Röportaj
05 Ağu 2009 14:10 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:49

"ERKEĞİMİN DE DOSTLARIMIN DA GEYŞASI OLURUM, BUNDAN UTANMAM!.." CEYLA AYSAL'DAN SAMİMİ YANITLAR!.. ...

Les Ottomans Hotel´in sahipleri Ahu-Ünal Aysal çiftinin kızı Ceyla Aysal, muhteşem Boğaz manzaralı evinin kapılarını ilk kez Q´en magazin dergisine açtı.

"Erkeğimin de dostlarımın da geyşası olurum, bundan utanmam" diyen Ceyla Aysal, sorularımıza samimi yanıtlar verdi.


Unit Yatırımlar Holding´in sahibi Ünal Aysal ile Unit Turizm Yatırımları A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı olarak görev yapan eşi, aynı zamanda Les Ottomans Hotel´in başındaki isim Ahu Aysal´ın kızı Ceyla Aysal, annesinin sağ kolu. Otelin yönetiminde annesine yardımcı olan Aysal ile Ortaköy Naile Sultan Korusu´ndaki evinde, hiç bilinmeyen yönlerini ve hayata bakışını konuştuk.


Türkiye´ye dönmeden önce uzun yıllar yurt dışında yaşadınız. Oradaki yaşam sürecinizden söz eder misiniz?


Eğitim ve iş için hep yurt dışındaydım, ailem de öyle. Herkes Amerika´ya giderken annem doğum için İstanbul´a geri gelmiş. Onun sonrasında 1 aylıkken Brüksel´e dönmüşüz. Fransız Lisesi´ni bakaloryumla bitirdim. Oradan İsviçre´ye hukuk okumaya gittim. Yarı lisans yaptıktan sonra reklamcılık okumak için Belçika´da aldım soluğu. Burada üniversite son sınıfta Coca-Cola´da çalışmaya başladım. İlk defa İstanbul´a 1999 yılında geldim ve Alinur Velidedeoğlu´nun yanında çalıştım. Daha sonra yeni şeyler keşfetmek istiyordum ve o dönemde Türkiye´de her yerde internet yoktu. Bu kez de New York´a internet üzerine master yapmaya gittim. Çok keyifliydi New York dönemim. Türkiye´ye geri dönüşümde bir şirkette kreatif direktörlük yaptım. Ama çok ilginç, facebook´un dedesi olarak gördüğüm arkadas.com sitesini kurdum. Bayağı bir patlama yaptık o siteyle. Sonrasında babamın şirketinde kreatif direktörlük yaparken annem devreye girdi ve Ottomans projesi başladı.


Hayata şanslı başladığınızı düşünüyor musunuz?


Kesinlikle. Her an, her saniye, her gün Allah´a şükrediyorum. Çünkü mükemmel bir aileye ve dünyanın en yakışıklı oğluna sahibim. Bunun için en kötü anlarımda bile Allah´a şükrediyorum.


Karakterinizin en belirgin özellikleri nelerdir?


Ne yazık ki çok kötü bir defom var. İnsanları üzmemek için onlara hayır diyemiyorum.


Ayrıca, mükemmelliyetçi bir yapım var ve her şeyin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Her şeyi aynı anda yapmaya çalıştığım için de sonra yorulan ben oluyorum.


Özel ilişkilerinizde de bir geyşa ruhunuz var mı?


Âşık olunca, birini sevince, yüzde yüz geyşayım. Ama arkadaşlarıma da geyşayım. Karşılığında ise hiçbir şey beklemem. Beklediğim tek şey yüzlerinde mutluluk görmek. Ama erkeğim varsa da yüzde yüz onun geyşasıyım, orada hiçbir tereddüt yok. Utanmıyorum da bundan. Sonuna kadar hesapsız bir insanım. Ama erkekler daha çok aramayan, sormayan tip kadınları seviyorlar. Ben öyle değilim.


Günümüz kadın-erkek ilişkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?


Bir kere çok gündelik buluyorum. Hiçbir değer yargısı kalmamış, artık kadınlar erkeklere saldırıyor. Ben hâlâ eski ekolüm. Benim için önce bir erkeğin bana doğru gelmesi lazım. Utangacım çünkü. Oysa şimdi herkes herkesin "boy friend"i. Herkes herkesle çıkmış. Aynı grup kızların içinde bir çocuğu paylaşmışlar yani. Benim için mümkün değil. Bir kız arkadaşımın eski erkek arkadaşı ile olabilmem imkansız.


Les Ottamans´ı annenizle birlikte yönetiyorsunuz, bunun dışında iş hayatıyla ilgili yeni projeleriniz var mı?


Öğrenmeyi çok seviyorum. Hatta Eylül ayı içinde güzel sanatlar akademisinde moda üzerine eğitim almak istiyorum. Çünkü hayatta her gün yeni bir şey öğreniyorsun. Anneannem "Şaşırmayı bıraktığın gün olgunlaştığın gündür." derdi. Ama daha çok şey öğrenmek adına ben hâlâ şaşırmaya devam ediyorum. Modayı çok seviyorum ve çok süslü biriyim. Ayrıca merakım olduğu için de takip ediyorum. Yaratıcı bir karakterim var, çizim de yapabiliyorum. Hazır giyim ve spor alanında ilerlemek istiyorum. Ceyla Aysal markası yaratmak hayallerimden bir tanesi, neden olmasın? Ayrıca annem yurt dışında da Ottomanslar açmak istiyor. Orada benden yardım isterse tabii ki seve seve çalışırım.


