Gündem
08 Ağu 2016 13:10 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 21:27

Hrant Dink davasında flaş gelişme! Sanık avukatları davadan çekildi!

Dink'in öldürülmesine ilişkin Ramazan Akyürek, Coşgun Çakar ve Ali Fuat Yılmazer ile ana dava dosyası sanıklarının da aralarında bulunduğu 35 kişinin yargılandığı davanın sekizinci duruşması başladı

Aralarında Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer'in de bulunduğu bazı sanıkların avukatları, FETÖ'nün darbe girişiminin ardından mahkemeye dilekçe vererek müdafilikten çekildi

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in 19 Ocak 2007'de öldürülmesine ilişkin eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, eski İstihbarat Daire Başkanlığı Personel Şube Müdürü Coşgun Çakar ve eski İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer ile Yargıtay'ın bozduğu ana davanın 8 sanığının da aralarında bulunduğu, 35 kişinin yargılanmasına devam ediliyor.

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, bu dava kapsamında olduğu gibi Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) yönelik soruşturma ve davalarda da tutuklu bulunan Yılmazer ve Akyürek ile tutuksuz sanıklar Ercan Demir, Mehmet Ayhan, Faruk Sarı ile dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay, İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler ile Onur Karakaya ve Özkan Mumcu katıldı.

Ana dava dosyası sanıklarından Yasin Hayal ve Ogün Samast da SEGBİS sistemiyle duruşmada hazır bulundu.

Duruşma, gelen evrakların okunmasıyla başladı.

Aralarında Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer'in de bulunduğu bazı sanıkların avukatları, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminin ardından mahkemeye verdikleri dilekçelerinde müdafilikten çekildiklerini belirttiler.

Duruşma, sanık Ercan Demir'in savunmasıyla devam ediyor.

Bu arada dava nedeniyle Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı önünde toplanan ve kendilerine "Hrant'ın Arkadaşları" adını veren bir grup, pankart ve dövizler açarak, bir süre slogan attı ve davaya ilişkin açıklama yaptı.

KAMU GÖREVLİLERİNE İLİŞKİN DAVA İDDİANAMESİNDEN

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından hazırlanan 168 sayfalık iddianamede, Ramazan Akyürek ile Coşgun Çakar'ın "tasarlayarak kasten öldürmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, "silahlı örgüt kurmak, resmi belgede sahtecilik, resmi belgeyi yok etme ve görevi kötüye kullanma" suçlarından da 23'er yıldan 44'er yıla kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyor.

Şüphelilerden Ali Fuat Yılmazer'in "tasarlayarak kasten öldürmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, "silahlı örgüt kurma, resmi belgeyi yok etme ve görevi kötüye kullanma" suçlarından 19 yıldan 32 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istenen iddianamede, dönemin Trabzon İstihbarat Şube Müdürü olan Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Engin Dinç ve eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler'in "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi ve görevi kötüye kullanma" suçlarından 15 yıl 6'şar aydan 22'şer yıla hapisle cezalandırılması öngörülüyor.
Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah ve eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun'un "görevi kötüye kullanma" suçundan 6 aydan 2'şer yıla kadar hapisle cezalandırılması istenen iddianamede, dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay ve eski Trabzon Emniyet Müdürlüğü İstihbarattan Sorumlu Müdür Yardımcısı Hasan Durmuşoğlu'nun "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi, görevi kötüye kullanma ve resmi belgeyi yok etme" suçlarından 18 yıl 6'şar aydan 29 yıl 6'şar aya kadar hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor.

9 ŞÜPHELİYE "KASTEN ÖLDÜRME", 17 ŞÜPHELİYE "ÖRGÜTE ÜYELİK"TEN CEZA İSTEMİ

Cinayetin işlendiği dönemde İstihbarat Daire Başkanlığında görevli komiser Yılmaz Angın, İstihbarat Daire Başkanlığı C Büro Şube Müdür Yardımcılığı görevini yürüten Tamer Bülent Demirel ve Osman Gülbel, Trabzon'da polis memurluğu yapan Muhittin Zenit, Mehmet Ayhan, Onur Karakaya, komiser yardımcısı olarak çalışan Özkan Mumcu, Trabzon İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı görevini yürüten Ercan Demir ve Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü yapan Faruk Sarı hakkında "tasarlayarak kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edilen iddianamede, bu şüpheliler hakkında ayrıca “silahlı örgüte üye olmak, resmi belgede sahtecilik, resmi belgeyi yok etme ve görevi kötüye kullanma” suçlarından çeşitli hapis cezaları isteniyor.

