Röportaj
16 Mayıs 2009 22:11 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:42

HABERTURK TV GENEL YAYIN YÖNETMENİ ERDOĞAN AKTAŞ'A GÖRE TÜRKİYE'NİN EN İYİ TELEVİZYONCUSU KİM?

'Dört büyükler'in ardından Türkiye'nin en çok izlenen haber kanalı olan Habertürk TV'nin sokağı ve mutfağı çok iyi bilen Genel Yayın Yönetmeni Erdoğan Aktaş,Türkiye'nin en iyi televizyoncusunu açıkladı.

Erdoğan Aktaş liderliğinde yükselişe geçen Habertürk Televizyonu, rakiplerinin uykularını kaçırmaya başladı... Zira Habertürk, sabahtan akşama kadar yaptığı haber odaklı yayınla, kimi günler, `dört büyükler´in ardından Türkiye´nin en çok izlenen televizyon kanalı.


Ayıptır söylemesi, haberciliğin amele mertebesinden geldi. Çeşitli gazetelerin polis, adliye, hastane ve gece muhabirliği görevlerinin ardından, NTV Haber merkezi ve Yakın Plan programlarıyla ekran yüzü oldu. "Sıkıcı bir evlilikti ve bitmesi gerekiyordu" dediği NTV´den boşanıp Star TV´ye geçerken, arkasından "Erdoğan Aktaş hayatının hatasını yapıyor" dahi dendi... Ama o, sokağı ve mutfağı çok iyi bilen bir muhabir olarak, Habertürk´ün Yayın Yönetmeni koltuğuna oturdu ve kanalı çok kısa bir sürede zirveye taşıdı. 1 Mayıs´larda Taksim´e veya Genelkurmay resepsiyonuna giderken, üzerine Habertürk Televizyonu Yayın Yönetmeni kimliğini yerine muhabir Erdoğan Aktaş kimliğini alıyor. Kanalın ilkelerini, başarının formülünü, onu sokağa çeken adrenalin duygusunu Habertürk´ün hem yayın yönetmeni hem de muhabiri Erdoğan Aktaş bildiriyor!


-Son aylarda en çok izlenen Habertürk´ün bir formülü var mı?


Var. Haber yapmak. Mesela yabancılar Türkiye gündemine inanamıyor, anlayamıyor burada olup bitenleri... Bizim bir konumuzu, Norveç iki yıl gündem maddesi yapabilir. Ama bizim sabah verdiğimiz bir haber öğlen saatlerinde gündemden düşmüş olabiliyor, eskiyebiliyor ve çok başka gelişmeler meydana geliyor. Şöyle bir durum var; haber kanalları, haberden biraz uzaklaşınca, Türkiye´nin sıcak gündemini ekrana taşıma refleksini yakalayamadı ve bunu en iyi Habertürk yakaladı."Türkiye´de ya da dünyada bir gelişme varsa, bunun bütün ayrıntılarını en iyi Habertürk veriyor. Ya da sakin gündem de olsa, polemik, olay, siyasi bir açıklama, sosyal bir vaka da olabilir bu Habertürk´te olur" diyor seyirci. Bu da bir izlenme alışkanlığı yarattı...Bir de, Türkiye´nin en iyi televizyoncusu kim biliyor musun? Vatandaş! Hiç hata yapmaz, iyi bir prodüksiyonu, kendini eğlendiren şeyi muhakkak bulur. İyi haber kanalını da şükürler olsun yakalamış ve seyrediyor!


-Haber kanalları neden haberden uzaklaşıyor? Piyasa koşulları mı, yoksa patronların etkilemek istediği siyasi çevreler yüzünden mi?


Zannetmiyorum. Ama piyasa koşullarının da dayatması var. Salt haber yayınıyla reklam almanın zorlukları, kanalları farklı arayışlara itiyor. Buna rağmen, izleyicinin iyi haberciliğe prim verdiğini de atlamamak lazım. Ayrıca, Türkiye siyasal olarak da sağlıklı tartışma zeminlerini oluşturamamış bir ülke. Öyle konular var ki, bunların konuşulması, Türkiye´nin bunlarla yüzleşmesi, farklı fikirlerin biraraya gelip, insanların bir şeyler anlatması gerekiyor. Habertürk, Türkiye´nin forum alanı, en özgür tartışma platformu olarak konumlandı. Ama belli ilkeler çerçevesinde... Kanalı katılımcı, özgürlükçü ve demokrat bir çizgiye oturttuk ve bu da son derece ilgi gördü. Bütün tartışma konuları, programları bu ilkeler çerçevesinde gidiyor. Türkiye´deki her türlü açılımın tartışıldığı yer Habertürk ve bize hiç kimse "Şu noktada eksik bırakıyorsunuz" diyemez. Her türlü eksiği tamamlayacak fikirleri biraraya getiriyoruz.


-Habertürk´ün gücü gerçekten özgürlüğünde mi?


Sonuna kadar.


-Habertürk neleri haber yapmaz?


İntihar haberlerini, çocukları ve kadınları zor durumda bırakan, derinden etkileyeceğine inandığımız haberleri yapmaz. Habertürk kadına karşı pozitif ayrımcıdır. Mesela bir kadın kocasını öldürdüyse, kesin haklı bir nedeni vardır.


Haberi ilk olarak vermek mi, doğru haber vermek mi?


