Fatih Portakal'ı soydum, başucuma koydum: Hani bu işleri bırakıyordun?

FATİH PORTAKAL'I SOYDUM, BAŞUCUMA KOYDUM: HANİ BU İŞLERİ BIRAKIYORDUN? 

Sevgili Keskin Kalem yoldaşları. 

2020 belasını geride bıraktığımız şu günlerde sizinle buluştuğum için pek bi rahatım. İçimden geçen, yeni yılın özellikle medyamız için eskisinden daha iyi olması elbette. Ama medyadaki insan kumaşına baktıkça, o iş çooook zor diyorum. Neyse umutları kaybetmeyelim, enseyi karatmayalım. 

2020 yılı bazı gazeteciler için zor geçti, çok önemli koltuklarını kaybettiler. Onlardan biri Fox Ana Haber sunucusu Fatih Portakal’dı. 

Aslında ayrılışının üzerindeki esrar perdesi hala kalkmadı. 

Portakal’ın, Yayın Yönetmeni Doğan Şentürk’ün, ya da sabah bülteni sunucusu İsmail Küçükkaya’nın açıklamaları kimseyi tatmin etmedi. Portakal ‘yoruldum, kendimi doğaya vereceğim, teknemle açılacağım’ dedi, kimse inanmadı. 

‘Hükümet baskı yaptı, Portakal kaçtı’ teorileri mantar gibi türedi. Fakat Portakal’ın hal ve tavırları maalesef ona inanmayanları haklı çıkardı. Çünkü bir baktık ki Portakal teknesinde güneşleneceğine, kamaradan Youtube yayını yapıyor! 

Kulağıma gelenlere göre Youtube kanalı için elini cebine atmış. Yeni kameralar almış, editör istihdam etmiş. 

İlk başta ilgi çekti Youtube kanalı ama ben perşembenin gelişini çarşambadan gördüm. 

Bence solo uçan Portakal tam bir fiyasko! 

Arkasında Fox Haber’in dev ekibi olmadığından mıdır bilemem, Fatih Portakal markasının aslında bir ekip işi olduğunu anladım. 

Bir kere konuklarına soru soramıyor. 

Karşısındakini dinlemiyor. 

Soruların birbiriyle alakası yok, söyleşilerde bir akış yok. 

Ekrandaki amatör KJ’ler anlam bozuklukları ve hatalarla dolu. 

Bazı siyasi meselelere tam hakim değil. 

Youtube zaten git gide bir çöplüğe dönüştü, bir kameranın karşısına geçen başlıyor yayın yapmaya, konuk ağırlamaya. 

Ancak gerçekten gazeteci olanlar bu işi kotarabiliyor. 

Youtube ekranı tv ekranı kadar yaldızlı değil, bir er meydanı! 

Bakalım Portakal ne zaman kündeye gelecek. 

CHP İÇİNDE OLAY TV-İMAMOĞLU ÇATLAĞI

Bu meseleye girişmeden önce yazmak boynumun borcu: Meslektaşlara geçmiş olsun. 

Kanalın kapatılmasıyla büyük hayal kırıklığı yaşadılar.

Neyse ki işsiz kalmadılar, Cavit Çağlar kanalın ortaklığından çekildi, lisansı da aldı gitti ama diğer ortak Trabzonlu işadamı Hüseyin Kalkan gazetecilerin maaşlarını ödemeye devam edecek. 

Açıkta kalan ekip şu sıralar harıl harıl yayın lisansı arıyor. 

Medyanın açık ara en etkili sitesi Medyaradar da bazı görüşmeleri siz canımız okurlarımıza aktardı. KRT TV ve Halk TV’nin kapısı çalındı ancak bir sonuç alınamadı. 

Keskin Kalem’inizin keskin burnuna gelen kokulara göre o iş zor! Yani lisans bulma işi.

Kimse adı İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gizli kanalına çıkan bir yere lisans vermek istemiyor. 

Asıl ilginç olan, işittiğime göre lisans arayışına en büyük direnç CHP içinden geliyormuş! 

