Televizyon
08 Eki 2013 16:18 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:41

ELİF ŞAFAK; "BUGÜNLERDE YA YANDAŞSINIZ YA DA KARŞIT"

Ünlü yazar, İngiliz gazetedeki yazısında Demokratikleşme Paketi'yle ilgili görüşlerini bildirdi.

Ünlü yazar Elif Şafak, İngiltere’nin önde gelen gazetelerinden The Guardian’a yazdığı makalede, Demokratikleşme Paketi’yle ilgili görüşlerini dile getirdi. “Ankara demokrasi konusundaki beklentileri karşılamakta yetersiz kalıyor” başlıklı yazısında Şafak,  Demokratikleşme Paketi’yle ilgili sorunun yetersizlikten kaynaklandığının, yapılanların yetmediğinin üzerinde durdu. Türkiye’de insanların politikacılardan çok daha hızlı değiştiğini ve aradaki farkın giderek görünürlük kazandığını vurguladı.

Demokratikleşme Paketi’nin hem pozitif hem negatif yanları olduğunu, belirten Şafak, “Paket çerçevesinde, devlet Mardin’deki 1700 yıllık Mor Gabriel Manastırı’nı Hıristiyan Süryani toplumuna iade etti. Manastır zaten onlara ait olduğundan ve daha en başta devletin el koymaya hakkı olmadığından, çok gecikmiş bir karardı. Bununla birlikte, pakette Heybeliada’daki ruhban okulunun bahsi geçmiyordu. Neden Süryanilere manastırları iade edildi de, Rum Ortodokslar dışarıda bırakıldı? Kimse anlamıyor” ifadelerini kullandı.

İfade özgürlüğünün önemine de değinen Şafak, şöyle devam etti: “Türk alfabesinde olmayan üç Kürtçe harfe –w, q ve x– uygulanan anlamsız yasak kaldırıldı. Çocuğunuza bu harfleri içeren bir isim verdiğinizde artık başınız derde girmeyecek. Türkçeleştirilmiş yer isimleri eski yazılışlarına dönecek. Kürtçe, öğrencilerin seçmesi şartıyla, özel okullarda öğretilebilecek.

Ama böyle adımlar, ilerici olmalarına rağmen, çok uzun zamandır kendilerini baskı altında hisseden milyonlarca Kürt’ü tatmin etmekten çok uzak. Nefret söylemine ilişkin yeni düzenlemeler yapılacak. Ancak, bu da koşullara bağlı. Etnik bir azınlığa karşı düşmanlık bir suç ama ya cinsel bir azınlığa karşı düşmanlık?”

Türkiye’de farklı kesimler arasında yapıcı bir görüş alışverişi sağlanamadığından bahseden Şafak, yazısını şöyle noktaladı: “2013 yazından sonra, Türkiye hiç olmadığı kadar kutuplaşmış durumda. Bu günlerde ya yandaşsınız ya da karşıt. Ülkedeki hem olumlu hem olumsuz gelişmeleri aynı anda konuşabilmemiz gerektiğine inanan insanlar susuyor, kenara itiliyor. Bu, bizim en büyük kaybımız. Karşıt taraflar arasında bağlantı kurabilecek, ortak bir dil paydası yakalayabilecek entelektüel köprülerimiz yok artık. Onun yerine öfkeli ve dargın iki kamp var. Hem hükümet hem muhalefet ‘Bizden misin, yoksa onlardan mı?’ diye soruyor. Bu yapay ikiliği reddedenler Türkiye’nin yeni azınlığıdır.”