Gündem
05 Ağu 2014 11:01 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 16:32

‘Gazeteciliği Derya Sazak gibiler bitirdi!’

Merdan Yanardağ, "Gazeteciliği ‘Batsın böyle gazetecilik’ diye kitap yazan Derya Sazak gibileri bitirdi” dedi..

Merdan Yanardağ, “Gazeteciliği Demirören’e eyvallah edip kovulunca ‘Batsın böyle gazetecilik’ diye kitap yazan Derya Sazak gibileri bitirdi” dedi.
 
Uluslararası 11. Arguvan Türkü Festivali kapsamında düzenlenen Medya paneline gazeteci Merdan Yanardağ, Fox TV Ana haber programcısı Fatih Portakal ve edebiyatçı Şeyhmus Diken katıldı. Burada konuşan Merdan Yanardağ, son 15 yılda medyanın daha çok kontrol altına alındığına vurgu yaparak Ergenekon ve Balyoz sürecinde gazeteciliğin kötü bir sınavdan geçtiğini ifade etti ve gazeteciliği Derya Sazak gibi isimlerin bitirdiğini kaydetti.
 
Ergenekon ve Balyoz gibi davaların hukuksal süreçten arındırıldığını belirten Yanardağ, “Türkiye’de en çok konuşulan konu medyadır. Ergenekon ve Balyoz sürecinde feda edilen sadece medya değil, Türkiye oldu. Marquez’in Kırmızı Pazartesi romanında olduğu gibi gözlerimizin önünde bir cinayet işlendi ve herkes farkında olmadan bile bile katkı sundu” diye konuştu.
 
Yurt Gazetesi’nde kendisinin yerine genel yayın yönetmenliğine getirilen Derya Sazak’a yüklenen Yanardağ, “Derya Sazak Ergenekon sürecinde şüphe etmeden sonuna kadar gidilmesini savunarak operasyonun sürdürülmesine katkı sağladı. AKP’nin hegemonyasını dizayn etmek amacıyla operasyonları yaptığına kuşku duymayan ve bu doğrultuda yazılar kaleme alan bir isim Derya Sazak. Milliyet’te birçok gazetecinin işten kovulmasına sebep olan, Erdoğan Demirören’den aldığı neredeyse her talimatı yerine getiren bir isim olarak Milliyet’ten atıldığında ‘Batsın böyle gazetecilik’ diye kitap yazdı.
 
Evet batsın böyle gazetecilik. Çünkü gazeteciliği Aydın Engin, Cengiz Çandar, Hasan Cemal, Mehmet Altan, Ahmet Altan ve Derya Sazak gibi isimler bitirdi. Bütün bunları eylül ayında çıkacak ‘Liberal ihanet’ adlı kitabımda tek tek kaleme aldım” dedi.
 
‘DAĞITICI BİLE BASKI GÖRÜYOR’
 
Panelde konuşan Şeyhmus Diken, katledilen Metin Göktepe’den itibaren çoğu gazeteci arkadaşlarının iktidar tarafından terörist olarak yaftalandığına dikkat çekti. Gazeteciliğin ve gazetecilerin sürekli olarak devlet baskısı altında kaldığını ifade eden Diken, “Özgür Gündem, Evrensel, BirGün ve birçok özgür basına olan devlet baskısı ne yazık ki devam ediyor.
 
Gazete dağıtıcısına kadar uzanan bir baskı dönemi bu” dedi. Diken, “Geleneksel medyanın yani gazeteciliğin kağıt ve kaleme dayalı olan felsefesini hayata geçiren bir dünyanın temsilcileriyiz. Ancak gazetecilik sosyal medyaya eviriliyor. Fakat gazeteler uzun bir süre daha varlığını sürdürecek” diye konuştu.
 
KİMSE BANA ‘ALO FATİH’ DEMİYOR
 
Fatih Portakal ise Türkiye’de medyanın özgür olmadığını belirtti. Kendisinin ekibiyle birlikte eleştirel habercilik yapmaya çalıştığını kaydeden Portakal şu ifadeleri kullandı:
 
Eğlenceli bir şekilde haberlerimi sunmaya çalışıyorum. Bulunduğum yerde gerçek habercilik yaptığımı düşünüyorum. Çünkü kimse bana ‘alo Fatih’ demiyor. Ben kimsenin adamı olmadığım için mutluyum.
 
Medya bugüne kadar hiçbir zaman özgür değildi. Şimdiye kadar güçlünün tahakkümü altındaydı. Herkes bize muhalefet partisi diyor. Biz siyasetçi değiliz, haberciyiz. Muhalefet partileri görevlerini yerine getiremediği için bu haldeyiz.