Televizyon
06 Oca 2013 12:04 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 14:35

HANDAN HANIM'DAN ŞAŞIRTAN İTİRAF; OĞLU OYUNCU OLMAK İSTEYİNCE NE DEMİŞ?

Kuzey Güney dizisinin annesi Handan Hanım'ı canlandıran Semra Dinçer oyuncu olmanın çok zor olduğunu söyledi.

Dinçer, “Kiramı ödeyemedim, ay sonunu nasıl getiririm diye düşündüm. Oğlum oyuncu olmak isteyince ‘Evlatlıktan reddederim’ dedim. Zorluk yaşasın istemedim” dedi.

32 yıllık oyuncu, 40’tan fazla dizi ve filmde oynadı ama şöhreti yeni yakaladı... Kuzey Güney dizisinin kahramanları iki kardeşin annesini canlandıran Semra Dinçer ile canlandırdığı Handan Hanım’ı ve hayatı konuştuk...

* İlk oyunculuk deneyiminizde ne hissetmiştiniz?

İlk dizim, ‘Ferhan Şensoy Köşe Dönücü’ydü. TRT tek kanaldı. Çok heyecanlanmıştım.

* Siz alaylı oyunculardansınız, konservatuvara gitmeyi düşünmediniz mi?

Hayır. Bizim dönemimizde özel tiyatroda kendini kanıtlayana Devlet Tiyatrosu kadro teklif ederdi. Ancak elbette eğitime inanıyorum.

* Bugüne kadar pek çok rolde oynadınız ama ‘Kuzey Güney’ adlı dizide büyük bir patlama yaşadınız.

Benim şöyle bir avantajım var. Allah bana gerçekten çok plastik bir yüz vermiş. Oynadığım hiçbir karakter, çok şanslıydım ki birbirine benzemeyen karakterlerdi.

‘Kaybolan Yıllar’ reyting patlaması yaptı. Orada da ‘Rosa’yı oynarken sokakta yürüyemiyordum.

* Oğlunuz ne iş yapıyor?

25 yaşında, o da oyuncu. Adil Can Demirel... Devlet Tiyatrosu’nda oynuyor. Bu işi sadece zevk için yapmasını çok istedim. Çünkü doğru işi seçemediğinizde çok zor. Hele bir de erkekseniz.

* Oyuncu olmasına karşı çıktınız mı?

Tabii karşı çıktım. İlk başta evlatlıktan reddettim. “Görmedin mi neler yaşadık neler çektik? Nasıl kendine böyle bir hayat çizersin? Başka bir işin olsun, bunu zevk için yap. Düzenli bir gelirin olsun. Çok inişli çıkışlı bir hayat” dedim. Biz daha şanslıydık, oyuncu sayısı daha azdı, bu kadar okul yoktu. İşin gerçekten niteliği, niceliği vardı.

Tiyatro yaparak karın doyuramazsınız. Tiyatroyu çok özlüyorum. Ama yapamıyorum. Benim için çok büyük lüks. Parası yok, zaman ayıramam. İçim sızlıyor. Ama yapamam.

* Biz neler çektik diyorsunuz, neler çektiniz?

Ee iş var, yok. Bir insanın en temel ihtiyacı barınma, korunma ve yemektir. Bunları yapamıyor hale geliyorsunuz. Ev kiramı veremediğim oldu. Ay sonunu nasıl getireceğim diye kara kara düşündüğüm de çok oldu. Ben oğlumu turnelerde otobüslerde büyüttüm. 21 yaşındaydım oğlumu doğurduğumda.

*Hayatından memnun mu?

Şimdi hayatından çok memnun. Ama ben sürekli “Ne olacak senin halin böyle” diyorum. O da çok sıkılıyor. Oğlum Haliç Üniversitesi’nde konservatuar öğrencisi. İş bitince 2 sene okulu dondurmak zorunda kaldık. Paralı okul ya o yüzden. Şimdi işe başlayınca tekrar okula geri döndü. Şimdi, senin bir noktaya gelebilmen için çok dayanılmaz bir yakışıklılığın olması lazım, fark edilmek için. Kızlar için de muhteşem bir güzellik olması gerekiyor. Yetenek önemli ama önce görsellik...

