Keskin Kalem
10 Eki 2016 09:43 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 21:35

Geç bunları Banu Güven, geç! Dününü bilmesem inanacağım...

Medyaradar'ın gizemli yazarı Keskin Kalem, iki günlük bir aradan sonra yeniden kaleme sarıldı ve bakın O'nun sivri dilinden kimler nasibini aldı...

Sevgili Dostlar Merhaba;

Hepiniz gibi benim de içim kan ağlıyor.

Haftaya PKK ve FETÖ denen alçaklara lanet okuyarak başlamaktan başka bir şey yapamıyorum!

Hakkari'nin Şemdinli ilçesinde Durak Karakolu önündeki kontrol noktasına dün PKK'lı teröristlerce bombalı araçla hain saldırı düzenlendi.

Alçakların saldırısında yiğitlerimiz, kahramanlarımız, canlarımız, ana kuzusu on Mehmetçiğimiz şehit oldu, 8 sivil vatandaşımız katledildi.

Bu ülke topraklarına nifak tohumu eken, başta ABD olmak üzere vatanımıza yönelik alçak ve pis tezgâhların arkasında olan herkese lanet okuyorum.

Allah rahmet eylesin.

Bugün ayrıca iki IŞİD üyesinin Barış Mitingi'ne yaptıkları canlı bomba saldırısında 103 kişinin hayatını kaybettiği 10 Ekim Ankara Gar Katliamı'nın da 1. Yıldönümü.

* * *

Ey Washington ile Avrupa’nın çocukları!

PYD-YPG çocuklarına, PKK denen alçaklar sürüsüne silah yardımı yapıyorsunuz ya, bu kahpeliğinizi asla unutmayacağız! 

Salya sümük, din adamı kisvesi altındaki psikopat tetikçi Fetullah Gülen ve O’nun emrindeki pislikler...

Vallahi, billahi sizleri de unutmayacağız.

Irak topraklarında bu vatanın tüm renklerine hayatı zindan edeceğini zanneden, çoğu babalarının kim olduğundan habersiz Murat Karayılan, Cemil Bayık ve diğerleri…

Sizler de belanızı bulacak ve döktüğünüz kanda boğulacaksınız…

Bu vatan sabırlı, şerefli ve onurlu insanların toprağıdır.

Size ve uşaklığını yaptığınız alçaklara asla teslim olmayacaktır.

Ey vatan haini kansızlar; dün olduğu gibi bundan böyle de Allah belanızı verecek.

Ey onun bunun tetikçileri;

Ey, sizin ve Meclis çatısı altında destekçiniz olan alçak hainler, ikiyüzlü ve namussuz kahpeler!

Döktüğünüz ve döktürdüğünüz kanda boğulacaksınız, tıpkı İstiklal Savaşı’nda boğduklarımız gibi.

* * *

Geçen hafta başta İMC TV olmak üzere birçok PKK destekçisi TV kanalı kapatıldı, yayınlarına son verdirildi.

Özgürlüklerden yana olduğumu belirtmeme gerek yok sevgili dostlarım.

Bilen de biliyor zaten.

Ama!

Söz konusu kutsal vatanımızın bölünmezliği, birlik ve bütünlüğü ise, buna karşı hainlikleri ifade özgürlüğü gibi ucu açık bir çizgide dayatmaya falan filan her kim kalkışırsa, namus sözü veriyorum; beni karşılarında bulur.

* * *

Geçen hafta PKK'ya destek algısı yaratmış İMC TV başta olmak üzere bazı TV kanalları "teröre övgü" niteliğindeki yayınlarından dolayı kapatıldı.

İMC TV'nin kapatılması sırasında, Banu Güven adlı spiker çok direnmiş, polisin operasyonunu internetten canlı duyurmaya çalışmıştı!

Öncelikle bildiklerimi sıralayacağım sizlere.

Yalı kadını Banu Güven, beyaz yakalıların haber kanalı NTV’de yıllarca haber sunmuştu.

