Gündem
10 Mayıs 2014 16:44 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 16:09

Erdoğan'dan çok sert sözler; Yassıada gibi yargılanıyor olacaktık!

Başbakan, partisinin 22. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nda açıklamalar yaptı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti'nin 22. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Danıştay'ın 146. Yıldönümü Töreninde yaşanan gerginliğe, Freedom House'un basın özgürlüğü raporuna ve cumhurbaşkanlığı seçimine kadar birçok konuya değindi.

Konuşmasında Freedom House'un basın özgürlüğü raporunu eleştiren Erdoğan, "Türkiye'de basın özgürlüğü ile ilgili bir rapor yayınladılar. Böyle algı operasyonlarına pabuç bırakmayız. Türkiye dünyada en fazla gazete ve televizyonların yayın yaptığı ülkedir. Siz kendi ülkenize bakın. Her gün manşetlerinden ekranlarından başbakanı eleştiren ve hatta hakaret eden kuruluşlardır. Bu dernekler öyle ülkeleri daha özgür gösteriyorlar ki hadi buyursunlar o ülkelerin diktatörlerine hakaret etsinler de görelim. Almanya'da Hamburg olaylarını yayınlıyor diye TRT kablolu yayından çıkarıldı. İngiltere'de 50 gazeteci gözaltına alındı, sahibi o gazeteyi kapattı. Bir tek eleştiri duydunuz mu? İngiltere muhalefet partisi liderinin "İngiltere'de basın özgür değil" dediğine şahit oldunuz mu? ABD'de Avrupa'da Rusya'da Hindistan'da Twitter, youtube, facebook hukuka uyuyor. Daha önceki gün İngiltere'de Twitter hesabının sahibi tehdit ettiği için hapsedildi. O ülkelerdeki yüksek mahkemelerin kendi vatandaşların hukukunu bir tarafa bırakıp bu şirketleri koruduğunu duydunuz mu? Kimse kusura bakmasın, burası bir muz cumhuriyeti değildir" dedi.

Başbakan Erdoğan'ın konuşmasında öne çıkan bazı başlıklar şöyle:

"Eğer, bu operasyonlar başarıya ulaşsaydı, inanın şu anda, bizzat şahsım, bakan arkadaşlarım, çalışma arkadaşlarım, partimizin yöneticileri, mensupları hatta gazeteciler, işadamları, Yassıada benzeri mahkemelerde yargılanıyor olacaktık"

"Darbeleri sadece askerler yapmaz. İnanın, yaşadığımız her darbe ve darbe girişiminde, silahlı güçlerin rolü, asgari düzeyde kalmıştır. Demokrasimize yönelik müdahaleleri, silahlı güçlerden daha ziyade, bazı yargı mensupları yapmışlardır."

"Anayasa profesörüymüş ne olursan ol. Eğer sen bunu sindirememişsen, eğer sen doğru, dürüst konuşmuyorsan, eğer bütün ifadelerini dürüstlük üzerine değil de maalesef dürüst olmayan ifadeler üzerine inşa ediyorsan senden bir şey olmaz, istediğin kadar profesör ol. Bunlarda saygı denilen bir şey yok"

Çıkar cübbeni siyaset meydanında kendini ispat et

"Danıştayın Başkanı 25 dakika konuşuyor, ev sahibi. Bu beyefendi, orada bir saat konuşma yapıyor ve Danıştayın kuruluş yıl dönümünde konuyla ilgili değil tamamıyla baştan aşağıya bir siyasi konuşma yapmak suretiyle orada kendine göre bir tatmin. Çıkar cübbeni sen de birilerinin yaptığı gibi söylüyoruz, siyaseti çok seviyorsan çık bu siyaset meydanına orada kendini ispat et."

"Anayasa profesörleri, hukuk hocaları, hatta hakimler, savcılar, yüksek mahkeme üyeleri, hem 27 Mayıs darbesinin oluşumunu hazırlamış hem de milletin seçtiği hükümeti tiyatrovari bir mahkemede yargılayıp Başbakan'ı idam etmişlerdi. Şimdi bugün de bir tiyatroyu biz Danıştayda seyrettik."

"Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı orada, yargı orada, herkes orada, bir kısım da şakşakçılar var malum. Onlar da alkışlıyor, bir kısmı tabii, hepsi değil. Onlar da alkışlıyor onlarla da tatmin oluyor. Artık tahammül, tahammül. 25 dakika başkan konuşacak. Sen orada 1 saat konuşacaksın. Bu millet seni dinlemeye mecbur mu? Böyle şey olabilir mi?"

Sen nasıl yargı mensubusun?

"Depremden bugüne kadar 5 katrilyon Van'a destek verdik. Bundan zerre kadar bahsetmiyorsun ve orada kalkıp hükümetimizi utanmadan, sıkılmadan yargılamaya yöneliyorsun. Sen nasıl yargı mensubusun? Çünkü müracaat ettiği kapı belli. Kendi zihniyetinde, kendi kafa yapısında kişiler."

"Van ile ilgili tamamen yalan bir ifade kullanıyor. 'Biz Van'da kiracılara ev vermedik.' Bir defa konuyu bir öğren. Biz Van'da yaklaşık 18 bin konut yaptık. Bunların içerisinde öncelikli olan nedir? Ev sahiplerine konutlarını vermektir. Biz ev sahiplerinin konutlarını verdik. Artan konutlarımızı da kiracı olanlara kura ile sattık. Bunun dışında orada kiracılardan konut sahibi olmak isteyenler TOKİ orada konut yapmaya devam edecek. TOKİ konutlarından gider alırlar. Bunlar orada konut sahibi değildi ki. Sen nasıl hukukçusun?''

"Bu ülkede öyle medya kuruluşları var ki öyle yazarlar var ki öyle sermaye sahipleri öyle siyasetçiler var ki onlar için en iyi genç, ölü gençtir. Onlar gençlerin dirisini değil ölüsünü severler. Çünkü ölüm üzerinden istismar üretmeyi çok iyi bilirler."

"27 Mayıs'ta nasıl bir senaryo varsa 17 Aralık sürecinde de aynı senaryo vardı. O gün hukuk, bazı hukuk adamları tarafından nasıl çiğnendiyse 17 Aralık sürecinde de aynen öyle çiğnendi. O gün nasıl manşetler atıldıysa bu yaşadığımız süreçte de aynı manşetler atıldı, o gün gençlik nasıl sokağa döküldüyse bugün de gençlik aynı şekilde sokağa döküldü."

Bu ülkenin tarihinde tek bir diktatör vardır

"Bu ülkenin tarihinde tek bir diktatör vardır, o da CHP'nin milli şefidir. Ama aynı CHP, merhum Menderes'e de merhum Özal'a da bize de diktatör diyecek kadar yüzsüz olmuştur."

"İşte Mısır'ın durumu ortada, Ukrayna'nın durumu ortada, özgürlük diyerek sokaklara dökülen, sosyal medyanın kuralsız ve sınırsız tahriklerine maruz kalan gençler, hem Mısır'da hem Ukrayna'da yüzlerce kişinin ölmesine, bu ülkelerin karartılmasına sebep oldular."

"Benim ümidim ve arzum şudur; İnşallah ilk darbenin yüzüncü yılında yapılmak istenen 17 Aralık darbesi tarihimizdeki son darbe girişimidir. 30 Mart seçimleri inşallah yüz yıllık darbeler tarihini artık kapatmıştır. 30 Mart, CHP'nin semboli haline geldiği, yani ihtilal ruhunun adeta cenaze namazının kılındığı tarihtir."

Cumhurbaşkanlığı seçimi

"10 Ağustos 2014'te, yani tam 3 ay sonra cumhurbaşkanı milli irade tarafından belirlenecek, böylece Türkiye'de yeni bir süreç başlamış olacak. Cumhurbaşkanı'nın halk tarafından seçilecek olması hiç kimsede kaygıya, endişeye sebep olmasın."