Mümkünse ikisini aynı anda alalım... Çünkü neticede bu bir yarış ve çok zevkli. Çok önemli haberlerde, kaynaklara çok çabuk ulaştığınız zaman, bir öncülük edip gidiyorsunuz. Özellikle bunun içinde değerli görüntüler, açıklamalar varsa, ki Habertürk bu tarz bilgilere, görüntülere çok sık ulaşıyor; yayını
bunun üzerine kurup, daha sonra tartışma platformuna taşıyoruz. Tabii stresimiz de var, çünkü televizyon çok anlık bir şey, bazen topa gelişine göre vurmanız, saniyenin onda biri bir zamanda karar vermeniz gerekiyor. Her gün kaç tane bu tarz karar veriyorum bilmiyorum...


SOKAKTAN GELİYORUM


-Diğer yayın yönetmenlerinden sizi ayıran habercilik tarafınız nedir? 1 Mayıs´larda sokağa inmek mi? Sizi sokağa çeken ne?


Ben sokaktan geliyorum. Habercilik ya da televizyonculuk oturarak yapılacak iş değildir. Olayın kendi içindeki çekici bir yanı olmakla beraber, ekrana emeği yansıtmanın çeşitli yolları vardır. 1 Mayıs´ta her arkadaşım bir noktada görevliyken, benim görev alanımda Taksim'di. Güneydoğu'da çok çatışma operasyon talip ettim.


-Yıllarca muhabirlikten sonra, yayın yönetmenliği... Hayal etmiş miydiniz?


Vallahi düşünmüştüm, çocukluk hayalimdi. Oğlum, gelecek sene 17 yaşına basacak, düşünsene onun yaşında ben bu işe başlamıştım. 18 yaşımda polis muhabiriydim, Dolmabahçe´de toplanır, çay içerdik. O zamanlar en genç muhabir bendim ve "Biz ömrü billah hep gece mi çalışacağız" derdim. "Kim bu ukala" derlerdi. Bu işin başı da sonu da muhabirlik ama ben bu kariyeri hayal etmiştim.


-Baba anchorman´lerle nasıl baş ediyorsunuz, zira Habertürk´te anchorman yok?


Entertainment kanalları, bütün dünyada tematik ve haber kanallarından çok yüksek reytinglere sahiptir. Dolayısıyla sadece 23 saat eğlence verip bir saatini habere ayıran kanalla 24 saatini habere veren bir kanalı kanalı kıyaslamak mümkün değil... Ama bana göre yeryüzündeki bütün haber kanalları, gazeteler benim rakibimdir. Bu anchorman´ler çok değerli, tecrübeli isimler, ama eğlence kanallarının haber bültenlerini yapıyorlar.


TARİH İLGİ ÇEKİYOR


-Habertürk, yakın Türk tarihiyle çok ilgili bir kanal... Bu nereden kaynaklanıyor?


Grupta, Murat Bardakçı isminde çok önemli biri var. Onun ekrana taşıdığı tarih programları çok ilgi çekiyor. Habertürk, genel hatlarıyla Türkiye´deki haber kanalları anlamında özellikle son bir yıldır alışkanlıkları kırdı. Murat da tarih konusunda alışkanlıkları kıran, entelektüel ve çok
donanımlı bir isim. Dolayısıyla, ikisinin buluştuğu bir nokta bulduk. Bardakçı´nın anlatacağı çok şey var ve bu çok ilgi gördü. Cumartesi günü 23.00´ten sonraya koyduk programı ve reytingleri çok iyi. İnsanlar da alışkanlıkların yıkılmasını istiyor ve bilgiyi sahipleniyor.


POPÜLARİTE KAYGISI GARABET YARATIR


"Gazeteci hastalığı yabancılaşma" demişsiniz... Nasıl bir hastalık bu? Kime yabancılaşıyorlar?


Kendine... Marks´ın bir fikrinden yola çıkıyorum, buna göre, "işçi, bir süre sonra ürettiği nesneye ve kendine karşı yabancılaşıyor." Habercide de aynı durum söz konusu. "Beni herkes tanısın, şu saçmalık ilgi çeker" der, popüler olma kaygısı devam ederse, kendisiyle yayındaki kişi arasında bir uçurum oluşur, kontrol dışı bir üretim yapmaya başlar. Ortaya bir garabet çıkar ve herkes bunun farkına varır.


ERGENEKON DAVASINDA HUKUKUN YANINDA DURUYORUZ


Habertürk Ergenekon meselesinde ne safta duruyor?


Hukukun olduğu yerde duruyor. Çünkü Türkiye böylesi dönemleri yaşadı. Türkiye, 28 Şubat öncesi, bambaşka insanların gizli çekilmiş görüntülerini seyrediyordu. Tabii ki, ikisi kıyaslanamaz ama, burada iyi bir süzgeç kullanmak gerekiyor. Bu yüzden, kişinin hak ve özgürlüklerine zarar vermeden, içimizdeki adalet duygusunu zedelemeden haber yapmaya çalışıyoruz. Sadece Ergenekon olayında değil, tüm olaylara benim bakış açım şu: Bir insanın benim sorumluluk alanım üzerinden suçlanmasındansa, haber atlamayı tercih ederim, yeter ki bunun hukuki bir karşılığı olsun.


GAZETE HABERTÜRK-HT CUMARTESİ-ELİF KEY