Yani tuzunun kuru olduğu yıllarda, ayda 10 bin doları aşan maaşı löp löp götürürken, meslektaşları kıyıma uğradığında sağır ve görmezi oynarken, bugün durduğu kesime tepeden bakarken; meslektaşları Cem Aydın tarafından giyotine götürülürken kılını kıpırdatmazdı.

Ne zaman işsiz kaldı, biranda ‘demokrat’ ve Kürt sevici falan filan kesiliverdi!

Dününü bilmesem bayağı inanacağım yaptığı yayınlara!

"Geç bunları Banu Güven, geç!"

Hem de dününü bilenler terk-i diyar etmeden, bu dünyadan göçmeden...

Lütfen Banu Hanım, sus ve geç!

* * *

Üslubumu yadırgayanlarınız olmuştur, kesin!

Ancak sevgili dostlarım; şunu hiç ama hiç unutmayın!

Her kim bu ülkenin birlik ve beraberliğine mayın döşerse ve her ne türden ve de sözde gerekçelerle her kim zırvalarsa, karşısında dün olduğu gibi bundan böylede beni bulur!
* * *
1980'lerin başında merhum Aydın Emeç yönetiminde bir dergi vardı, adı da "Bizim Almanca" idi sanırım.

Cumhuriyet gazetesi çıkarıyordu.

İstanbul Erkek Lisesi günlerinden Banu Güven, İttihat Terakki’nin yönetim binasının da içinde bulunduğu Cumhuriyet gazetesinde başlamıştı mesleğe.

O zamanlar bugünkü gibi ülkesine hasım duygularda değildi kendisi!

Valla bak Banu Hanımcım…

Şayet cesaretin varsa, sen git de kan içici barbarlar ordusuna, bir terör hareketine, bir Batı ülkesinde, o çok sevdiğin Almanya’da veya İngiltere’de methiyeler sırala bakim.

Vallahi billahi anında sana haddini bildirirler.

Sana gazeteci falan demezler!

O, toz kondurmadığın PKK adlı yapı var ya; işte onlar her türden canilik, kan içicilik, ve uyuşturucu tüccarlığı ile kadınlara tecavüzle, sapıklıkla bu güzelim ülkeye, Türkiye’nin birlik ve beraberliğine zehir akıtıyor.

Kanalın İMC ile senin adeta ‘masumlaştırdığın’ PKK var ya…

Saydığın ve sevdiğin Almanya’nın kol kanat germesiyle, İngiltere ve ABD gibi ülkeler başta olmak üzere birçok şer cephesiyle bu ülkenin her bir insanına, Türküne, Kürdüne, Çerkezine, Boşnağına, Lazına, Abazasına, Pomağına, Romanına, ez cümle her insanına alçakça saldırıyor.

Her kim vatan hainliğine soyunursa, medya özgürlüğü yalanıyla yandaş bulmaya çalışırsa bilin ki karşısında beni de, Keskin Kalem’i de bulacak; topunuza “hadi oradan” diyecektir.

* * *
Banu Güven, burada asıl olan vatandır. Gerisi laf-ı güzaf!

Herkes şunu iyi bellesin ki, bu iş öyle ıkına ıkına haber sunmaya, soru yöneltmeye gelmez.

Ikınmadan, bi çırpıda diyeyim size ey İMC kadrosu!

Terör örgütü PKK aleyhinde tek kelime edebildiniz mi bugüne kadar?

Banu Güven hanım; NTV’de o “çok özel olduğun”, Mirgün Cabas ile habercikler sunduğunuz günlerde, car car car, “terör örgütü PKK” diye başlayan haberlerinden bir tanecik olsun sunabildin mi İMC TV’de?

* * *

Sevgili Dostlar;

Ortaya attığım şu “Prompter Spikeri” muhabbetine bayağı alınan oldu.

Telefonlar susmadı!

