleri ortalarda görünmezken mahkeme kapısında faşistlerle karşı karşıya gelen ve aralarında bugün BirGün’ün yazı işleri müdürlüğünü yürüten Barış İnce’nin de bulunduğu gençler bugün BirGün gazetesini sevdayla emek veriyorlar. Bütünüyle iktidar ilişkilerinin egemenliği altına giren medya ortamında BirGün; gerçeğin, doğrunun ve toplumsal faydanın izindeki takibini sürdürüyor. Kimse sesini çıkarmasın, zulüm herkes tarafından alkışlansın istiyorlar. En küçük muhalif sesin bile mesnetsiz iddialarla susturulduğu bir dönemde, polis fezlekeleriyle yazı yazan, konuşan, saldıranların BirGün’ün yolculuğuna ket vurması söz konusu değil. Onlar saldıracak, biz gerçeği yazacağız. Belki yaza yaza bitmeyecekler ama BirGün’ü çıkaran sevdanın üstesinden de gelemeyecekler. Hrant’ın yerde yatan bedenini kirletemedikleri gibi, arkamızdaki onurlu tarihi yok edemedikleri gibi..."