Gazeteci yoksulluğunun fotoğrafı... 20 liraya basın bülteni, 30 liraya sinema eleştirisi…

Gazeteci yoksulluğunun; iktidardan beslenen, yandaş olarak tanımlanan, her gün ekranlardan inmeyen tuzu kuru gazetecilerle hiç mi hiç alakası yok.

Yoksul Gazeteci”, “Gazeteci Yoksulluğu” ya da “Fakir Gazeteci” gibi tanımları bugüne dek birçoğunuz belki de hiç duymamış olabilir.  

Eğer gazeteci denilince kriter olarak Ahmet Hakan, Fatih Altaylı ya da Nagehan Alçı gibi isimleri alıyorsanız haklısınız! Muhtemelen bu tanımları hiç duymamış olabilirsiniz.

Ya da her akşam tartışma programlarında “Gazeteci”, “Araştırmacı-Yazar”, “Ankara Temsilcisi” ya da “Genel Yayın Yönetmeni” gibi etiketlerle anılan gazetecileri kriter olarak alıyorsanız, “yoksul gazeteci” kavramı muhtemelen yine sizden uzaktır.

Zira gazeteci yoksulluğunun; iktidardan beslenen, yandaş olarak tanımlanan, her gün ekranlardan inmeyen tuzu kuru gazetecilerle hiç mi hiç alakası yok.

Onlar aslında pek göz önünde olmasalar da her gün gözünüzün içine sokulan o bilindik gazetecilerden çok daha gazeteciler…

Yani onlar göz önünde olmasalar da aslında mesleğinin hamallığını yapan gerçek emekçiler…

Ballı maaşları, şirket kredi kartları ya da makam arabaları yok…

Sadece maaşları ve kimi patronların şimdilerde lütufmuşçasına lanse ettiği bir işleri var…

Enflasyon ve ekonomik sorunlar herkes gibi onların da belini büktü.

Her şey bir yana, işi gereği yıllardır ezilenlerin ve mağdurların sesi olan gazeteciler, konu kendi sorunları olunca maalesef yapayalnızlar.

Köşe komşum Keskin Kalem’in de sık sık dile getirdiği gibi, birçoğu asgari ücretin de altında kalan maaşları nedeniyle geçim sorunu yaşıyor. Kimi gazeteci, daha fazla kazanabilmek için mesleğini bıraktı, kimi de ek iş yapma imkânlarını kovalıyor.

Durum böyle olunca yoksullukla mücadele eden kimi gazeteciler frelance sitelerde mesleğine paralel işler yapabilmek için ilanlar yayınlıyor. Neredeyse bir öğün yemek parası denilebilecek kadar düşük ücretlere basın bülteni, tanıtım yazısı ve eleştiri yazısı gibi yazılar yazmak için müşteri bekliyor.

İşte size ülkemizin en büyük ve güvenilir freelance iş sitelerinden birisinden bu yoksulluğu gözler önüne seren bazı örnek ilanlar (İlanlarda kimi gazetecilerin isimleri, kimilerinin de nick’leri bulunuyor. Onları rencide etmemek için bu isim ve nick’leri yayınlamıyoruz):

Sitede hesabı bulunan bir gazeteci yayınladığı ilanında, “Ben, gazeteciyim ve profesyonel basın bültenleri kaleme alıyorum” diyor. Ücretinin de 120 TL olduğunu belirtiyor. Profil bölümünde ise iletişim fakültesi mezunu gazeteci olduğu yazıyor. Daha önce müşterilerine yazdığı basın bültenleri profil sayfasında referans olarak yer alıyor.

Bir başka gazeteci, ilanının tanıtım yazısında, “Ben, sinema alanında eleştiri yazısı yazabilirim” diye belirtiyor ve ücretini ise 30 TL olarak açıklıyor. Profiline tıklandığında ise iletişim fakültesi mezunu olduğu yazıyor. Hatta daha önce yazdığı sinema eleştirileri, profilinde referans olarak yer alıyor.

Bir diğer gazetecinin ilanında ise, “Ben, ilgi çekici basın bülteni yazıp dağıtımını yapabilirim” diye yazıyor. Bunun ücretinin ise 250 TL olduğu belirtiliyor. Bu gazetecinin profiline tıklandığında da iletişim alanında yüksek lisansı olan aktif çalışan bir gazeteci olduğu görülüyor.

Bir başka gazeteci de yayınladığı ilanda, “Ben, basın bülteni yazma konusunda sizlere destek olabilirim” diyor. Bunun ücretinin ise 150 TL olduğunu yazıyor. Bu gazetecinin profilinde ise “Uzun yıllardır büyük medya kuruluşlarında görev yapıyorum. Ek iş yapmak adına buradan da sizlere yardımcı olmayı çok isterim” notuyla karşılaşılıyor.  

Gelelim bir başka gazetecinin ilanına… Bu ilanda da, “Ben, basın bültenlerinizi hazırlayabilirim” yazıyor, bunun ücretinin de 20 TL olduğu belirtiliyor. İlandaki profilinde ise “Gazi Üniversitesi Gazetecilik Bölümü mezunuyum. 6 sene gazetede muhabirlik yaptıktan sonra yoluma freelancer olarak devam etmeye karar verdim” ibarelerine rastlanıyor.

İletişim fakültesi mezunu bir gazeteci ulusal bir haber ajansında yıllarca çalıştığını ve 70 TL’ye basın bülteni yazabileceğini, bir diğeri ise 14 yıllık haber ajansı tecrübesiyle 50 TL ücretle ekonomiden spora, sanattan siyasete kadar her alanda basın bülteni hazırlayabileceğini belirtiyor.

Yazık, gerçekten çok yazık!

Siteye üye olan ve burada para kazanmaya çalışan gazetecilerin profillerini incelediğinizde insanın oturup ağlayası geliyor. Yarıdan fazlası iletişim fakültesi mezunu ve mesleklerinde yıllara dayanan tecrübeye sahipler. Kimi bir medya kuruluşunda hala çalışıyor, kimisi de bu siteye ek iş yapmak için üye olmuş.

Ama en üzücü olanı da ne biliyor musunuz?

Günümüzde ancak bir paket sigara parası, ya da bir öğün yemek parası bile sayılmayacak ücretlere bu işleri yapmaları… Günümüzde basın bülteni yazımı veya yayınlatılması için bir PR ajansına bile başvurduğunuzda bu rakamların misliyle fazlası rakamlar söz konusu olabiliyor. Oysa gazeteci arkadaşlarımız belki de mecbur kaldıkları için düşük ücretlere bu tür çalışmalar içine giriyor.

Daha da üzücü olanı ne biliyor musunuz?

Aynı sitede ve rakip sitelerde benzer işleri yapan yüzlerce, hatta binlerce gazetecinin bulunması… İnanmayanlar biraz vakit ayırıp; yazı & çeviri kategorisinden basın bülteni, metin yazarlığı, yorum & inceleme, senaryo & yaratıcı metin alt başlıklarına bir göz atabilir.

Emekçi gazeteciler için söylenebilecek fazla bir şey yok. Zira onlar ekmeğinin peşinde…

Ancak, gazetecileri bu hale düşüren medya patronları için söylenecek çok şey var…

Örneğin; “gazetecileri 20 liraya basın bülteni yazmaya mecbur bıraktığınız için utanın!” demek gibi…