Gündem
01 Ağu 2013 01:14 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:19

ERDOĞAN: MEDYANIN ÜLKENİN GİDİŞATINA YÖN VERDİĞİ REJİME DEMOKRASİ DENEBİLİR Mİ?

Erdoğan, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) 69. Genel Kurulu öncesinde delegelere hitap etti.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin (TOBB) yarın yapılacak 69. Genel Kurulu öncesinde delegelere hitap eden Başbakan Erdoğan, medya, üniversiteler, sivil toplum örgütleri ve meydanların demokrasinin olmazsa olmaz unsurları konumunda bulunduğunu belirtti.

Ancak tek başına medyanın ülke üzerinde tahakküm kurduğu, tek başına sermayenin ülkenin gidişatına yön verdiği bir rejime demokrasi denilemeyeceğini, sadece meydanların, sokakların ve sivil toplum kuruluşlarının seslerinin Türkiye’ye istikamet çizemeyeceğini ifade eden Erdoğan, "Sesini sadece sandık yoluyla duyuran sessiz kitleyi o zaman nereye koyacağız. Elinde medya olanın, sermaye olanın, sesi çok çıkanın ülkenin kaderini tayin ettiği bir ortamda, milletin hakkını, hukukunu nereye koyacaksınız, o zaman bu sisteme nasıl demokrasi diyeceksiniz?" diye konuştu.

Türkiye’de demokrasiye artık sadece sandıkta müdahale edilebileceğini, bunun dışındaki her müdahalenin gayrimeşru olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Kimin ne rahatsızlığı varsa neyi beğenmiyorsa neyi onaylamıyorsa bunu hukuk dairesinde, demokratik haklar dairesinde, en önemlisi de sandıkla dile getirmek zorunluluğu vardır. Dağda ya da şehirde, meydanları işgal ederek ya da sokakları terörize ederek demokratik hak, talep dile getirilmez. Bu demokrasiye sadece zarar verir, demokrasiye açık tehdit oluşturur. Bu milletimize de ülkemize de kaybettirir. Demokrasinin tehdit altında olduğu bir ülkede hiç kuşkunuz olmasın ekonomi de tehdit altında olur. Camı çerçevesi indirilen esnafın tüccarın günahı neydi? Bu ne biçim bir anlayıştır, nasıl bir yaklaşımdır. Bunun izahı mümkün mü? Bu tavırlar içinde olanları alkışlamak mümkün mü? Biz bu istikrar ve güven ortamını çok zor elde ettik arkadaşlar. Düşünebiliyor muzunuz, 30 milyar avro ile memleket bir imkan elde ediyor ve yılda 100 milyon kapasiteli bir havalimanının ihalesi yapılıyor, böyle bir ayın içindeyiz. Türkiye ikinci nükleer enerji paketi için bir adım atıyor, böyle bir ayın içindeyiz. Boğaza üçüncü köprünün temeli atılıyor, böyle bir ayın içindeyiz. Böyle bir ayın içinde bakıyorsunuz ki akla hayale gelmez gelişmeler..."

Bu noktada dayanışmanın çok açık ve net ortaya konulması zorunluluğu bulunduğunu bildiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Çünkü Türkiye, bu millet asla bunları hak etmiyor. Bir yerlerde ekonomik sıkıntılar var. Bakıyorsunuz IMF 200 milyar avro söz veriyor. Niçin, o bataklıktan onları kurtarmak için. Elhamdülillah biz sıfırlıyoruz. Bizim böyle bir derdimiz yok. Orada yapılana bak, burada yapılana bak. Bunlar üzerinde iyi düşünmeye mecburuz. Türkiye sınıf atlamış, çıtayı yükseltiyor yapılana bak. 10 yıl önce bu ülkede köşelerinde istedikleri gibi yazamayanlar, çizemeyenler, bir yerlerde el pençe divan duranlar, telefonlar karşısında farklı bir şekilde konuşanlar şimdi bakıyorsunuz farklı tavırlar içine giriyorlar. İşte biz demokrasiyi koruyamazsak onu daha da yüceltemezsek bu ülke geriye gitmeye mahkumdur. Demokrasinin güç kaybettiği bir ortamda, unutmayın, seçkinler kazanır, imtiyazlılar, belli çevreler kazanır ama çoğunluk kaybeder. İşte bundan dolayı demokrasiyi, hukuku, en önemlisi de istikrar ve güven ortamını en güçlü şekilde muhafaza etmek zorundayız. Bu ülkenin her bir ferdi, özellikle sivil toplum örgütleri, TOBB gibi büyük kurumları, demokrasi konusunda hassasiyetlerini bugüne kadar korudukları gibi korumalı ve daha ileri noktalara taşımalıdır.

