Medya
25 Şub 2011 15:53 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:04

ESRA CEYHAN'DAN VODAFONE REKLAMINA İHTARNAME!

Esra Ceyhan ile A'dan Z'ye programından esinlenilerek çekilmiş Vodafone reklamı Esra Ceyhan'ı kızdırdı.

Esra Ceyhan avukatı Rezan Epözdemir aracılığıyla ihtarname gönderdi. İşte o ihtarname;

AÇIKLAMALAR

1) Müvekkillerden Esra Ceyhan, yaklaşık 20 yıldır Ulusal yayın yapan birçok televizyon kanalına çeşitli programlar hazırlayarak ve bu programların sunuculuğunu da üstlenerek, tüm kamuoyu tarafından tanınan ve sevilen bir kişi haline gelmiştir. Kaliteli programcılığı, samimiyeti, içtenliği ve toplumsal olay ve gerçeklerin nabzını tutan yayın anlayışı ile beğenilen ve saygı duyulan bir ekran yüzü haline gelen müvekkil, imza attığı tüm programlar ile başarıyı yakalamayı bilmiştir. Bu uzun ve başarılı kariyer onun gerek isminin gerekse görüntüsünün bir marka haline gelmesini sağlamıştır. Diğer müvekkil Cey Prodüksiyon ise Esra Ceyhan’ın ortağı olduğu ve bazı program ve projelerin de yapımcılığını üstlenen bir şirket olup, ihtar konusu reklam filminin haksız olarak kopya edildiği 2008-2009 yıllarında Kanal D adlı ulusal kanalda yayınlanan ‘Esra Ceyhan’la’ adlı programın yapımcısıdır.

2) Anılan programın 20.03.2009 tarihli yayınında, program konukları Ömer Çelakıl, Prof. Dr. Muammer Nurdoğan, Tarık Mengüç’ün katıldığı programda Sabri Yıldız isimli kişi tarafından, müvekkillerin hiçbir bilgileri, izin ve insiyatifleri olmadan, ihtar konusu reklam filmine konu hadise gerçekleştirilmiştir. Yaşanan bu olay, programa katılan tüm konuklar, müvekkilimiz Esra Ceyhan’ın kıyafet ve takıları, kullanılan ışık, konuşulan kelimeler, ses tonları, dekor uygulamaları ve renklerine kadar birebir taklit edilerek, fonda duyulan sesler ise birebir alıntı yapılarak, üzerine eklenen metin ile reklam formatına sokulmak suretiyle tüm gün ulusal medya kuruluşlarında sürekli olarak görsel ve işitsel olarak şirketinizin (Katla Kazan adlı kampanyası) reklamı olarak yayınlanmaktadır. Tüm bu reklam uygulamalarının yayınlanmalarında, müvekkilin hiçbir izin ve insiyatifi olmadığı gibi öncesinde müvekkile bir bildirim de yapılmamıştır. Tümüyle müvekkil tarafından hazırlanan programın birebir aynısı şeklinde hazırlanan reklamın müteaddit defalar yayınlanması neticesinde de uzun yıllarca televizyon sektöründe emek vererek toplum önünde belirli bir saygınlığa erişen müvekkilin, kamuoyunun önünde sürekli olarak mezkur hadise ve olay yaratıcısı kişi ile anılmasına ve bu şekilde yaftalanmasına, toplum önünde şeref ve haysiyetinin ağır şekilde rencide olmasına ve saygınlığının tartışılır hale gelmesine neden olmaktadır. Yıllardır devam eden başarılı kariyerinin tek bir hadise ile ilişkilendirilmesi, sürekli olarak bu hadisenin toplumun önüne konulması müvekkilimize hem maddi, hem de manevi olarak telafisi güç, ağır yaralar vermektedir. Öyle ki yapılan bu haksız saldırılar neticesinde internet ortamında arama motorlarında dahi müvekkilin ismi yazıldığında direkt olarak mezkur hadiseye ilişkin yazı ve görüntüler ile tarafınızca kopyası yapılan iş bu reklam yayını bir arada gösterilmektedir. Kişilik haklarına ve fikri mülkiyete tecavüz niteliği taşıyan iş bu eylemlerin hukuken ve fiilen kabul edilebilir bir yanı yoktur.

