Ertuğrul Özkök neden kovuldu? Demirören medyada başka kimler topun ağzında?

Medyaradar'ın gizemli yazarı Keskin Kalem yine medya dünyasında ses getirecek bir yazıya imza attı.

Nehir kenarında yeterince uzun süre oturursan…
Düşmanlarının cesetlerinin önünden akıp gittiğini görürsün…

Savaş Sanatı eserini kaleme alan Çinli filozof Sun Tzu’nun bu sözü, Türkiye’de bir kişiyle özdeşleşmişti.
Hürriyet denilince akla gelen Ertuğrul Özkök’le…

Özkök tam 35 sene Hürriyet nehrinin kenarında bekledi, bekledi, bekledi…
Önünden nice cesetler aktı gitti.
Şimdiyse nehirde sürüklenen o…
Yeterince sabırlı olanlar onun gidişini izliyor.

Türkiye Özkök’ün Hürriyet’ten kovulduğu haberini Medyaradar’dan öğrendi.

Yoldaşlar, bu gibi durumlarda, benim gibi bir dinozorsanız, aklınızda tek şey oluyor.
Giderken hoş bir sada bırakabilmiş miyim?

Sosyal medya sağ olsun, Özkök’ün Hürriyet’inin attığı manşetleri gösteren paylaşımlarla dolu.
Özkök ve saz ekibi, Aydın Doğan önderliğinde kimleri hedef göstermemiş ki…
Kürtler, başörtülü kadınlar, mütedeyyin kesimin tamamı, solcular, Türkiye’deki siyahlar, Aleviler, aydınlar…
Liste uzaaaar gider…

Velhasıl kelam, Özkök medyada yarattığı kast sistemi, beyaz Türklük kültürü, operasyonel gazetecilik gibi unsurlarla medyamızı hiç geri dönmeyecek şekilde dönüştürmüştür.
İtiraf edelim onun yarattığı toksik ortam, kendi ekolünden gelenlerin medyada hala var olmasıyla, ancak on yıllar sonra silinebilecek.
Ama Keskin Kalem’iniz umutlu…
Dün yaşanan devrim- hangi nedenle olursa olsun- yeni nesil gazetecilerin yolunu açacağına inandığım bir devrimdir.

Gene çenem düştü sırdaşlarım kusuruma bakmayın.
Fakat müsaadenizle biraz ukalalık edeceğim.
Bu dönüşümde bendenizin de payı var.
Nasıl dediğinizi duyar gibiyim…
Şöyle…
Geçen ay yazdığım bir yazı, aslında dün olanların habercisiydi.
O yazıyı dikkatinize sunuyorum:

Herkes bilir, Aydın Doğan zaman zaman bazı gazetecileri Bodrum’daki evinde ağırlar.
Medyadan çıktıktan sonra da ağırlamaya devam etti.
Fakat son zamanlarda davetler hızlandı.
Tam zamanını bilmiyorum ancak yakın bir tarihte, Aydın Doğan yine bir grup gazeteciyi Bodrum’da ağırlamış.
Ama asıl ilginç olanı bu kez davetliler arasında, daha fazla gazeteci varmış.
Hatta asıl bombayı patlatıyorum:
ARALARINDA HALİHAZIRDA DEMİRÖREN MEDYA’DA ÇALIŞANLAR VARMIŞ.
Hatta hatta bazılarının yönetici olduğu iddia ediliyor…
Demirören’in kaderine bakın…
Maaşı sen ver, onlar eski patrona çalışsın…
Peki toplantıda ne konuşulmuş?
Siyasetin geleceği, medyanın nereye evrileceği, Aydın Doğan’ın medyaya dönmesi durumunda nelerin olacağı, kimin hangi görevlere getirileceği vs vs…
Toplantılara anlı şanlı bazı gazetecilerin de katıldığı ve bu yönde telkinlerde bulunduğu iddia ediliyor.
Ve Aydın Doğan planlar yapıyor…
Ama ne demiştim?
Ankara’dakiler gülüyor…
Bakalım son gülen kim olacak…

Sanırım son gülen dün belli oldu…
Başladığım işi bitirmek de bana düştü.
Evet o toplantılarda yer alan isimlerden biri Özkök’tü…

DEMİRÖREN TOPLANTILARA KATILANLARI TESPİT ETMİŞ

Özkök’ün Aydın Doğan’la sosyal ilişkisini bilmeyen yok.
Ama bu sefer durumun farklı olduğunu, AK Parti’nin gidişatını bekleyen eski Doğan ekibinin,
içeriden de taşıdıkları bazı bilgilerle, medyaya dönüş stratejileri geliştirdiğini söylemiştim.