İşte bunu, çözüm süreci içerisinde TOBB’un da katılmış olduğu akil insanlar platformunda en güzel şekilde yaşadık. Sayın Başkanım da bu çalışmalar içerisinde, başında bulunduğu bölge, bütün verdikleri raporlarla ortada. Türkiye, neyi bekliyor? Hep bu nabzı gördük."

-"Ayrımcılığa çok ağır bedeller ödendi"-

Akil İnsanlar Heyeti’nin raporlarını kendilerine sunduğunu anımsatan Erdoğan, şimdi raporlar üzerinde çalıştıklarını belirtti. "Biz, bir olmaya, beraber olmaya, hepsinden öte kardeş olmaya mecburuz" diyen Başbakan Erdoğan, TOBB’un bir aile olduğunu, Türkiye’nin her köşesinden 1 buçuk milyona yakın üyesi bulunduğunu, bu kardeşliği kimsenin bozmasına izin vermeyeceklerini ifade etti.

Yaratılanı Yaradan’dan ötürü sevdiklerini dile getiren Erdoğan, delegelere şöyle hitap etti:

"Hiçbir ayrıma tabi tutmadan birbirimizi böyle sevmeye mecburuz. Para, pul, makam, mevki... Bunlardan dolayı birbirimizi sevmek... Bunlar aldatmadır. Sadece insan olduğu için seveceğiz. İnsan olduğu için kardeş olarak bağrımıza basacağız ve asla kurumsal ölçekte, mikro ölçekte demokrasiyi en ideal şekilde işleten TOBB’un bundan sonraki süreçte yükleneceği görevin ne kadar ağır olduğunu da hatırlatma bakımından bunu söylüyorum. Çünkü önümüzdeki süreç çok daha önemli.

İçeriden, dışarıdan üzerimizde oynanan oyunları herhalde hissediyorsunuz ki bunu en iyi hissetmesi gereken kurum bana göre TOBB’dur. Niye? Çünkü ülkenin dört bir yanında yayılmış ağı var. İnsanla ru be ru ilişkisi olan bir ağı var. Yanınızda çalıştırdıklarınızla beraber baktığınız zaman, adeta bu milletin her şeyisiniz. Öyleyse bunu, çok iyi değerlendireceğiz.

Bu buluşma vesilesiyle bir hususun altını da özellikle çizmek arzusundayım: Türkiye her alanda olduğu gibi sermaye noktasında da ayrımcılığın çok ağır bedellerini ödemiş bir ülkedir. Burada bulunan birçok arkadaşımın 12 Eylül döneminde olsun, 28 Şubat döneminde olsun ne tür sıkıntılar, ne tür sorunlar yaşadıklarını çok iyi biliyorum. Cadı avlarının yapıldığı, kredilerde ayrımcılığın uygulandığı, teşviklerde bazılarının kayrıldığını, baskıların, zulümlerin açıkça işletmelerimizi, işverenlerimizi yıldırdığı dönemlerden geçtik. Türkiye’de ne bugün ne de bundan sonra bu tür hukuksuzlukların yaşanmasına asla rıza göstermeyiz." Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sermayenin renklere, kategorilere ayrılmasına asla göz yummayacaklarını belirterek, "Biz 76 milyonun, her bir ferdine olduğu gibi iş dünyamızın her bir kurumuna da eşit mesafede olduk. Böyle olmaya da devam edeceğiz. Türkiye ekonomisi için taş üstüne taş koyanın bizim gönlümüzde müstesna yeri vardır ama birileri de yolsuzluk yapıyorsa kusura bakmasınlar orada da herhangi bir ayrıma gitmeden gereğini yaparız. Kimse de onu farklı yere çekmesin. Varsa bir yanlış gereği yapılır" dedi.

Toplantıya, Başbakan Yardımcıları Bülent Arınç, Beşir Atalay ve Ali Babacan, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, İçişleri Bakanı Muammer Güler de katıldı.