“Mutlu insanların yaşadığı modern bir ülke hayaliyle” diyen ve 24 kanalında Editör'den programını sunan İbrahim Güneş kardeşimiz Twitter’dan mesaj ve fotoğrafla tepki gösterdi!

Taze baba güzel adam İbrahim Güneş beyefendi haklı da!

Zar zor da olsa ‘Editör’den adlı programda prompter kullanmadan haber bandına pas atabilen sayılı spikerlerden!

Ben ‘at izi ile it izini birbirine karıştırıyorum’ bazen!

İbrahim Bey geçen hafta sonu baba oldu. Tebrikler!

Allah bağışlasın hafta sonunda dünyaya gözünü açan yeğenimizin gazını çıkartmakla meşgul iken benim kendisi hakkında “prompter spikeri” dememe çok bozuldu!

ATV’den maaşına sitem ettiği için işten çıkartılan sevgili İbrahim Beyi, en son TGRT Haber’deki muhteşem ve de klasikler arasına giren, bir şoförü canlandırdığı yayınını da unutarak ‘prompter spikeri’ ilan ettiğim için özür diliyorum!

Zira İbrahim kardeşim Prompter Spikeri denemeyecek kadar bilgi ve birikim sahibi, muhabirlikten gelme bir editördür.

* * *

Şimdi de akla ziyan şikayetler sıralayan, hatta hukuk önünde hesap soracağını söyleyen medya mahallesinin delikanlıları ile hanım efendilerinden söz edeceğim.

Daha doğrusu onların yazdıklarına yer vereceğim!

* * *

Geçen hafta İstanbul Yenibosna’da terör örgütünün bomba yüklü motosiklet ile düzenlediği terör saldırısına ilişkin yazdıklarımdan TVNET muhabiri Murat Can Öztürk acayip rahatsız oldu!
Sayın Öztürk, onlarca yıllık tecrübemle haklı olarak dalga bile geçti!

Ayıp ettiği nokta ise, vatan haini ne idüğü belirsiz FETÖ’nün pisliklerinden ‘Fuat Avni’ ile adeta beni aynı kefeye koymaya çabaladığı zavallı ifadeleri oldu!

Bu arada mektubunda spiker arkadaşını da fena harcadı yani!
Tam 31 avukatımla, Murat Beyin şikayeti için hukuk önünde hesap vermeye hazırlandığımı belirterek ve de yorumu size bırakarak Murat Can Öztürk beyefendinin e mailini paylaşıyorum:

* * *
Merhaba;

Sayın değerli büyüğüm, duayen gazeteci ağabeyim=))
O kadar eminmişsiniz ki kendinizden, ağzımdan çıkmayan cümleleri sanki ben söylemişim gibi yazınızda kaleme dökmüşsünüz...

''Keskin Kalem'' diye gizemli bir rumuz bularak kendinize ''Fuat Avni'' havası katmaya çalışmış, haber kanallarında ekran önüne çıkanların hatalarını üstünüze vazife ederek ortaya çıkarmaya başlamışsınız, Hayırlı olsun...

Neyse uzatmayacağım, bir şekilde prim yapmanız gerek haklısınız...

Ama hani Ntv'de bir program önermişsiniz ya TVNET yöneticilerine, demişsiniz ya hani arkadaşları bir derse al diye...

Spiker ile muhabirin sesini, hangisinin ağzından ne çıktığını henüz ayırt edemiyorken başka birilerine tavsiyelerde bulunmak çook komik geliyor...

Aynen yazınızdan alıntılıyorum;

''Defalarca “olay yerinde çok yoğun bir merak söz konusu” demekten kendini alamayan TVNET muhabiri Murat Can Öztürk, görgü tanıklarıyla görüşmesini “şansı” olarak ifade etti! Anlatımının bir yerinde de “görgü tanıkları çok yüksek volümlü patlama olduğunu söyledi” deyiverdi.

