En zor yazı: O yayını izlerken kahroldum!

Medyaradar köşe yazarı Cezmi Sayılgan, Hatay’da, depremde babasını kaybeden Haber Global Muhabiri Hasan Uylaş’ın yayınını izlerken yaşadığı duyguları kaleme aldı. Öte yandan sektörün 23 kaybının olduğunu hatırlatan Cezmi Sayılgan; gazete, TV ve ajansların performansına ilişkin ise “Eleştirecek, tepki gösterilecek, avaz avaz bağıracak çok şey var…” değerlendirmesinde bulundu.

Benim gibi hayatı olayların içinde, en ön safta, bir gözü vizörde geçenler bilir, içimizden hep “Bu nasıl bir acı, bu nasıl bir zorluk, bundan daha beteri olmaz artık” deriz.

Ama tüm ülkenin yüreğini yakan Maraş Depremi bize bir kez daha gösterdi ki; asla büyük konuşmamak lazımmış.

Kardeşim, dostum, arkadaşım, sırdaşım Haber Global Muhabiri Hasan Uylaş’ın yayınını izlerken kah gözümden yaşlar aktı, kah şaşırdım, kah üzüldüm…

Ama o yayın özelinde duyguma bir isim vermek gerekse kesinlikle ‘Kahroldum’ derim.

Hasan, Hataylı yağız bir Anadolu çocuğu…

Uzun yıllar çeşitli kurumlarda görev yaptı.

Kurulduğundan bu yana da Haber Global Ankara Bürosu’nda çalışıyor.

Kendisi Ankara’da ama tüm akrabaları, sevdikleri Hatay’da.

İşte bu yüzdendir ki; bölgede büyük bir deprem olduğu anlaşılınca yola ilk düşenlerden biri oldu Hasan.

Oraya bir ‘haberci’ olarak ama en çok da bir ‘insan’ olarak koştu.

Yakınlarını kaybetti Hasan, enkaz altından canından çok sevdiği aslan gibi yeğenlerinin cansız bedenlerini çıkardı.

Ama babasına hemen ulaşmak mümkün olmadı…

Tam 10 gün göz pınarları kuruyuncaya dek ağlayarak beklediği

Babasının cansız bedeni; doğduğu, büyüdüğü, güzel günler geçirdiği binanın enkazından 10 gün sonra çıkarıldı.

Ve Hasan, yeğenlerinin ardından babasının cenazesini de defnetti.

Ardından mikrofonu eline aldı ve doğup büyüdüğü, 6 Şubat’a kadar sevgiyle, huzurla hatırladığı kendi oturduğu sokaktan canlı yayın yaptı.

Ah benim güzel dostlarım.

Keşke hep iyi şeylerden, güzelliklerden bahsedebilsek.

Ama ne mümkün.

Bu deprem sadece o bölgedeki evleri, işyerlerini değil, bizim tüm psikolojimizi de yıktı geçti.

Sadece kendi sektörümüzde o bölgede görev yapan 23 arkadaşımız hayatını kaybetti.

Bölgede yıkım o kadar büyük, acılar o kadar güçlü ki, biz sektör olarak kendi arkadaşlarımızın acısına ancak yeni dönüp bakabildik.

Gördüklerimiz yüzünden de perişan olduk.

Allah hepsinin mekanını cennet, makamlarını âli eylesin…

Bugün aslında klavyenin başına gazete, TV ve ajansların deprem performanslarına ilişkin genel bir yazı yazmak için oturmuştum.

Yazdım sildim, yazdım sildim…

Eleştirecek, tepki gösterilecek, avaz avaz bağıracak çok şey var ama düşündüm, taşındım kendi kendime, “Hele dur Cezmi, o gün bugün değil” dedim.

Çünkü kardeşlerimizin acısı yüreğimizde hala çok taze…

Canımız sıkkın, gözlerimiz yaşlı!

Bu acı, bu ıstırap içerisinde bilmeden, istemeden birilerine fazla yüklenmemiz, fazlasıyla kırıcı olmamız söz konusu olabilir.

O nedenle eleştirel yazı hakkım saklı kalmak kaydıyla, bugün sadece bunları yazmak istedim.

