Emekçinin fendi Demirören’i yendi… Zam farklarıyla ilgili önemli gelişme…

Medyaradar'ın gizemli yazarı Keskin Kalem yine medya dünyasında ses getirecek bir yazıya imza attı.

Bilen bilir.
Karadeniz inadı diye bir şey var.
Bir Karadenizlinin aklına düştünüz mü yandınız.
Asla peşini bırakmaz.
Karadeniz’in hırçın dedesi olarak, ben de öyleyim.
Bir işin peşine düştüm mü…
Neyse devamını siz biliyorsunuz.

Malumunuz yoldaşlar, aylardır ara ara yazıyorum.
Demirören, bu yıl çalışanların yasal zammını yaptı.
İyi de etti…
Amma gelin görün ki o zammı taaaaa Mayıs ayında yatırdılar.
Diğer ayların zam farkını da bir iki ay içerisinde hesabınızda göreceksiniz dediler ama nerdeeeee.
Eylül sonu geldi, zam farkı ortada yok.

Son yazımda da peşini bırakmadım yazdım.
Keskin kulaklarıma gelen bilgilere göre, bir grup Demiören emekçisi de işin peşini bırakmamış.

Hem SGK’ya hem de mahkemeye başvurmuş.
Dosyayla ilgili başka detay gelirse paylaşırım ama olan şu:
Muhtemeldir ki SGK müfettişleri duruma el koyup, farkların neden ödenmediğinin Demirören’e sorunca ve bu işin sonucunda da ağır cezai yük, ‘sigortadan çalma’ gibi sonuçlar ufukta görününce, yönetim endişeye kapılmış.
Çünkü Demirören o farkları zamanında yatırsaydı, SGK’ya da o farklara göre, prim ve vergi ödeyecekti.
Belli ki SGK bunun peşine düşmüş, Demirören’in de paçası tutuşmuş...

Çalışanın birkaç bin yüz bin lirasını cebimde tutayım derken, birkaç milyonluk ceza ihtimali göründü veee bilin bakalım ne oldu?
Yönetim yelkenleri suya indirdi.
Zam farkları yatırılacak…

Son zamanlarda aldığım en güzel haberlerden biri bu.
Darısı tazminatını alamayan 45 emekçinin ve yasalara uymayan diğer medya gruplarının başına.

Bağcılar Demirören Medya arazisi kimin oluyor?

Yine suların hiç durulmadığı Demirören medyayla devam edelim…
Medya dünyamızın en etkili, en güzide sitesi Medyaradar geçtiğimiz günlerde yazdı.
Demirören Medya Grubu, yaklaşık 10 yıldır Söğütözü Eskişehir yolundaki Hürriyet, Milliyet, CNN Türk, Kanal D, Demirören Haber Ajansı ve Posta Gazetesi’nin bulunduğu binadan taşınıyor.
Aydın Doğan’a ait binada satıştan sonra kiracı olarak kalan grup, kira ücretinin yanı sıra faiz fiyatının da fazla olması nedeniyle taşınma kararı aldı.

Medyaradar’ın radarlarına takılan önemli bir bilgiye göre, Bağcılar’daki meşhur kampüs de aynı akıbete uğramak üzere.

Demirören ailesi, bir zamanlar Aydın Doğan’ın medya imparatorluğunun üssü olan Bağcılar binaları ve arazisini, ünlü bir hastane grubuna kiraya veriyor.

O grubun adı bende kalsın. Ama Bağcılar civarındaki hastanelere bakarsanız az çok tahmin edersiniz.

Neyse…

Zaten başta gazeteler olmak üzere, Demirören medyanın pek çok emekçisi pandeminin başından beri evden çalışıyor.
Pek dönecek gibi de görünmüyorlar.
Demirören medyanın yeni üssünün, kısıtlı ofislerle İstiklal Caddesi’ndeki Demirören AVM’nin üst katları olabileceği de konuşuluyor.
Bakalım koca Bağcılar binası boşalınca, o kadar yönetici nereye gidecek?
Çalışanlar nereyi adres gösterecek?

Ama borçlarını yapılandırmak için bankalarla görüşen Demirörenler, belli ki,
eldeki imkanlarla resmen sinekten yağ çıkarmaya çalışıyor.

Halay kanalından ana akım kanal çıkar mı?

Geçtiğimiz yazımda muhalif medyadaki seçim hazırlığına değinmiştim.
Her yerde bir kıpırtı, transfer haberi…
Özellikle Ekrem İmamoğlu’nun çöken medya planlarını yeniden harekete geçirme amacı var.
İBB parasıyla Murat Ongun’un medya arayışı sürüyor.

Halk TV’de yaşananları, tüm liberal kitlenin Nuh’un gemisi gibi Halk TV’ye doluşmasını vs yazdım.
Ama bilerek Flash TV meselesini bunun dışında bıraktım.
Çünkü açıkçası amiyane tabirle oradan bir cacık çıkacağını düşünmüyorum.
Çünkü halaylarıyla, kült dizi yapımlarıyla bilinen, ülke medyasının belki de en çok dalga geçilen markasından, ne çıkar emin değilim.

Medyaradar’a konuşan kanal kaynaklarına göre hedef muhaliften ziyade ana akım kanal olmak.
Çünkü ülkede bir ana akım kanal eksikliği hissediliyor.
Çok doğru ammaaaa…

Malum yayın yönetmeni Hakan Aygün...
Atilla Taş programcı.
Adı geçen diğer isimler Fatih Portakal, Uğur Dündar ve Akif Beki.

Ana akım medya fikri güzel de; ana akım medya tek sesli, sadece bir görüşe ve belirli bir görüşü seslendiren isimlerle mümkün mü?

Zor...

Yani bu isimlerle ana akımlık ne kadar yakalanabilir; emin değilim.

Bu vesile ile şunu da söylemek isterim.

Geçmişinde medyada çok sesliliği savunmak yerine, tersine organizasyonlara girmiş, siyaseten güç kullanıp kanal kapma yarışı içinde olmuş, sonra bu tip arayışları yüzünden mahkeme tutanaklarına düşmüş ya da eleştiri almış isimlerden ana akım medya yaratmak zor.

Nihayetinde herkes, aslına rücu eder...

Ben burada başka bir ışık görmüyorum....

Bu isimlerle yine, herkesin kendi mahallesine sesini duyurabildiği, yankı odalarından öteye geçilemez kanımca.
Umarım beni yanıltırlar…

KESKİN KALEM

keskinkalem@medyaradar.com