Gündem
08 Nis 2013 22:23 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:07

FARUK BİLDİRİCİ: GAZETELERİN HEPSİ BİRBİRİNE BENZEDİ!

Bir tarafta internet çağında değişmeye başlayan gazetecilik anlayışı, diğer tarafta iktidar meyda ilişkileri.

Hürriyet Okur Temsilcisi Faruk Bildirici, Medya Günlüğü sitesinin haftalık özel söyleşilerinin ilk konuğu oldu.

Bir tarafta internet çağında değişmeye başlayan gazetecilik anlayışı, diğer tarafta iktidar meyda ilişkileri. Tabii, bunlara her zaman Türk basınının "amiral gemisi" kabul edilen Hürriyet’in okurlarının beklentilerini eklemek gerekiyor.  Bildirici Medya Günlüğü’nün sorularını şöyle yanıtladı:

TARAFGİR YAZARLIK TEPKİLERİ SERTLEŞTİRİYOR

-Size okurlardan gelen eleştiri ya da şikayetler bildiğimiz kadarıyla en çok haberlerle, yani gazetenin içeriğiyle ilgili. Okurlar somut olarak neyi eleştiriyor? En çok spor haberlerinin eleştirilmesini neye bağlamak gerekiyor?

Okurlardan gelen eleştiriler, gazetenin promosyonlarından, dağıtım sorunlarına, ilanlara, yazım hatalarına, teknik sorunlara ve tabii içeriğine kadar uzanıyor. Elbette eleştirilerin ağırlık noktasını gazetenin içeriği oluşturuyor. İçerikte de en fazla spor haberleri eleştiriliyor. Onları siyaset, dış haberler, yargı-güvenlik, magazin, ekonomi haberleri izliyor. Bu eleştiriler, haberdeki maddi hatalara ilişkin de olabiliyor; başlığı ya da yazımı ile ilgili oluyor.

Okurlar başlıkla haberin uyumlu olmasını, haberin unsurlarının tam olmasını, yazım hatası olmamasını ve asıl olarak da bilginin yansız bir dille aktarılmış olmasını istiyorlar. Spor haberleri derken aslında kastettiğim futbol haberleri. Futbol dışındaki spor dalları hakkındaki haberlere yönelik eleştiriler genellikle o konudaki haberlerin gazetede kendine yer bulamaması konusunda oluyor. Asıl sorun futbol haberleri. Maalesef bu konuda hem hedef kitlede hem de futbol haberciliğinin yapılış tarzında ciddi sorunlar var. Futbol haberleri okurları, taraftar. Diğer alanlarda okurlar bağımsız, tarafsız haber isterken, futbol okurları kendi takımlarıyla ilgili taraf olan haberler istiyorlar çoğunlukla.

Futbol haberciliği de 1990’lara kadar tarafsızlık anlayışıyla yürütülürken, 1990’lardan sonra "taraftar yazarlık" aşamasına geldi. Son yıllarda da bu "taraf yazarlığı" da aşarak "tarafgir futbol yazarlığı" noktasına ulaştı. Artık bir takımı izleyen futbol yazarı o takımı bırakın eleştirmeyi, tarafsız gözle yazmayı, yaşananlara o takımın yöneticisi ya da taraftarının baktığı gözlükle bakıyor. Tarafgir yazarlık doğal olarak taraftar okurların tepkilerinin artmasına ve tepkilerin de sertleşmesine neden oluyor.

ANALİZ, ARAŞTIRMA, RÖPORTAJ

-İnternet çağında yaşıyoruz, gazetelerde çıkan haberlerin çoğu zaten 12-18 saat önceden kamuoyu tarafından biliniyor. Bu durumda sizce gazeteler ne yapmalı?

Gazeteler farklılaşmak zorunda. Gaziantep’te Okur Meclisi toplantısı sırasında bir okur, "Ben zaten haberleri gün içerisinde televizyon, radyo ve internetten öğreniyorum. Aynı haberi ertesi gün gazetede görünce okumuyorum. O gazete bana başka bir şey versin. Ben orada kendimi göreyim" demişti. Gerçekten insanların gazetede kendilerini görmeleri, yerel haberlerin artırılması bir gereklilik. Küresel köyde insanların bir yarıları hala yerel ölçekte yaşıyor çünkü. İkincisi haberlerin farklılaşması gerekiyor. Türkiye’deki "dedim dedi" gazeteciliğinin dışına çıkmak zorunluluk. Örneğin Başbakan Erdoğan ya da Kılıçdaroğlu bir yerde konuştuğunda ilgilisi zaten televizyonlardan, internetten izliyor, öğreniyor. Aynı sözlere ertesi gün sayfalar ayırmanın nasıl bir anlamı var? Bence aynı cümleleri yazmak yerine o konuşmaları analizi ya da oradaki sözlerin takibi şeklindeki haberlerle daha ileri gidilip, siyasileri konuşmaları farklılaştırılabilir. Sadece siyasilerin konuşmaları değil, gazeteler hemen tüm alanlarda internet ve sosyal medyadaki sabun köpüğü tadındaki haberler yerine daha uzun soluklu, daha ayrıntılı haberler, araştırmalar, röportajlarla farklı kulvarda gazetecilik yapabilir. Gazeteleri ertesi gün olunur kılmak için bu tür farklılaşmalar peşinde koşmak zorunlu.

GAZETELER BİRBİRİNE BENZİYOR!

-Özel haberlere artık tek tük rastladığımız bu dönemde  gazeteler birbirlerine benzemeye başlamadı mı? Şu anda Türk basınına hakim olan bir ekol var mı?

Evet, gazeteler birbirine çok benzer oldu Ama bunun nedeni hem internet çağının getirdiği henüz tam olarak oturmamış olan gazetecilik tarzı. Hem de medya editoryal açıdan toplumdaki güç odaklarına karşı yeterince bağımsız değil, bugünkü siyasi iktidar eleştirilere karşı tahammülsüz ve kendine bağlı/bağımlı bir medya yarattı. Kabaca nedenler böyle. Her medya kuruluşunda öznel nedenler olabilir ayrıca. Hakim olan ekolden değil de iktidara karşı alınan pozisyonların medyanın niteliğini belirlediği bir dönemden geçiyoruz.

-Gazetelerin ortadan kalkacağı yolunda bir görüş var. Hatta, Türkiye’de son basılı gazetenin 2036 yılında çıkacağı iddia ediliyor. Siz bu görüşe katılıyor musunuz?

Gazetelerin ve gazeteciliğin bitmeyeceğine inanıyorum. Sadece gazeteciliğin yapılma biçimi, yani haberin insanlara ulaştırma biçimi değişecek.  Muhtemelen kağıda basılı gazetelerin yerini (bugünkü tabletlerde olduğu gibi) dijital gazeteler alacak. En son ne zaman gazete kağıdı kullanılır bilemem ama şunu söyleyebilirim;  önümüzdeki bir iki yıl içerisinde tablet gazeteler büyük bir hızla yayılacak; abone sayıları çok artacak. Bugün Türkiye’ye hakim olan oradan buradan toplamalarla yürütülen internet gazeteciliği modeli de sona erecek.  İnternet gazeteciliği de kendine özgün bir kanal yaratacak.