TÜRKİYE HABER KAMERAMANLARI DERNEĞİ’NE TEŞEKKÜR

Bu arada bir teşekkür etmeden de geçemeyeceğim.

Biliyorsunuz televizyon ve ajanslarda aktif olarak çalışan kameraman arkadaşlarımızın bir derneği var; Türkiye Haber Kameramanları Derneği.

Bizim derneğimiz.

Ve bu derneğin bir Başkanı var; Aytekin Polatel.

İşte bizim bu derneğimizin oluşturduğu WhatsApp grubunda, 6 Şubat Pazartesi sabaha karşı acı haber duyulur duyulmaz bir hareketlilik başladı.

Dernek yönetimi ve kameraman arkadaşlarımız hemen organize oldular, olaydan birbirlerini haberdar ettiler.

Hepsi tecrübeli isimler olduğundan, acilen bölgeye çıkmaları gerektiğini biliyorlardı.

Daha ofislerinden aranmadan yolculuk için hazırlanmaya başladılar.

Dernek Başkanı Aytekin Polatel, facia bölgesinde nelere ihtiyaç duyabileceklerini, yanlarına ne almaları gerektiğini arkadaşlarına iletti.

Ardından beklendiği gibi tüm televizyon ve ajans çalışanlarının bölgeye olan yolculuğu başladı.

Tüm Türkiye'den bölgede görev yapmak için yola çıkan arkadaşlarımız ilk andan itibaren önce yol bilgilerini diğerleriyle paylaştı.

Hangi yollar açık, hangi yollarda çökme var, hangi güzergahta yoğun tipi var, grup yazışmalarından takip edildi.

Ona göre yol planlamaları yapıldı.

Arkadaşlarımız bölgeye gittiklerinde gördükleri her sıkıntıyı da gruptan paylaştılar.

Her an birbirleriyle irtibatlı oldular.

Aksaklıkları aktardılar.

Bu aksaklıklar dernek yönetimi tarafından anında yetkililerle paylaşıldı.

Böylece birçok sorun daha hızlı çözüldü.

Biz, kendi meslek grubumuz olarak böylesi organize çalışmaya pek alışkın değiliz.

Bu nedenle buradaki yardımlaşmayı, birbirine destek olmayı bir kez de bu yazı aracılığıyla kamuoyuna duyurmak istedim.

BİR TEŞEKKÜR DE HANDE FIRAT'A

Bir teşekkür de gazeteci Hande Fırat’a… Habercilerin ve kameraman arkadaşlarımızın desteğini kaleme aldığı için…

Sonuç olarak hepimiz bu toplumun bir özetiyiz.

Tıpkı Türk Toplumu gibi biz de büyük afetlerde, savaşta, yıkımda anında birbirimize sımsıkı sarılıyoruz.

Umarım artık birbirimize böyle sarılmak, kenetlenmek için başka bir afeti, yıkımı beklemeyiz.

Her zaman, her ortamda birbirimize destek oluruz.

Unutmayalım arkadaşlar; ölüm diye bir şer var.

Gece sohbet edip vedalaşarak ayrıldığın arkadaşının yarın cenaze namazını kılabiliyorsun.

O nedenle ne olur birbirimize tıpkı bu deprem sırasında olduğu gibi sımsıkı sarılalım.

Ufak tefek çekişmelerin aramıza aşılmaz duvarlar örmesine izin vermeyelim.

Bu vesile ile THKD Başkanı Aytekin Polatel kardeşime de tüm kameraman kardeşlerim adına şükranlarımı, teşekkürlerimi sunuyorum.

Allah senden razı olsun, ayağına taş değmesin kardeşim.

Bilirsin zaman zaman sana espri yollu takılırken, “İlk seçimde başkanlığa aday olup seni o koltuktan indireceğim” derim.

Ama söz bugünden sonra sana karşı asla bu cümleyi kurmayacağım.

Çünkü yüzyılda bir olacak büyüklükteki bir afetin ardından öylesine muazzam bir çalışmaya imza attın ki; ömür boyu hiçbir şey yapmadan o koltukta otursan da, bu mesleğin eski/yeni emektarları olarak sana hakkımızı ödeyemeyiz 😊

Sağ ol, var ol benim canım kardeşim…

Cezmi Abiniz..