Malesef burada 40 yılı aşkın süredir devam eden meslek hayatınız çöpe gitmiş galiba!

rtük kayıtları elimde mevcut... Üzülerek söylüyorum ki ''yüksek volümlü patlama'' cümlesini ben değil, SPİKER ARKADAŞ TELAFFUZ ETMİŞ...

Sanıyorum kulaklarınızdaki ciddi bir problem nedeniyle, meslek hayatımda 2 gündür yaşadığım sıkıntıların müsebbibi olarak mahkemelerde görüşmek dileğiyle diyorum...

Belki bir sonuç çıkmayacak bu hukuki süreçten ancak yüzde 1 oranında umut dahi olsa, bununla çok yakından ilgileneceğimden emin olabilirsin.
Ha bu arada; görgü tanıklarıyla görüşme şansımız oldu cümlesini kurmak neden yanlış onu da anlamadım...

Görgü tanıkları o esnada korkmuş, yaralanmış, paniğe kapılmış olabilir ve bu yüzden hem ekrana çıkmak istemeyebilir, hem de belki de olay yerinden anında uzaklaşmak zorunda kalabilir...

Kamuoyunda bu kadar büyük bir infial yaratan olay sonrası görgü tanığı bulabilmek ''şans'' sayılabilir. Ama tabi bu olayda çok sayıda görgü tanığı kanallara bağlandığı için siz orada biraz şaşırdınız sanırım... Her olayda bu kadar kolay görgü tanığı bulamayabilirsin, bulsan da konuşmayabilir...

Uzun lafın kısası; hukuki açıdan umarız tanışma fırsatımız olur, merakla bekleyeceğim:)

Son kez bir KBB uzmanı da önerebilirim size=)))
Beni yazmaya devam edin, yazın ki mahkemelerde çoook görüşelim, bir ''volüm'' vak'ası daha çıkar ne de olsa sizden=)))


* * *

Yukarıdaki satırlar, TVNET’ten “uluslararası deneyim ve öneme sahip” demeyi unuttuğum, “memleketin en önde gelen muhabir arkadaşlarımızdan” Murat Can Öztürk’ün ifadeleriydi…
Sağolsun, varolsun Murat Bey…

Yalnız Prompter Spikeri arkadaşını acayip harcamışsın be Murat!

* * *

“Keskin Kalem, bu gidişle medyaradar.com’u batıracak, tazminat cezalarında iflas ettirecek” diyenler var!

Bilemem!

Ancak yazdıklarımdan rahatsızlık duyan bir komik insan daha var; Fuat Kozluklu!

Kayısı çocuğu arkadaşımız pek bi alınmış!

Demediğini bırakmamış telefonda!

Adının ekranlardan silinip gidenler listesinde yeralmasına ve yokluğunun hissedilmediğini söylememe çok üzülmüş kardeşim!

Fuat Kozluklu iyi bir muhabirdir, buna kimse bir şey diyemez, eline de çok az gazeteci su döker!

Ancak, bana kalırsa spikerliği sorgulanmalı, mümkünse ekranda olmamalı.

Bana göre böyle Fuat efendi!

Git editörlük yap, hayrın dokunsun genç kardeşlerimize.

Gevezelik dönemi değil bu dönem!

Ben emekli olduğunu duyduğum günden beri, “niye ekranda yok” diye ağıt yakan falan duymadım!

En çok da, “Şimdi ne yaptıklarını bilenlerin sayısı bir elin parmakları kadar az” dememe alınmış!
Meğer Malatya’nın iftiharı (!) Fuat Kozluklu kardeşim 3 yıldır dinleniyor muş!

Çok inandırıcı gelmedi ya, neyse!

* * *
Bulunmaz televizyoncular olmadığını düşündüğüm bir çok isim hafta sonunda işi gücü bırakmış Keskin Kalem’e veryansın etmiş!

* * *

Keskin Kalem’den haz etmeyenlerden biri de Bahar Feyzan hanım.

