Gazeteciliğin hazin dönüşümü! Haber masalarından masabaşı haberlere...

Masabaşı haberciliği sayesinde muhabirsiz gazeteler ve televizyonlar döneminin yolu açılıyor. Ve, ne hazindir ki, gazeteciliğin temeli olan muhabirlik de böylelikle yok olmaya yüz tutuyor.

Siyasi ve ekonomik gelgitlerin odağında olan Türk medyası, son yıllarda gazetecilik anlamında önemli dönüşümlere sahne oluyor. Bu dönüşümün sonuçlarından birisi de, “sahada görev yapan gazetecilerin önemli ölçüde azaltılarak, gazete ve televizyon haberlerinin masabaşında hazırlanması” oldu.

Bir zamanlar neredeyse her alan için kurulan haber masalarından, masabaşı haberlerle donanmış yayınlara dek uzanan bir sürecin içindeyiz. Televizyonuyla, gazetesiyle ve internet medyasıyla durum şu anda böyle.

Peki, haberlerin masa başında hazırlanması yayın kuruluşlarına ne kazandırıyor.

Belki birkaç muhabirin, kameramanın ve şoförün maaş ve sigortasından, yemeğinden tasarruf etmelerini sağlıyordur. Başkaca hiçbir faydası yok!

Ama kaybettirdiği şeyler o  kadar çok ki…. Neresinden başlasam bilemedim.

Her şeyden önce prestij kaybettiriyor. Vaziyet ortada, amiral gemisi olarak görülen gazeteler neredeyse reisin takası haline gelmiş durumda. Günlük tirajları, ortalama bir haber sitesinin günlük ziyaretçi sayısından bile az. Etki güçleri ise neredeyse yok gibi…

Bakmayın siz öyle ‘gücü etkisinde’ gibi boş sloganlara! Bitti artık o eski dönemler. Okuyucu da izleyici de her şeyin farkında.

Televizyonlar da gazetelerden farksız…

Reyting denilen uyduruk ölçüm sistemi, 82 milyonluk koca ülkedeki yaklaşık 4 bin hanenin evine takılan cihazlardan alınan verilere göre kurgulanmış… Koca koca firmalar, milyonlarca liralık devasa reklam bütçelerini bu sistemin ölçümlerinden çıkan rakamlara göre yönlendiriyor. Biz de her gün vatandaş olarak sadece ilk 10’a giren yapımları ve haber bültenlerini görebiliyoruz. Diğer 90’ını görememek niyeyse?

Kısacası, bir cümlesiyle Türkiye’nin gündemini değiştiren televizyonlar, bir başlığıyla hükümet deviren gazeteler dönemi artık geride kaldı.  

Esas konumuz olan masabaşı gazeteciliğine dönecek olursak…

Gazeteler ve televizyonlarda masabaşı haberciliği yapılmaya başlanınca, haber takip eden muhabirlerin yerini haber ajanslarından haber devşiren editörler aldı. Şimdilerde artık sayfalara ve bültenlere konulacak haberler, yazma yeteneği ve hayal gücü geniş editörler tarafından kotarılıyor. Birkaç çarşı, pazar haberi dışında kendi yaptıkları haber neredeyse yok, özel haber derseniz zaten yok. Ülkemizde ve dünyada yaşananlar artık Anadolu Ajansı, Demirören Haber Ajansı ve İhlas Haber Ajansı ve yabancı ajansların muhabirlerinin bakış açısıyla halka aktarılıyor.

Televizyon kanalları; editörlerin ajanstan gelen haberlere yaptığı takla attırma operasyonu, reji masasındakilerin de görüntülerdeki ajans logosunu başarılı bir şekilde kapatması sayesinde bültenlerini çıkarıyor.

Gazeteler; yine aynı şekilde editörlerin ajansların haberlerini takla attırması ve ajans muhabirlerinin çektiği fotoğrafların da itina ile kadrajlanması sayesinde yayına veriliyor.

Yani, haber için koşturan muhabir yok,

muhabirin olay yerinden bildirmesinin heyecanını yaşayan haber masası yok,

o haberle ilgili kimsenin göremediği detayı fark edip merkeze aktaran muhabir yok,

ve de en önemlisi ruh yok ruh…

Ama olsun, birbirinden maharetli editörler var… Öyle cevval, öyle ustalar ki, haberi yazan ajans muhabirleri bile onların takla attırdığı haberleri tanıyamaz.

Gelelim masabaşı gazeteciliğinin PR ajansları boyutuna…

Masabaşı gazeteciliği denilen kavramın içinin doldurulmasında PR ajanslarının da önemli katkısı var. Ajanslar elbette işlerini yapıyorlar, onlara söyleyecek sözümüz yok… Lakin gazetecilerin hazıra alışması anlamında epey katkılarının olduğunu söyleyebiliriz.

PR Ajanslarının gönderdiği bültenler bir yandan gazeteleri ve televizyonları haber anlamında beslerken, diğer yandan da sanki onları muhabirsizleşmeye teşvik ediyor. Öyle organize çalışan PR ajansları var ki, gerek haber, gerekse de görsel anlamında gazeteleri ve televizyonları adeta besliyorlar. Böylelikle yayıncı kurumlar haber ihtiyacını karşılamış ve muhabir masrafından kurtulmuş oluyor, PR ajansları da müşterilerinin yüzünü güldürmüş oluyor.

Toparlamak gerekirse, gazeteler ve televizyonlar ekonomik ve diğer gerekçelerle muhabir kadrolarını hızla azaltırken, masabaşı gazeteciliğinin de giderek kurumsallaşmasına sebep oluyor. Haber ajansları, PR ajansları ve WhatsApp ihbar hatları da haber ihtiyaçlarını karşılayarak, onların yaşamsal faaliyetlerini sürdürmelerine olanak sağlıyor.

Masabaşı haberciliği sayesinde muhabirsiz gazeteler ve televizyonlar döneminin yolu açılıyor.

Ve, ne hazindir ki, gazeteciliğin temeli olan muhabirlik de böylelikle yok olmaya yüz tutuyor.