İddianamede, dönemin İstihbarat Daire Başkanlığı şube müdürlerinden Yunus Yazar, eski İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdür Yardımcısı Ali Poyraz, o dönem komiser olan Hamdi Egbatan, Mehmet Akif Yılmaz, Serkan Şahan, Ömer Faruk Kartın, polis memuru Mehmet Uçar ve dönemin mülkiye müfettişi Şükrü Yıldız'ın da "silahlı örgüte üye olmak, resmi belgede sahtecilik, resmi belgeyi yok etme ve görevi kötüye kullanma" suçlarından çeşitli hapis cezalarına çarptırılmaları öngörülüyor.

Soruşturma kapsamında başka suçtan tutuklu Ali Fuat Yılmazer ile diğer şüpheliler Ramazan Akyürek, Muhittin Zenit, Özkan Mumcu ve Ercan Demir'in tutuklanmasına hükmedilmişti. Bu şüphelilerden Zenit ve Mumcu, davaların birleştirilmesi sonrası ilk duruşmada tahliye edilmişti.

SÜREÇ

Dönemin özel yetkili İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, 19 sanığın yargılandığı davada 17 Ocak 2012'de verdiği kararla tutuklu sanık Yasin Hayal'in, "Hrant Dink'i tasarlayarak öldürmeye azmettirmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, yazar Orhan Pamuk'u tehdit etmekten 3 ay ve "ruhsatsız silah bulundurmak" suçundan da 1 yıl hapisle cezalandırılmasını, "silahlı terör örgütü yöneticisi olmak" suçundan ise beraatini kararlaştırmıştı.
Tutuklu sanıklardan Erhan Tuncel'in de toplam 10 yıl 6 ay hapisle cezalandırılmasına hükmederek tahliyesine karar veren heyet, sanıklardan Ersin Yolcu'yu 12 yıl 6 ay, Ahmet İskender'i 13 yıl 4 ay ve Salih Hacısalihoğlu'nu 2 ay 15 gün hapisle cezalandırmış, bütün sanıkların "silahlı terör örgütü üyeliği" suçundan beraatine hükmetmişti.

BOZMA KARARI

Yargıtay 9. Ceza Dairesi, örgüt yönünden verilen beraat kararını bozmuş, sanıkların "silahlı terör örgütü" değil, "suç işlemek amacıyla oluşturulan örgüt" üyesi oldukları gerekçesiyle yargılanmalarına hükmetmişti. "Kasten öldürmeye azmettirme” ve "Orhan Pamuk'u tehdit" suçlarından sanık Yasin Hayal'e verilen mahkumiyet kararını ise onayan daire, Hayal hakkında “silahlı terör örgütü kurma, yöneticisi olma” suçundan verilen beraat kararını ise “suç örgütü kurma ve yönetme” suçundan mahkumiyet gerektiği için bozmuştu.

Sanıklardan Erhan Tuncel'in “patlayıcı madde imal etme” suçundan mahkumiyet kararını onayan Yargıtay 9. Ceza Dairesi, “kasten öldürmeye azmettirme” suçundan beraat hükmünü ise sanığın Dink'in öldürülmesi suçuna yardım suretiyle iştirak etmesi sebebiyle mahkumiyeti gerektiği için bozmuştu. “Silahlı terör örgütü yöneticisi olma” suçundan beraat kararı da “suç örgütü üyesi olma” suçundan mahkumiyeti gerektiği gerekçesiyle bozulan Tuncel hakkında, Trabzon'da 24 Ekim 2004'te McDonalds'ın bombalanması olayında, “genel güvenliği kasten tehlikeye sokma, mala zarar verme ve 6 ayrı kasten yaralama” suçlarından verilen mahkumiyet kararı da bozulmuş, bu eyleminin “6 ayrı kasten öldürmeye teşebbüs” suçunu oluşturacağına karar verilmişti.

Yargıtay'ın kararının ardından davanın yeniden görülmesine İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlanmış, bu mahkemede 6 duruşma yapıldıktan sonra dosya, Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 10. maddesiyle görevli ağır ceza mahkemelerinin kaldırılması üzerine İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmişti.

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, kamu görevlilerine ilişkin iddianameyi kabul ettikten sonra, dava dosyasını, Ogün Samast, Yasin Hayal ve Erhan Tuncel'in de aralarında bulunduğu, haklarındaki hükümler Yargıtayca bozulan 8 sanıklı ana davayla birleştirilmesi için İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi'ne göndermişti.

Bu mahkemenin heyeti, "Birleştirme kararında muvafakat talep edilmediği, mahkemenin terör suçlarına bakmakla görevli olmadığı, ana davada yargılamanın ileri aşamaya geldiği ve bu davada yargılananlarla yeni davada yargılanacak kamu görevlileri arasında ortak sanık bulunmadığı" gerekçeleriyle dosyayı İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ne iade etmişti.

Mahkemeler arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi için dosyaların gönderildiği Yargıtay 5. Ceza Dairesi, iki davanın birleştirilmesini ve birleşen davanın İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmesini karara bağlamıştı.