İmamoğlu’nun kendi başına hareket ettiğinden şüphelenen bir grup CHP’li alarma geçmiş. Önce kendi medyasını kurup sonra da partiyi bölerek kendi siyasi hareketini oluşturmak istediğinden şüphelenen çokmuş. 

Anlayacağınız bu iş daha çoooook su kaldırır. 

Olay TV meselesine salt basın özgürlüğü zaviyesinden bakanlar büyük bir siyasi çekişmeyi gözden kaçırıyor. 

Gazetecilere üzülenler bir dakika oturup şu soruları dillendirmiyor: 

Cavit Çağlar gibi merkez sağın sembol bir ismiyle Nevşin Mengü adı nasıl yan yana geldi?

Süleyman Sarılar ve ekibi, Çağlar’ın lisansı altında çalışabileceğine nasıl inanabildi?

Hiç mi şüphelenmediler?

Bu işin sorumlusu kim? 

Çıkar kokusu yakında… 

FATURAYI EMEKÇİYE KESMEK TRT HABER'E YAKIŞMIYOR

Keskin Kalem dostları, TRT Haber bir süredir ekrana yansıyan hatalarla gündem. 

Kısaca hatırlatma yapalım…

19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı, video duvarında ’19 Mayıs Cumhuriyet Bayramı’ olarak yazılmıştı. 

Editörlerin görev yaptığı servisler değiştirildi, kimine maaş cezası verildi. 

Sonra, tarihinde ilk kez TRT 1 Ana Haber bültenini yayınlayamadı. 

‘Türklerin Zafer Ayı Ağustos’ adıyla yapılan özel yayında 30 Ağustos yer almadı. 

Kısa sürede yapılan hata sonradan fark edilerek sosyal medya hesabından düzeltildi...

“Ağustos Türklerin zafer ayı” olarak sunulmuştu. 

Malazgirt, Otlukbeli, Çaldıran, Mercidabık, Belgrad’ın fethi ve Büyük Taarruz zafer olarak sayılmıştı.

İki sayfa halinde hazırlanan grafiğin ilk bölümünde 30 Ağustos’un yer almaması sosyal medyada tepki çekmişti. 

Oysa yayında 30 Ağustos Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi de grafiğin ikinci bölümünde ekrana getirilmişti. Ancak hatalı bir biçimde.

Ekrana gelen grafikte “29 Ağustos 1521 Büyük Taaruz ve Başkomutanlık Meydan Savaşı” ibaresi yer almıştı.

 Duydum ki, kanalın en iyi editörleri arasında ilk sırada yer alan bir isim müfettiş raporuyla ‘Türklerin Zafer Ayı Ağustos’ yayınındaki hatalardan dolayı işten çıkarılmış. 

Üzüldüm… 

Neyse devam edelim… 

TRT Haber’de geçen Kasım ayında ‘Satır Başı’ adlı programa canlı bağlanan muhabirin Ermenistan güçlerinin sivil yerleşim yerlerine saldırdığını anlattığı sırada, TRT Haber ekranının altında “Azerbaycan sivillere saldırıyor” başlıklı alt yazı belirmişti ekranda.

TRT, bülten editörünün işine son verildiğini açıklayarak, özür dilemişti.

Anıtkabir'deki 10 Kasım törenlerine ilişkin haberinde bir KJ (yani alt başlık) skandalına da imza atılmıştı. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Anıtkabir Özel Defteri’ni imzaladıktan sonra mesajını okuduğu sırada TRT Haber'in KJ’sinde “DEVLETİN ZİRVESİ ATANITKABİR'DEYDi" başlığı yer almıştı.

Büyük tepki çeken bir başka hata… 

Erdoğan'ın bir konuşması sırasında çıkan 'Öööööööiiiiiillllll' şeklindeki yazı ile ilgili de soruşturma başlatılmıştı. 

Sonuç olarak İstanbul Harbiye binasında görevli montajcılar Etiler Ulus binasına gönderilmişti.

