Gündem
07 Ara 2013 16:12 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:48

Gazetecilerin yaşam hakları ihlal edildi!

AYM, Van depreminde Bayram Otel'de hayatını kaybeden 3 kişinin ailelerinin başvurularını kabul edilebilir buldu.

Olayda hayatını kaybeden Cem Emir, Sebahattin Yılmaz ve Önal Erol'un yakınları, Anayasa'nın 17. maddesinde düzenlenen "yaşam hakkı"nın ve 36. maddesinde düzenlenen "hak arama hürriyeti"nin ihlal edildiği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu. Aileler, tazminat talebinde bulunmadı. Başvurucular, Van'daki ilk deprem sonrası gerekli tedbirleri almayarak, yakınlarının ölümüne neden olduğunu ileri sürdükleri Van Valisi ve AFAD yetkilileri hakkında cezai soruşturma açılmamış olması nedeniyle devletin yaşam hakkından kaynaklanan pozitif yükümlülüğünün usulüyle ilgili boyutunun ihlal edildiğini öne sürdüler.
 
Başvuruyu kabul eden Anayasa Mahkemesi Birinci Bölümü, olayda, Anayasa'nın 17. maddesiyle güvence altına alınan "yaşam hakkı"nın ihlal edildiğine hükmetti.
 
Anayasa Mahkemesinin kararında, olayda, Van Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen ceza soruşturmasında, Van Valisi ve AFAD görevlileri hakkında görevsizlik kararı verilerek soruşturma dosyasının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdiği hatırlatıldı. Başsavcılığın da Van Valisi ve AFAD görevlileri hakkında görevi kötüye kullanmaya ilişkin iddiaların somut bilgi ve belgelere dayanmadığı, ilgililer açısından suç oluşturan ön inceleme yapılmasını gerektirecek bir durumun bulunmadığı gerekçesiyle şikayetin işleme konulmamasına karar verdiği belirtildi.
 
Van Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen ilk soruşturmada yaptırılan bilirkişi raporları ve diğer incelemeler sonucu, yıkılan otel binasındaki eksiklik ve hatalara değinildiği, ilk depremde ayakta kalmasına rağmen ikinci depremde, iki deprem arasında artçı şoklardan etkilenerek yıkıldığının anlaşıldığının ifade edildiği kaydedilen kararda, şu değerlendirmeler yapıldı:
 
"Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 24 kişinin ölümü gibi ciddi sonuçlar doğuran olay hakkında, Van Cumhuriyet Başsavcılığının ilk soruşturmada göz önünde bulundurduğu hususlarla başvurucuların şikayet konusu yaptığı hususlar hakkında hiçbir değerlendirme yapmaksızın görevi kötüye kullanmaya ilişkin iddiaların somut bilgi ve belgelere dayanmadığı, ilgililer açısından suç oluşturan ve ön inceleme yapılmasını gerektirecek bir durumun bulunmadığı gerekçesiyle şikayetin işleme konulmamasına karar vermiştir. Başsavcılık, başvurucuların iki deprem arasında yetkililer tarafından hasar tesptinin yapılmaması ve diğer idari tedbirlerin alınmaması suretiyle ölüme neden olma temel şikayetine ilişkin, hasar tespiti ve hasarlı binalara girişin engellenmesi konusunda yetkililerce ne tür işlemler yapıldığını ortaya koyacak delil ve değerlendirmelere yer vermeksizin soruşturma açılması talebini işleme koymamıştır. Başsavcılık tarafından bu aşamada soruşturma izni verilmemesi şeklinde bir karar verilmesi halinde söz konusu karar itiraz yoluyla denetimden geçebilecek iken, Başsavcılığın verdiği bu karar, soruşturmanın devam ettirilmesine yönelik talebin bir itiraz mercii tarafından incelenmesine engel olmuştur."
 
Van Valisi ve AFAD yetkilileri hakkında soruşturma açılması talebini işleme koymayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı kararına yapılan itirazın da Danıştay 1. Dairesince "Başsavcılık kararlarına karşı itiraz yolu öngörülmediğinden incelenmeksizin reddedildiği" hatırlatılan kararda, şunlar kaydedildi:
 
"Başvurucuların Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının işleme koymama kararına itiraz edebilecekleri bir makam bulunmamaktadır. Bu durumda bu kişiler hakkında yürütülen soruşturmanın ve sonuçlarının açık olmaması nedeniyle soruşturmanın etkili olduğundan söz edilemeyecektir. Nitekim AİHM, Dink/Türkiye davasında, başvuranın yakın akrabalarının yalnızca dosya üzerinden inceleme yapan itiraz mercilerine itirazda bulunabilmiş olmalarının, mağdurların meşru menfaatlerinin korunması hususunda söz konusu soruşturmalardaki eksiklikleri gidermeyeceğine hükmetmiştir. Açıklanan nedenlerle etkili ve caydırıcı bir ceza soruşturması yürütülmediği anlaşıldığından Anayasanın 17. maddesinde düzenlenen yaşam hakkının usulüyle ilgili boyutunun ihlal edildiğinin kabulü gerekir."
 
Anayasa Mahkemesi kararının bir örneğinin ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması amacıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verildi.