Kültür Sanat
10 Tem 2017 16:17 Son Güncelleme: 20 Kas 2018 00:33

Güreş meydanlarında pehlivanın ritmik komutu: Davul ve zurna ekibi

- Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Levent Öztürk:- "Davul ve zurna güreşin yavaşladığı bölümlerde, sıkıldıkları zaman alkışlarla tepki göstererek müziğin ritminin artmasını sağlıyor"

EDİRNE (AA) - Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Levent Öztürk, yağlı güreşler esnasında çalınan Kırkpınar güreş havalarının pehlivanlar ve müzisyenler arasındaki etkileşime göre şekillendiğini belirtti.

Edirne Uygulamalı Müzik Terapileri Derneği Başkanı görevini de yürüten Prof. Dr. Öztürk, gazetecilere yaptığı açıklamada, güreşlerde çalınan davul zurna müziğinin diğer müzikle birlikte yapılan sporlardan farklı olduğunu söyledi.

Yağlı güreşler esnasında canlı çalınan güreş havalarının o ana özgü çalındığını vurgulayan Öztürk, müziğin ritminin pehlivan ve seyircilerin davranışlarına göre değiştiğini ifade etti.

- Diğer spor dallarında da müzik kullanılıyor

Müziğin pek çok spor dalında hem sporcu hem de seyirciyi etkilemek amacıyla kullanıldığını anlatan Öztürk, şöyle konuştu:

"Birincisi müsabakaların yapıldığı ortamı biraz daha eğlenceli hale getirmek için yapılan uygulamalar. Bunları asenkron uygulamalar diye tanımlıyoruz. Burada sporcunun hareketleriyle ve müzik arasında bir ilişki yok. İkincisi ise senkron uygulama dediğimiz uygulamalar var. Bunu artistik patinaj ve su balesinde görüyoruz.

Müziğin getirdiği tempoya ve melodiye uygun hareketlerin ortaya çıktığını görüyoruz. Burada rehber müzik oluyor. Sporcu rehbere uymak zorunda. Üçüncüsü de müziğin belli bir motivasyon ve duygu durumu yüklediği uygulamalar. Burada bir futbol maçına çıkacak oyuncunun dinlenme odasında müzik dinleyerek konsantre olması ya da müzikle sporcunun yorgunluğunu azaltacak uygulamalar olabilir."

-"Kırkpınar'ın tabiatı farklı"

Güreşlerdeki müziğin canlı olması ve güreşin unsurlarıyla etkileşim halinde bulunmasının diğer spor dallarında kullanılan müziklerden ayrıldığını anlatan Öztürk, "Kırkpınar'ın farklı bir tabiatı var. O anda üretilen bir müzik uygulaması oluyor. Aynı zamanda burada güreşçiyle müzisyenin karşılıklı etkileşimi var. Burada bazen müzik rehber oluyor ve güreşi hızlandırması ve yavaşlatması için güreşçileri teşvik edici müzik çalıyor. Bazen ise güreşçi rehber oluyor. Güreşçinin yaptığı hareketlere göre müzik hızlanıp yavaşlayabiliyor. Hatta bazen seyirciler de işin içine giriyor. Davul ve zurna güreşin yavaşladığı bölümlerde, sıkıldıkları zaman alkışlarla tepki göstererek müziğin ritminin artmasını sağlıyor. Buradan hareketle güreşçiler de daha atak bir güreşe yöneliyor." diye konuştu.

-"Güreşteki davul zurna Osmanlı mirası"

Kırkpınar ile özdeş hale gelen davul zurna çalınması geleneğinin Osmanlı’dan günümüze miras kaldığını da aktaran Öztürk, şöyle devam etti:

"Yağlı güreşlerdeki müziğin yerini iyi anlayabilmek için Osmanlı dönemine bakmalıyız. Osmanlı zamanında özellikle yiğitlerin savaşa hazırlanması için spor aktiviteleri vardı. Bunların içerisinde cirit atma, çevgan dediğimiz İngilizler'in dünyaya polo diye tanıttığı at üzerinde oynanan oyunlar ve tabii ki yağlı güreş var.

Bunların tümü askeri amaçlarla yapıldığı için, askeri müzik ekibi olarak bilinen Mehter eşliğinde yapılıyordu bu sporlar. İlerleyen yıllarda güreşlerdeki mehter ekibi küçülerek davul zurna ekibine dönüşmüş. Günümüzde güreşe eşlik eden, güreş havaları diye adlandırdığımız müzikleri güreş esnasında çalan duruma gelmiş."