3) Yukarıda da bahsedildiği üzere müvekkil tüm Türkiye tarafından tanınan ve bilenen bir ekran yüzü ve yıllar içerisinde ismi ile marka olmuş bir kişiliktir. Bu haliyle herhangi bir reklam kampayasında isminin geçmesi veya bir şekilde şahsını andıran bir yayının veya ilanın yapılmasının, isminin bu kampanya ile beraber anılmasına, böylelikle de reklamın daha dikkat çekici hale gelmesine sebep olmaktadır. Netice itibariyle müvekkilin birebir katılımı olmasa da konuklarına, takılarına, konuşmalarına, dekor  ve ışıklarına varana kadar birebir taklidinin yapılması, arka planda geçen seslerin ise tamamen program içeriğinden kopyalanması ile mezkur reklam kampayası ile müvekkilim birebir ilişkilendirilmekte ve bir reklam objesi olarak kullanılmaktadır. Bu haliyle de orta düzey izleyici ve tüketici gözünde reklam müvekkil ile ilgili bir yanılsama ve/veya çağrışıma neden olmaktadır. Müvekkilin bu şekilde reklam içerisine dahil edilmesi, tüm program ortamının kopyalanarak kullanılması ile reklamın izleyici ve tüketici kitlesindeki etkisi arttırılarak, müvekkiller üzerinden haksız kazanç sağlanmakta, aynı şekilde müvekkilin şeref ve haysiyetine, kişilik haklarına saldırı gerçekleştirilmektedir.

4) Bilindiği üzere kişilerin isimleri, görüntüleri ve sesleri onların korunmaya değer kişilik haklarını oluşturmaktadır. Bu nedenle kişinin ismi ve/veya görüntüsü ve/veya sesi ve/veya ortaya çıkarmış olduğu bir özgün eseri izin ve insiyatifi olmadan hiçbir şekilde kullanılamaz. Aksine eylemler yasalar ile düzenlenen kişilik haklarının korunmasına ilişkin düzenlemeler ile men edilmiş ve yaptırım altına alınmıştır. Aynı şekilde yapılan eylemin hakaret sınırlarını aşması halinde ceza yasalarında bulunan düzenlemeler ile iş bu eylemler suç olarak tanımlanmıştır. Yukarıda bahsedildiği üzere tarafınızca düzenlenen iş bu reklam yayınları ile toplum önünde ismi ve yüzü ile marka haline gelmiş olan müvekkilin ismi, görüntüsü, yapmış olduğu program tüm program dekor uygulamaları, kamera açıları, elbise ve koltuk renklerine, ses ve konuklarına varana kadar izinsiz olarak kullanılarak reklama ilgi arttırılarak haksız kazanç sağlandığı gibi müvekkilin kişilik hakları ağır derecede ihlal edilmiş, saygınlığına, şeref ve haysiyetine ağır derecede gölge düşürülmüştür. Yine mezkur kullanımın, Müvekkillerin Fikri ve Sanatsal bir ürününe tecavüz teşkil ettiği ve bu yönüyle Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa Muhalefet teşkil ettiği tartışmaya mahal vermeyecek kadar aşikardır.  Bu nedenlerle anılan reklam yayınlarının Türk Medeni Kanunu, Türk Ticaret Kanunu, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu, Türk Ceza Kanunu ile Ticari Reklam ve İlanlara İlişkin İlkeler ve Uygulama Esaslarına Dair Yönetmelik’e açıkça aykırılık teşkil ettiği izahtan varestedir.

5) Son tahlilde Vodafone gibi bütün dünyada tanınan ve marka değeri olan bir kuruluşun müvekkillerimin izin, insiyatif ve iradesi dışında iş bu reklam kampanyasında araç olarak kullanmaya çalışması, müvekillerimi hayrete düşürmüş ve neticeden iş bu ihtarı gönderme zarureti hasıl olmuştur.

SONUÇ: Yukarıda kısaca izah edilen sebeplerle iş bu haksız ve hukuka aykırı yayın ve reklamlar ile müvekkilerin kişilik ve malvarlığı haklarına yapılan tecavüzün önlenmesi amacıyla iş bu yayınların evleviyetle durdurulması, aksi halde 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu, Türk Medeni Kanunu’nun 23. ve devamı maddeleri, Türk Ticaret Kanunu 56. ve devamı maddeleri, Ticari Reklam ve İlanlara İlişkin İlkeler ve Uygulama Esaslarına Dair Yönetmelik uyarınca mezkur haksız ve hukuksa aykırı reklam yayının durdurulmasına ilişkin dava yoluna başvuracağımızı, her halükarda yukarıda anılan yasalar uyarınca tüm dava, tazminat ve cezai yollara ilişkin başvuru haklarımızı şimdilik saklı tuttuğumuzu saygılarımızla vekaletten ihtar ederiz.

Keşideciler Vekili
Av. Rezan EPÖZDEMİR