Keskin kulağıma gelenlere göre Demirören ailesi de toplantılardan haberdar olmuş.
Ve toplantıya katılan özellikle köşe yazarı ve yöneticilerin peşine düşmüş.

Bu isimlerin çoğunun tespit edildiğini söyleyebilirim.
Ancak bu işten çıkarmalar öyle topluca, bir anda olmayacak anladığım kadarıyla.
Zamana yayılacak…

İşittiğime göre, Demirören ailesini asıl şaşırtansa, bu isimler arasında
BAZI YAYIN KURULUŞLARININ TEPE İSİMLERİNİN olmasıymış.
Ben de şaşırdım ne diyeyim…

Yoldaşlar, herkes istediğiyle sosyalleşebilir.
Eski patronuyla vefa ilişkisini sürdürebilir.
Buluşabilir, görüşebilir.
Gazeteciler gidip medyanın geleceğiyle ilgili, istişarelerde de bulunabilir.

Ammaaaaaaaa…
Eğri oturup doğru konuşmak gerek.
Demirören’i defalarca bu sayfada yerden yere vurmuş biri olarak söylüyorum:
MAAŞINIZI DEMİRÖREN’DEN ALIP, ÇALIŞTIĞINIZ YERİN ALEYHİNE İŞLERE BULAŞMAMALISINIZ.
Bu etik değildir.
İstifa eder, istediğinizi yaparsınız.
Hatta açıktan muhalefet edersiniz.
Ama sinsi sinsi, içeride ne olup bitiyor, karşı tarafa taşıyıp, bir de oradan maaş alamazsınız.

Bu büyük bir skandaldır.
Skandalın artçı sarsıntıları da sürecektir.

ÖZKÖK’E MUHALİF OLMA TAKTİKLERİ…

Peki bre Keskin Kalem şimdi ne olacak, diyorsunuz değil mi?
Vallahi söyleyeyim…
Özkök biraz dinlenip stratejilerini geliştirecektir.

Kendisine yardım etmek isterim, bence yol haritası şöyle olmalı:

⁃ Hemen muhalif bir gazeteye röportaj ver.
⁃ Başından geçenleri, kendi senaryon çerçevesinde anlat.
⁃ Sonra mağdur ettiklerinden, özür dilermiş gibi yap. ‘Evet 28 Şubat’çılık yaptım hata ettim, başörtülü kadınlardan özür dilerim’ falan de.
⁃ Fakat hemen ardından kendi mağduriyetlerini- eğer varsa- anlat. ‘Nedamet getirmeme rağmen ben bile kovuldum’ de.
⁃ Sosyal medya hesaplarını aktif kullan, bol bol Atatürkçülük yap.
⁃ Hükümete özellikle milliyetçilik soslu eleştiriler yönelt
⁃ Eleştirilerin dozunu artır, sonra muhalif medyaya hoşgeldin…

Kendi ekolünden gelen Fatih Altaylı mesela böyle yapıyor…
Onu yakından takip etmesini tavsiye ederim.

SIRADA ALTAYLI GİBİLER Mİ VAR?

Hazır Altaylı demişken…
Bu yaz sonunda birkaç kez yazdım.
‘Medyamızda taşlar yerinden oynayacak, bu sonbahar kış zor geçecek’ dedim.
Öyle de oluyor…

Özkök depremi en önemli işaret fişeklerinden biri.
Haydi size bir medya falı bakayım ne dersiniz?

3 vakte kadar, Özkök ekolünden olan pek çok isim, Altaylı gibi, kendini zor durumlar içinde bulabilir…
Hatta kurumlarıyla yolları ayrılabilir.
Geçmişte yaptıkları pislikler etrafa saçılabilir, ki saçılmaya başladı.
Eski MİT’çi Mehmet Eymür’ün gazeteci Lube Ayar’a ifşası bence daha başlangıç.

Hayatıyla, ekmeğiyle oynadıkları insanların ahı, sanırım bu dönemde sık sık kulağımızda yankılanacak.
Bekleyin ve görün…

KESKİN KALEM

keskinkalem@medyaradar.com