Medya
26 Mayıs 2021 10:37 Son Güncelleme: 26 Mayıs 2021 10:44

Emin Çölaşan'dan Habertürk'ün Soylu yayınıyla ilgili çarpıcı analiz!

Sözcü yazarı Emin Çölaşan, bugünkü yazısında Süleyman Soylu'nun ve gazetecilerin katıldığı Habertürk yayınını analiz etti.

Çölaşan, "Bu yayın medya dünyamızda bir örnek oluşturmalıdır. Kötü bir örnek!" ifadelerini kullandı. Çölaşan, gazetecilerin program boyunca toplam ne kadar konuştuğuna dair ortaya çıkarılan rakamlara paylaşarak, "Bu rakamlar her şeyi gösteriyor" yorumunu yaptı.

Çölaşan, yazısında şunları kaydetti:

Sevgili okurlarım, bu ülkede yayın yapan yüzlerce, irili ufaklı belki binlerce televizyon kanalı var…

Yayınların bir bölümü siyasetle ilgilidir ama çoğunluk artık dizilerde, magazin ve spor programlarında.

Belgesel falan pek aramayın.

Özellikle siyasetle ilgili iddialı, ses getirecek programlar çok ender…

Bu fırsatlardan birini önceki gece, gücünü özgürlüğünden aldığını sık sık vurgulayan Habertürk televizyonu yakalamıştı.

Sedat Peker'in anlattığı olaylarda adı en başta yer alan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ekrana çıkacaktı.

Ama daha önemli bir husus vardı.

Bakan Bey'in karşısında iki muhalif gazeteci arkadaşımız da yer alacaktı.

Merdan Yanardağ ve İsmail Saymaz.

Demek ki Bakan Bey bu iki değerli arkadaşımızın karşısına oturup sorularına yanıt verecekti!

Çok ilginç bir programa tanık olacaktık.

Yayını heyecanla izlemeye hazırlandık.

Hele bu iki gazeteci arkadaşımız Bakan Bey'i sorularıyla mutlaka sıkıştıracak, bazı gizemli olaylar bu sayede gözler önüne serilecekti.

★★★

Soru sorması gereken iki gazeteci daha vardı.

Onlar Habertürk çalışanı idi.

Televizyon kanalının sahibi Turgay Ciner çok büyük bir iş adamı…

Habertürk çalışanı olan o iki gazeteci ile birlikte sunucu hanımın kritik konulara girmesini, önemli sorular sormasını beklemek zaten söz konusu olamazdı.

Dolayısıyla gerçekleri ortaya çıkarma görevi Merdan'la birlikte bizim İsmail'e kalacaktı.

★★★

Program başladı…

Ve Süleyman Soylu aldı sazı eline…

Konuştukça konuşuyor ama kimseden soru moru gelmiyordu.

Televizyon için çok uzun bir süredir, tek başına yarım saatten fazla konuştu.

Bir süre sonra reklam arası verildiğinde ortada yeni hiçbir şey yoktu!

Aradan sonra bir şeyler olacağını umuyor ve bekliyorduk…

★★★

Bakan Bey'e bazı sorular soruldu…

Ama Bakan Bey kurnazlık yapıyordu.

Soruları dinliyor, geçiştiriyor ve yanıtları istediği gibi, işine geldiği gibi veriyordu. Daha doğrusu vermiyor, ya da veremiyordu.

Böylece, iş tavsamaya başladı…

Tek kişilik bir gösteri izliyorduk.

Tahminim odur ki, programı izlemek için ekran başına oturan milyonlarca insanımızın pek çoğu da kızmaya başlamıştı…

Çünkü beklentileri boş çıkmıştı.

★★★

Oda tv dün gazetecilerin program boyunca toplam ne kadar konuşabildiğini açıkladı.

-Merdan Yanardağ 2 dakika 38 saniye.

-İsmail Saymaz 3 dakika 17 saniye.

Habertürk görevlisi gazeteci Veyis Ateş 1 dakika 14 saniye.

Öteki Habertürk görevlisi gazeteci Mehmet Akif Ersoy 54 saniye.

★★★

Bu rakamlar aslında her şeyi gösteriyor.

Süleyman Soylu topa girmiş, tek kale oynamış, istediği gibi konuşmuş ama gazeteci arkadaşlarımız bir miktar suskun kalmış!

Oysa milyonların ilgiyle beklediği ve izlediği o programın en büyük nedeni, özellikle Merdan Yanardağ ve İsmail Saymaz'ın isimleri idi.

O kadar ki, ben bile ilk duyduğumda şöyle demiştim:

“Aferin Süleyman Soylu'ya, demek ki bu arkadaşlarımızın karşısına oturmayı kabul etmiş!”

★★★

Peki Süleyman Soylu yeterli ve tutarlı bir şeyler söyleyebildi mi?

Hayır!..

Somut hemen hemen hiçbir şey yoktu.

Sunucu hanım konuklarını ısrarla sıkıştırıyor ve uyarıyordu!

“Süremiz bitiyor!”

Amacı yeni sorular sorulmasına engel olmaktı.

★★★

Bitti bitiyor derken süre gerçekten bitti…

Ama bizi bir sürpriz daha bekliyordu:

Hemen ardından programın bu kez bant kaydı yayına girmesin mi!..

Demek ki yeterli süre hem de fazlasıyla varmış.

★★★

Önceki gece, Türk medyası adına bir yol kazası oldu.

Süreçten kazançlı çıkan bence bir tek kurumdur:

Yayın boyunca bol kepçe reklam alan Habertürk televizyonu!

Bahanesi ne olursa olsun, gerek Süleyman Soylu ve gerekse gazeteci arkadaşlarımız için aynı şeyi söylemek ne yazık ki mümkün değil.

Bu yayın medya dünyamızda bir örnek oluşturmalıdır.

Kötü bir örnek!