Bana kalırsa Prompter Spikerlerinden biri olmaktan öte gidememiş Bahar Hanım, en son bir kumpas olayıyla gündeme gelmişti!

FETÖ alçaklarının ülkemize ihanetinin ilk hamlesi olan 17-25 Aralık kumpasından Bahar Feyzan da nasibini almıştı!

Eski patronuyla ilişkisine dair olduğu iddia edilen sözde ses kaydı internete yüklenmişti!

Bahar hanımefendi de e mail atmış!

“Eline su dökemez” diyeceğim Ali Kırca’ya göndermesi de var mektubunda!

Abartmış ama neyse.

Bahar Feyzan diyor ki;

“Keskin kalem isimli yazarınızın yazısına istinaden;

"Ekranlardan silinip gidenler" kısmına lütfedip adımı eklemişsiniz. Sağolun varolun. Ancak dediğiniz gibi keşke "Ali Kırca tarzı" yenilenemeyip doğal seleksiyona uğrasaydık, ne doğru yorum olmuş derdim. İnsan doğası gereği yeni de olur eski de. Rahmetli Ufuk Güldemir'in okulundan geçenler bilir.

Ancak ben ve bir çok arkadaşım, çiğnenmekle kalmayıp üzerinde tek kale maç yapılan liyakat meselesi sayesinde, bu dönemin kurallarına takıldığımız için sadece işimizi değil daha ötesinde mesleğimizi de kaybettik. Şimdi kimlerin nasıl bu mesleği icra ettiği kabak gibi ortada. Haliyle vesile oldunuz sağolun duyurma şansım da olursa, kendime bu şartlar altında gazeteci demeyi bırakalı zaten iki sene oldu. Merak edenler için tamamen yazarlık ve senaristlik yaptığımı sizin aracılığınızla da aktarmış oldum.
Çok teşekkürler, sevgiler.”


* * *
Bahar Hanım gerçekten mesleğin çilekeşlerinden!

Sırtı yerden kalkmayanlardan!

Ama nafile, nankör bir sektör ve değeri bilinemedi!

Oysa O her gittiği yere “baharını” hissettirmiş, yuvaların korkulu rüyası olmuştu!

Bir dönem AK Parti’nin sesi olan haber kanallarından 24’te, Prompter Spikeri olarak çalıştırılmış, sonra da ‘kapıya konmuş’ olan Bahar Feyzan, haklı bir serzenişte bulunuyor olabilirdi.

İnternette dolaştım, “var mı kayda değer bir şeyler” diye saatlerimi harcadım!

Maalesef Bahar Hanım’a haksızlık eden birçok veriyle karşılaştım.
Sosyal medyanın fenomen sitelerinden birinin yazdıklarına rastladım!

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kutladığı, kurucularıyla buluştuğu Ekşi Sözlük adlı site bile memleketimizin uluslararası şöhrete sahip (!) ünlü gazetecisi-televizyon spikeri Bahar Feyzan’a yönelik haksız ifadelere, iğrenç ötesi ‘iftiralara’ yer veriyordu.

Hiç haz etmediğim bir sosyal medya fenomenidir Ekşi Sözlük!
Midemi ekşitti ve ben yazacak bir çok güncel konu varken nokta koymak zorunda kaldım!

Affedin sevgili dostlar…

Neyse bugünlük de bu kadar.

Sevgili Dostlarım, hafta boyunca bol bol görüşmek dileğiyle!

YARIN; Vatan haini, salya sümük ABD ajanı Fetullah Gülen’e ‘Saygı çerçevesinde rica iletmek için gittiğini canlı yayında itiraf eden, dünün genel yayın yönetmeni, bugünün CHP Milletvekili ile Türkiye’deki işine son verilen Amerikalı Genel Yayın Yönetmeni’ni yazacağım.

SÖZ!

Kalın sağlıcakla…

E-Mail: medyaradar@gmail.com