Gündem
05 Ağu 2014 09:14 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 16:32

Gerekirse 500 bin kişiyi alırız! Savcıdan Altaylı'ya şok açıklama!

22 Temmuz operasyonunun savcılarından birinin, Habertürk yazarı Fatih Altaylı’ya çarpıcı açıklamalar yaptığı ortaya çıktı..

22 Temmuz operasyonunun savcılarından birinin, Habertürk yazarı Fatih Altaylı’ya 12 Eylül darbesini hatırlatan açıklamalar yaptığı ortaya çıktı
 
Emniyet mensuplarına yönelik 22 Temmuz operasyonu savcılarından biri, Habertürk yazarı Fatih Altaylı’ya, Gülen cemaatine karşı yürüttükleri operasyonda gerekirse 500 bin kişinin gözaltına alınabileceğini söyledi. Savcı, 12 Eylül darbesi döneminde gerçekleşen yüz binlerce gözaltını hatırlattı ve “Devlet bunu yine yapar” dedi.
 
22 Temmuz operasyonunun başındaki cumhuriyet savcılarından birinin, Habertürk yazarı Fatih Altaylı’ya skandal ifadeler kullandığı ortaya çıktı. Altaylı, dünkü köşe yazısında kendisinin dinlenmesiyle ilgili ifade vermek için gittiğini anlattı, savcının Gülen cemaatine karşı yürüttükleri operasyon için kullandığı şu ifadelere yer verdi:
 
“Türkiye böyle şeyleri yaşadı. 12 Eylül’ü hatırlayın, o zaman 500 bin kişi gözaltına alınmıştı. Binlerce kişi mahkeme karşısına çıkarıldı. Gerekirse bu devlet bunu yine yapar, kendini korumak için.”
 
Altaylı isim vermedi ancak, Zaman gazetesi ifade tutanaklarından, savcının 22 Temmuz operasyonunun istihbarat ayağını yürüten Okan Özsoy olduğu öne sürdü.
 
Zaman gazetesinin haberine göre Savcının darbeyi hatırlatarak yüz binlerce gözaltından söz etmesi büyük tepki çekti. 12 Eylül’ün mimarı Kenan Evren hakkında ‘darbe’ suçundan iddianame hazırladığı için meslekten ihraç edilen eski Cumhuriyet Savcısı Sacit Kayasu, “Savcının bu düşüncesi fanatiklikten öte sapkınlık, saplantı. Göz korkutma. Bu zihniyet kötü. Savcı bu ifadeleriyle neyi kastettiğini açıklamalı.” dedi. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra 650 bin kişi gözaltına alınmış, 1 milyon 683 bin kişi fişlenmiş, 50 kişi idam edilmiş, 171 kişinin ‘işkenceden öldüğü’ belgelenmişti. Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılanmıştı.
 
Fatih Altaylı iki gün önce kaleme aldığı yazısında mayıs ayı ortalarında emniyetten arandığını ve kendisinin telefonunun istendiğini dile getirdi. Daha sonra İşçi Partisi Genel Başkanı’nın desteklediği Aydınlık gazetesine bilgi sızdırdığı ve Balyoz’da ismi geçen Polis Başmüfettişi Selim Kutkan’ın imzasının olduğu müfettiş raporlarına dayanarak cumhuriyet savcısının, telefonunun dinlendiği iddiasıyla ifade vermeye adliyeye çağırdığını yazdı. Bu ifade sırasında savcının camiaya karşı planlanan operasyonlarla alakalı söylediği skandal sözleri Altaylı tarafından dile getirildi. Altaylı, savcının operasyonlar için çok kararlı olduğunu dile getirerek, “Bu meselenin sonuna kadar gideceğiz. Bu iş artık ulusal güvenlik meselesi olmuş. Ucu dışarıda, milli olmayan bir yapılanma. Hedefleri bambaşka.’’ dediğini belirtti. Ancak her zaman olduğu gibi iddialar soyut ithamlardan öteye geçmedi.
 
Altaylı, savcı ile konuşması sırasında Hizmet hareketi’nin çok büyüdüğünü ve yurtdışında çok yayıldığını dile getirerek, söylediklerinin zor olduğunu belirtti. Bu ifadelere karşı Savcı, “Olabilir ama devlet gücü başka bir şeydir. Bunları söküp atar. Türkiye böyle şeyleri yaşadı. 12 Eylül’ü hatırlayın, o zaman 500 bin kişi gözaltına alınmıştı. Binlerce kişi mahkeme karşısına çıkarıldı. Gerekirse bu devlet bunu yine yapar kendini korumak için.” diyerek devletin darbe döneminde yapılan gibi camiaya gönül veren herkesin gerekirse tutuklanacağını belirtti.
 
Daha sonra savcı, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın da birçok kez dile getirdiği gibi camiayı üstler ve altlar olarak ikiye ayırdı ve “Şu kadarını söyleyeyim Fatih Bey, bu organizasyonun amacı başka ve kökü Türkiye’de değil. Asıl amacı ve asıl niyeti bilen sadece tepede bulunan az sayıdaki kişi. Aşağıda yüz binler hayır hasenat yaptığını düşünerek bunların yanında. Onlar saf. Asıl niyeti bilmiyorlar. Bizim onlarla bir derdimiz yok. Onları da bu yapının elinden kurtaracağız aslında. Bizim hedefimiz, bu işin asıl amacını bilen ve dışarıdaki işbirlikçilerin menfaati için çalışanlar’’ dedi. Savcı, konuşmasının bir yerinde “Gerekirse 500 bin kişiyi tutuklarız.” diyerek tehdit ettiği topluluğu, hemen sonraki cümlesinde koruduğunu iddia edip kendi kendisiyle de çelişti. Fatih Altaylı, savcıya asıl amaçlarının ne olduğunu sorduğunu, bunu da savcının kendisine anlattığını söyledi.