Magazin
29 Mar 2014 13:45 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 16:03

Hayat “seçimlerden” ibaret değildir!

Bugün inadına bir keyif yazısı yazmak istedim. Bizi kendi çukurlarına çekmeye çalışanlara inat!

“Hayat seçimlerden ibarettir” derler ama bu cümleyi kuranların yarın yapılacak yerel seçimleri kastettiğini sanmıyorum. Yine de hayatımız seçimden ibaret oldu diyebiliriz. Başka hiçbir şeye, hiçbir muhabbete, keyfe yer kalmadı. Her yer siyasetin vıcık çamuruyla kaplı gibi…

Bazen arınma ihtiyacı hissediyor insan… Öyle zamanlarda iyi ahbaplık yaptığımız Sayım Çınar ve Mehmet Erdugan’ı ararım. Dostlukları, sohbetleri çok keyiflidir ancak Sayım’ın başka bir özelliği daha var… Hangi şehirde olursak olalım, o diyarın lezzet duraklarını çok iyi bilir, müthiş bir gurmedir.

Geçtiğimiz akşamlardan birinde de iyice daralınca “yetiş Süpermen” deyip Sayım’ı aradım. Ben daha bir şey demeden, “seni harika bir yere götüreceğim, müthiş lezzetler tadacaksın” dedi ve Tarabya’daki deniz restoranlarından biri olan Hristo’da aldık soluğu…

Açıkçası, İstanbul’da balık yemeyi pek sevmem, çünkü işin ustalık ve sunum mahareti terk edilip tamamen ticarete, alkolü fazla yüklenen bünyelere hesap geçirme kurnazlığına dönmüş olay. En salaş mekanda bile astronomik rakamlar ödemek zorunda kalır, bir daha da gelmemeye yemin edersiniz. Başka yerlerde de öyle elbette ama en azından bir kaçış noktası bulmak mümkün. Örneğin Cunda’da sahil boyunca sıralanan restoranların hiçbirine yüz vermem.

Size de tavsiye ederim; sahilde mevcut, neredeyse bir işçi yemekhanesi vızıltısında atmosfere ve Ayvalık’ın sivri sinekleri kadar rahatsız edici garsonlara sahip işletmelerde fahiş fiyatlarla balık yemek yerine biraz ilerleyin ve Ayvalık taksi-dolmuşlarının kalktığı yerin az ilerisindeki balıkçı Koboroz'a gidin. Koboroz Ayvalık’ta namlı bir balıkçı, kendi evinin bahçesini restorana dönüştürmüş, kızı sipariş alıyor, kendi pişiriyor, eşi servis ediyor. Tam bir aile işletmesi ve zeytin ağaçlarının altındaki masalarda geniş düzende yemek yiyebilmek büyük keyif. Fiyatı da şıklığına göre çok uygun.

Hristo, bana Koboroz’da aldığım keyfi yeniden hatırlattı. Mavi beyaz mekânlara bayılırım, o yüzden içeri girer girmez ferahladım. İşletmecileri müthiş güler yüzlü, samimi insanlar. Mekanı Saim Gökçe'yle birlikte işleten Yasin Yıldız adında genç bir arkadaşla tanıştık, bence çok iyi beceriyorlar bu işi…

Sayım’ın da bir yazısında bahsettiği gibi; “Hristo büyüleyici bir dekora sahip, Yunan adalarından kopup gelmiş bir restoran. Mezeleriyle öne çıkıyor ama balıklarını da göz ardı etmemek gerekiyor.

“1940 senesinden beri Tarabya’da Yunan asıllı bir Türk’ün, mekâna adını veren Hristo’nun yeri burası, köklü bir maziye sahip yani. Biz de aynı yolda ilerlemek ismin verdiği ağırlığı taşımak için yola çıktık, Tarabyalı olarak geleneklerimizden güç alıyoruz, hızla değişen dünyada yenilikleri takip ediyor, farklılıkları ortaya koyuyor ve sürekli iyileştirme yöntemlerini uygulamaya çaba sarf ediyoruz.” diyor Yasin. “Mavi beyaz renklerin baskın olması, Yunan mezelerinin çokluğu, farklı lezzetler ve oluşan mekan ikliminin nedeni bundan…”

Aşağıda bir süre sohbet ettikten sonra, üst kata cam kenarı bir masaya geçtik. O andan itibaren, iyi zamanlanmış bir servis ve harika mezelerle siyasetten uzak keyifli bir muhabbetleşme yaşadık ki hepimizin çok ihtiyacı varmış buna… Karidesli ve Avokadolu Enginar daha önce tatmadığım bir lezzetti, üstelik Enginarla aram iyi değildir ama bayıldım. Böyle bir sürü harika mezeden sonra balığımızı yedik, rakımızı içtik ve finalde muhteşem bir Ayva tatlısıyla midemizi şımarttık. Damağımızın tadı cümlelerimize yansıdı.

Hristo’ya gittiğinizde, İstanbul’dan da biraz kaçmış, bir Ege kasabasına ulaşmış gibi olacaksınız. Mekânın ambiyansı, çalınan müzikler, yediğimiz mezeler, balıklar… Denizden yeni çıkmış bir insanın huzurunu yaşatıyor.

Tüm güzelliğine rağmen Hristo’da yemek yemek o kadar da kalın bir cüzdan istemiyor, arada kendinizi mutlaka ödüllendirmelisiniz. Bunun için çok doğru bir mekân…

Hayat seçimlerden ibaret değildir demiştim ama Hristo’yu seçerseniz hem kendinize hem de yanınızda götürdüğünüz sevdiklerinize harika bir jest yapmış olursunuz. 

MURAT TOLGA ŞEN / murattolga@gmail.com