Oğlumun gerçekten çok iyi bir yüreği var. Çok donanımlı bir çocuk... Dolayısıyla onun hayatı için çok endişeleniyorum. “Bugün ölsem bu çocuk ne olacak” diye düşünüyorum. Geleceğini düşünüyorum.

Namuslu para kazanmak isterim

*Polemik ve özel hayatlarıyla gündeme gelen oyuncular daha çok mu para kazanıyorlar dersiniz?

Ben de şöyle söylüyorum, namuslu para kazanmak önemli. Ben çok muhafazakar bir kadınım. Yediğim her kuruşu hak etmem lazım. Namuslu para kazanmaya gayret ederim. Ben işimle anılmak istiyorum. Yaptığım işin hakkını vermeliyim. Bu benim için bir özveri değil, olması gereken bir şey...

* Bugüne kadar kazandıklarınızla geleceğinizi garanti altına alabildiniz mi?

Hayır. Benim 1984’te başlayan bir sigortam var. Yıllarca Anadolu’da turneler yaptık. 3 ay yatmış sigortam var, şimdi 1 senedir kendim ödüyorum.

* Çalışmayıp, para sıkıntısı çekmeden rahatlıkla evde oturabilir misiniz?

Hayır, öyle bir lüksüm yok. Oğlumun damak zevki mükemmeldir. Bir sandviç dükkanı açsak diye düşünüyorum, o bari rahat etsin.

Kimsenin kimseden eksiği, fazlası yok

* İşinizin bir getirisi de ünlü olmak...

Çoğunlukla yanıma yaklaşanlara “O ben değilim, benzetiyorsunuz” diyorum. Çünkü kasılıyorum. Ben hayatımda bu işi yaptığımı unutuyorum. İşimle var etmiyorum kendimi. Benim bir hayatım var. Çalışmıyorsam pazara gidip alışverişimi yapıyorum. Yemeğimi yapıyorum, arkadaşlarımı evimde ağırlıyorum. Dışarıda olmaktan çok hoşlanmıyorum.

Kimsenin kimseden fazlası eksiği yok. Ama toplum içinde bu hoyratlığı onaylamıyorum. Rahatsız eden şey bu, bana yapılan değil. Hepimize yapılan şeyler, beni rahatsız eden şey bu. Yoksa inanın para da kazanılır, iş de bulunur, başlayan her şey biter. Ama parayla bile satın alamayacağınız değerler var.

Handan Hanım çok zavallı

Canlandırdığım Handan Hanım korkunç bir kişilik erozyonu yaşıyor. Artık geri dönüşü olmayan o kadar büyük hasarları var ki. Çok zavallı ve çok yalnız. Benimle bu rolün en ufak bir benzerliği yok. Çünkü ben hiçbir haksızlığa boyun eğmem. Bedeli ne olursa olsun öderim ama boyun eğmem. Rolümü nasıl çalıştığımı soranlara da hep şunu söylüyorum: Her bölümü kaydedip sonra izliyorum. Bu beni geliştiriyor.

Kıvanç ve Buğra çok iyi oyuncular

* Dizide oğullarınızı canlandıran Kıvanç Tatlıtuğ ve Buğra’yı bir oyuncu gözüyle nasıl değerlendiriyorsunuz?

İkisi de o kadar hak ediyorlar ki övgüyü. Ben, yaptığınız işin kişiliğinizden bağımsız olduğuna inanmıyorum. Hangi işi yaparsanız yapın her işin hakkını vermeniz gerekiyor. Eğer kişiliğiniz yarım yamalaksa, zaten o yaptığınız işin bütünlüğünün olma ihtimali yok. Kıvanç çok yetenekli bir çocuk, Buğra da öyle... Değerleri olan çocuklar, aile bağları çok güçlü çocuklar. Bence başarıda bu çok önemli. İyi bir insan olmayı beceremeden bir şeyi doğru yapma şansınız yok. İkisinin de oyunculuğu muhteşem.

ŞEBNEM ÖZCAN - BUGÜN