Aptal sarışın muamelesi görüyorum


"Galatasaray Spor Kulübü´ne ilk kadın başkan olabilirim" sözleriniz epey ilgi çekmişti.


"O bir hayalim" dedim aslında ve ondan sonra da çok kötü oldu. Takımım konusunda çok fanatiğim ve hiçbir maçını kaçırmam. O röportajın yayınlandığının ertesi günü maça gittiğimde "Aptal sarışına baksana" der gibi bir bölüm erkek bana gülüyor, bir bölümü de nefretle bakıyordu. Bu asla benim yapabileceğim bir iş değil. Adnan Polat´ı görüyorum, çok büyük zorluklardan geçiyor. Bir maç kaybedilince bütün ailesi küfüre maruz kalıyor. Ben olsam hüngür hüngür ağlarım herhalde, karakter olarak yapamam. Ama her zaman takımımım arkasındayım.


Güzel bir kadın olmanın avantaj ve dezavantajlarını yaşıyor musunuz?


İnsanlar beni tanımadıkları için dergilerde, gazetelerde gördükleri zaman sinir oluyorlar. Aptal sarışın muamelesi görüyorum. Karakterimi bilmediklerinden bana yaklaşmaya korkuyorlar. Oysa ki bana 5 dakika verdiklerinde bunu avantaja çevirebiliyorum. Negatifliğe hiç tahammülüm yok. Herkes herkesi sevsin istiyorum. Karmaya çok inanırım.


Bir anne olarak Kaan´la ilişkileriniz nasıl, otoriter bir anne misiniz?


Otoriter değilim ama zaten Kaan da mükemmel bir çocuk. Otoriteye gerek kalmadan söz dinliyor.  Onu doğurduğumda teenager kafasındaydım ve şu an onunla birlikte büyüyoruz. Birlikte olgunlaşıyoruz sanırım. Kaan 4 yaşında bir çocuk ama birbirimize destek olabiliyoruz.


Yeniden evlilik konusunda ne düşünüyorsunuz?


Buna Kaan karar verecek. Yani karşımdaki çok düzgün bir insan olsa bile, o istemiyorsa böyle bir şey mümkün değil.


Yurt dışında para konuşulmaz


Sesinizin güzel olduğu biliniyor. Profesyonel anlamda değerlendirmeyi düşünmediniz mi?


Caz söylüyorum ama bu bir hobi. Profesyonel olarak çok geç oldu. Eskiden otelde Q Jazz Bar  vardı, orada çok söyledim. Bazı akraba ve arkadaşlarımın özel günlerinde isterlerse hâlâ söylüyorum.


Albüm teklifi gelse...


Çok hoş bakabilirim. Çok sevdiğim bir şey müzik. Müzikle yaşıyorum.


Günlerinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?


Haftada üç kere kick boks,fitness, kışın ise kayak yapıyorum. Hatta İsviçre´de üç yıl kayak hocalığı yaptım.  Fitness yapıyorum. Kız arkadaşlarımla akşamları yemek yiyorum. Sabahları Kaan´la birlikte kalkıyoruz. O okula gittikten sonra kendi işlerimle ilgileniyorum. Ardından Kaan´ı okuldan alıyor, yemeğini yediriyorum, ailemi görmeye çalışıyorum.


Yurt dışında yaşamış biri olarak dünya jet seti ile Türk sosyetesi arasındaki farklar nelerdir?


Aslında daha sadeler. Şimdi burada yanlış bir şey söylemek istemiyorum ama dünya jet-setinde anlayış olarak sadelik hâkim. Yurt dışında para konuşulmaz. Örneğin ayakkabı, çanta, otomobil konuşulmaz. Fark o. Burada konu haline geliyor ve beni çoğu zaman rahatsız ediyor. Çünkü geldiğim yer kültürel bir ortam. Tiyatro, kitap, opera, sergi, sinema konuşulur bizim evlerimizde. Evet, Türkiye´de de böyle bir kısım var. Ama onların çoğu ortada görünen insanlar değil. Daha çok kendi işlerindeler.


En büyük hayalinizi sorarsak?


Bu dünyaya faydalı bir şey yapabilmek. İnsanlara yardım edebilmek. Bu şansımı çok insanla paylaşabilmek. Bir insan ancak etrafındakiler mutlu olduğu zaman mutlu olur. Yoksa bir insanın tek başına "Çok mutluyum." demesi bir işine yaramaz. Bunun için her yıl bir şeyler yapmaya çalışıyorum ama şu an için küçük çapta. İnşallah gelecek yıllarda bir vakıf kurabilir ve insanlara değişik bir şekilde yardımcı olabilirim. En büyük hayalim bu.


Yasemin Topoğlu/Q'en