Şimdi gelelim meselenin kırılma noktasına…

Asıl sorulması gereken soruya… 

TRT Haber sürekli bu hatalarla gündeme gelirken neden fatura emekçilere kesiliyor? 

Olan hep “son dakika” baskısı altında çalışan editörlere oluyor? 

Yöneticilerin, kurulan sistemin hiç mi hatası yok? 

Unutmayın, TRT ülkemizin yegane yayın kuruluşudur, gözbebeğidir.

Böylesine büyük bir kuruluşa, hataların bedelini sadece emekçiye ödetmek, sisteme bağlı hataları görmezden gelmek yakışmaz.

MEDYADA SBK PANİĞİ: PANDORANIN KUTUSUNDAN KİM ÇIKACAK?

Çıkacak kokular demişken, medya dünyamızın ortasına bomba gibi düşen bir operasyona değinmeden edemeyeceğim. 

Malum Karslı işadamı Sezgin Baran Korkmaz hakkında gözaltı kararı verildi, şirketleri basıldı. 

İşin adli kısmı, devletimizin, yargının bileceği iş.

Ben çok anlamam, o nedenle başka bir mayınlı alana gireceğim. 

Aslında bombayı önceki gün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kuzeni gazeteci sevgili Cengiz Er bıraktı. 

Operasyon haberinin duyulmasının ardından Twitter’dan şu paylaşımı yaptı: 

"Pandoranın kutusu açılıyor. Sezgin Baran Korkmaz operasyonu Türk medyasının da kirli çamaşırlarını ortaya dökecek. Korkmaz'ın boğazdaki yalısının kapısını aşındıran, Bodrum'daki otelinde bedava tatil yapan ve ceplerini dolduran kerli ferli gazetecilerin ipliği pazara çıkacak"

Medya kulislerinde sessiz, derinden ama büyük bir gürültü koptu. 

Herkes o isimlerin peşine düştü. 

Vallahi şu kadarını söyleyeyim, liste bayağı uzun. 

Aslında herkes de az çok biliyor kimler olduğunu. 

Bakalım bomba ne zaman, kimin kucağında patlayacak. 

ASTROLOGLARIN YILDIZ HARİTASINI OKUYORUM: SENEYE HEPSİ KOMPLO TEORİSYENİ!

Malum bizim basında bir gelenek var. 

Artık kim icat ettiyse bu geleneği yılın son günü astrologlar dile geliyor, başlıyorlar gelecek sene hakkında atıp tutmaya. 

Bizde güzel bir laf var, ‘fala inanma falsız da kalma’. 

İşin eğlence boyutu falan bir yere kadar da, bilimsellikten uzak, yok şu haritaya yok bu yıldıza baktım diyen herkes kendini ekrana atıyor, gazete sayfalarını süslüyor. 

Tabii bu işin bir denetim mekanizması da yok, kim astrolog olarak bu işe yıllarını vermiş kim vermemiş belli değil. 

Eskiden bu tayfa yok aşk hayatınız hareketlenecek, yok para sizi bulacak derken, dünyanın karışmasıyla iyiden iyiye siyaset uzmanı kesildi! 

O yarım bilgileri ve siyaset okumalarıyla ne komplo teorileri üretiyorlar. 

Bugün bir tanesine denk geldim. 

Yok Trump’ın gideceğini bilmişmiş, yok küreselciler Trump’a Beyaz Saray’ı yar etmemişmiş. 

 Daha da ileri gidiyor… 

Amerikan ordusuna çip takılmış, uzaylılar gökten değil yerden gelecekmiş.

Aman yarabbi. 

Bu deli saçması şeyleri, yıldızlara bakarak gördüğünü iddia ediyor bir de. 

Neyse ben de astrologlarımıza bir iyilik yapayım, onların yıldız haritasını okuyayım: Seneye birçoğunuz komplo teorisyenliğine terfi edeceksiniz. 

Bir çift laf da ülkede bu kadar sorun varken tık ve reyting için bu işlere bulaşan ‘gazetecilere’: 2021’de kariyer çıtanız yerin dibini görecek.

KESKİN KALEM

keskinkalem@medyaradar.com