Medya
08 Tem 2014 11:38 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 16:25

Gülay Göktürk mü söyledi Sabah mı ekledi?

Bugün yazarı Göktürk, Sabah gazetesine verdiği röportaj ile ilgili müthiş iddiaya bakın ne yanıt verdi?

Cemaate yakın çizgisi ile bilinen Bugün Gazetesi'nin "liberal" yazarı Gülay Göktürk'ün Sabah Gazetesi'ne verdiği röportajda, “Paralel yapı ile uzlaşmak halka hakarettir. Liberallerin AK Parti dışında alternatifleri yok" sözleri medya kulislerini sarstı. 
GÖKTÜRK: "PARALEL YAPIYLA UZLAŞILMAZ, HESAPLAŞILIR"

Sabah'tan İsa Tatlıcan'a konuşan Göktürk, "Gülen hareketi-AK Parti arasındaki çatışma 30 Mart seçimlerinden sonra da hız kesmeden devam ediyor. Bu kavga nasıl sonuçlanır?" sorusuna şöyle yanıt verdi:

"Uzlaşırlar mı, kavga biter mi, barış olur mu beklentisini son derece yanlış buluyorum. İddia nedir; devlet içinde devletin hiyerarşisinden bağımsız otonom bir yapının varolduğudur. En stratejik kurumlarda yoğunlaşmış, belirsiz, tanımadığımız ve gizli bir yapı kendi çıkarları ve hesapları doğrultusunda çalışıyor. Böyle bir yapının varlığından bahsediyorsak iktidarın tepesi ile bu yapının tepesinin bir yerlerde uzlaşması halka karşı işlenmiş bir suçtur. Bu yapıya biz neden karşıyız. Halk açısından bir tehdit oluşturduğu için. Erdoğan yarın kalkıp "arkadaşlar tamam biz aramızda anlaştık" dese halkın itiraz etmesi lazım. Dolayısıyla paralel yapı ile uzlaşma, anlaşma mümkün değil."

GÖKTÜRK: "PARALEL YAPIYA KARŞI SOMUT İDDİANAMELER HAZIRLANMALI"

Göktürk ayrıca şunları söyledi:

"Bu yapının varlığını Balyoz ve Ergenekon davalarında gördük. Adana'daki MİT operasyonunda gördük. Yasadışı dinleme olaylarında gördük. Başbakanlığa yerleştirilen böcekte gördük. Dışişleri Bakanlığı'ndaki dinleme olayında gördük. 17 Aralık ve 25 Aralık sonrasında 30 Mart seçimlerine yönelik topyekun bir saldırıya dönüştüğünü gördük. Bunlar inkar edilmez gerçekler. Türkiye'de herkesin kanaati oluştu. Ancak kanaatlerle hukuki adımlar atılmaz. Artık bu suçlamalar somut iddianameler haline gelmesi gerekir."

EMRE USLU: O SÖZLERİ SABAH GAZETESİ Mİ EKLEDİ?

Göktürk'ün bu sözleri üzerine Twitter hesabından bir paylaşımda bulunan Taraf Yazarı Emre Uslu ise Sabah Gazetesi'nin Göktürk'ün bu sözlerini çarpıtmış olabileceğini ima etti.

Uslu, "Gülay Göktürk bunları söyledi mi? Göktürk'ün ağzından yazılan cümleler Sabah'ın internet sitesine koyduğu söyleşinin video kaydında yok. Göktürk böyle kesin hükümler içeren cümleler kurdu mu, yoksa bunları Sabah mı ekledi açıklık getirmeli" yazdı.

GÖKTÜRK'TEN KÖŞESİNDE JET YANIT

Bugün köşe yazısına Kısa bir açıklama notu düşen Gülah Göktürk ise şunları yazdı:

"Sabah Gazetesi'nde yer alan söyleşim üzerine internet medyasında çeşitli yorumlar yapıldı. Belirtmek isterim ki, ben o söyleşide kendi sütunumda yazmadığım hiçbir şey söylemedim. Kendi sütunumda yazamadıklarımı bir başka gazetede söylemeyi de yazarlık ilkelerime uygun bulmam. Sabah'taki söyleşide yer alan "otonom yapı ile uzlaşma" konusundaki fikirlerim 1 Şubat 2014 tarihli "Barışın Çağrıları" başlıklı makalemde aynı netlikle yer almıştır. Merak edenler bulup okuyabilir."

O YAZIDA NE DEMİŞTİ?

Göktürk 1 Şubat 2014 günü gazetesindeki köşesinde şöyle diyordu:

Pandora'nın kutusu açıldı bir kere

(...) Cemaat'le hükümet arasında bir kavga olmaktan çıktığını, dolayısıyla onlar barışsalar da konunun kapanmayacağını kavramak gerek.

Mademki ortada bir paralel devlet iddiası var; mademki bir yapı devletin bütün organları içinde kendi iç hiyerarşisi, iç disiplini olan "özerk alanlar" oluşturmuş; bu yapı içinde yer alan insanların ait oldukları gruba karşı duydukları sadakat-itaat duygusu her şeyin üstünde yer alıyor; o zaman bu özerk alanların tasfiyesi, bu paralel yapının ortadan kaldırılması sadece AK Parti'nin değil, hatta ondan daha çok, toplumun meselesidir.

Dolayısıyla, yarın öbür gün -hani olacak gibi görünmüyor da- barışma kararı alsalar, "Biz aramızda yaşananları unuttuk. Siz de unutun" deseler, buna bütün toplumun itiraz etmesi ve şunu sorması gerekir: Siz barıştınız da paralel yapıya ne oldu?

Öyle ya; AK Parti bugün var, yarın yok. AK Parti bir gün seçim kaybedip gittiğinde devlet içindeki o yapı yine bizim başımızda kalmayacak mı? O yapı iktidara gelen yeni hükümetin de başına musallat olmayacak mı?

O yapı tasfiye edilmedikçe...

Şunu bilelim ki, o yapı tasfiye edilmeden kaldıkça, "hakem devlet" mümkün olamaz. İnsanlar devlet içindeki o yapının her konuda "kendi bağlılarını" kayıracağını düşünmekten kendilerini alamazlar.

Yarın öbür gün mahkemeye işleri düştüğünde adaletin yerini bulacağından emin olamaz, İzmir Casusluk Davası sanıklarının başına gelen komploların benzerlerinin kendi başlarına da geleceği korkusunu içlerinden atamazlar.

Polisle her karşı karşıya gelişlerinde "Acaba hangi taraftan" sorusunu kafalarından atamazlar.