İnfial
02 Eyl 2016 08:59 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 21:30

Efkan Ala’nın “İstifa”sının gerçek sebebi ne?..

Medyaradar siyaset analisti Atilla Akar, İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın “İstifa”sının arkasındaki nedenleri analiz etti…

Sezdiğim kadarıyla devletin içi şu sıralar hayli karışık. Herkes birbirinden şüpheleniyor. Öyle ki böyle giderse devlette bir tane bile “FETÖ’cü” kalmasa dahi hayaleti dolaşmaya devam edecek gibi görünüyor. (Bunu fırsat bilen birileri, de türlü amaçlarla aynı korkuyu kaşımaya devam ediyor!) Üstelik bu durum kısa vadede durulacak gibi de durmuyor. Hatta devlet içi kimi kavgaların kızışmasıyla daha ilginç ve sert biçimler alabilir. Artık kim kimi istemiyor, kim kimden hoşlanmıyorsa ayağını kaydırmak için “FETÖ’cücü” etiketi vurmanız yeterli. Bir “FETÖ Paranoyası”dır ki gidiyor!

Lakin işler göründüğünden daha da “büyük çaplı” olabilir. (15 Temmuz’un “hesaplaşması” bitmedi hatta yeni başlıyor!) Çünkü aynı zamanda devlette büyük “toprak kaymaları” oluşmuş durumda. Üstelik kısa sürede “İstinat duvarları” kurulabileceğe de benzemiyor. Adına devlet denen bina yaşanan şiddetli sarsıntıda çökmese bile bazı çatlaklar oluşmuşa, bazı kolonları zedelenmişe benziyor. Öyle birkaç sıva yapma, birkaç boya badana makyajıyla da işler hallolacak gibi görünmüyor!

BÜROKRASİ HALLAÇ PAMUĞU!..

O yüzden şu sıralar devletteki bu gibi olaylara bakarken neyin, ne olduğundan tam emin olmak mümkün görünmüyor. Bize açıklanan izahlar, servis edilen haberler, ortalığı kaplayan dedikodular, vb en azından “tam anlatıldığı gibi” olmayabilir. (Ne zaman “Tam anlatıldı ki” denebilir o başka?) Kimin ne niyetle hareket ettiği belli değil. O bakımdan kimse kusura bakmasın; bu konularda hemen her söylenene inanmamak, en azından peşinen “mesafeli” bakmak lâzım. Sonradan çok şaşırmak ve mahcup olmakta var!

İşte bu çatırtıların şu sıralarda çıkarttığı en yüksek ses İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın “istifası” oldu. Ancak bu durum olağan bir istifadan çok “azledilen” olma durumuna çok benziyor. Buna henüz bir” devlet krizi” diyemesek bile en tepelerde “garip bir şeylerin döndüğüne” de yorulabilir. Zaten kimse de bu “ani istifa” ve gerekçeleri konusunda (Sunulan somut bir gerekçe de yok zaten) ikna olmamışa benziyor. Çoğu insan “bunun altında bir şey var” diye düşünüyor ama kimse ne olduğunu tam tarif edemiyor. Ortada sadece kimi varsayımlar, dedikodular, mantık yürütmeler var o kadar. Kokusu yakında çıkar mı o da meçhul!

TEPELERDE FIRTINALAR ESİYOR!..

Şimdi bu minvalde dolaşan kimi iddia ve yorumları ele alalım ve hangisinin daha geçerli olup olmayabileceğine ihtimaller üzerinden senaryosal şekilde bakalım…

1) Bu “normal” bir görev devir teslimi mi?: Resmi ağızların açıklamalarına göre bu basit bir “kabine revizyonu”dur. Adeta “tabii bir olay”dır. Ancak gerek olayın ani gelişimi gerekse de “İçişleri Bakanlığı” önemli bir mevkide yaşanması bu “ihtimali” zayıflatıyor. Ayrıca olayda doğrudan Cumhurbaşkanı devrede görünüyor. Başbakanın tasarrufundan söz dahi edilmiyor. Yoksa elbette devlette görev değişimi olur. Bu olay ona benzemiyor!
2) “Başarısız” olduğu için mi görevden alındı?: Efkan Ala’nın İçişleri Bakanlığı yaptığı dönemde birçok olayın önlenemediği doğrudur. Ancak düne kadar en itibarlı isimler arasında sayılan Ala’nın şimdi birdenbire neden ipi çekiliyor? Unutmayalım Ala, son 4 hükümet döneminde de İçişleri Bakanlığı yapmıştır. Bu derece güvenilmez veya “başarısız” ise neden daha önce bu görevlere atanmıştır? “Başarısız” olduğu şimdi mi akla gelmiştir?
3) 15 Temmuz’daki “tavrı” yüzünden mi?: Malum kulislerde dolaşan kimi rivayetlerden birisi de, Ala’ya o gece “2 saat boyunca ulaşılamadığı” idi. Acaba Ala “bekle gör” yapmakla mı suçlandı? Yeter inisiyatif geliştirememekle mi sorumlu tutuldu? Bu “güven zedeleyici” bir hareket olarak mı değerlendirildi yoksa daha başka “şüpheler”e mi yol açtı?
4) Darbe sonrası Emniyetteki “FETÖ’cüler” sorunu mu?: Darbe girişimi sonrası İçişleri Bakanlığı’ndaki birçok amirin halen “FETÖ’cü” çıkması, emniyette yeter oranda bir “temizlik” yapmadığına yahut “yapmak istemediğine” mi yoruldu?  Bir “koruyup, kollama” olduğu kanaati mi hasıl oldu? Yoksa bunlar “abartılı” değerlendirmeler mi?
5) “FETÖ”cülerle ilişkisi mi var?: Şimdilik açıkça dile getirilmese de bu yönde bir “algı oluşturma” çabası var gibi. Bilhassa olayın hemen ardından bir odak tarafından servis edildiği anlaşılan eski bir fotoğraf sanki bu “algı”yı bizzat oluşturmak için yapılmışa benziyor. Fotoğraftaki “FETÖ’cü” bazı eski arkadaşları üzerinden “Bakın işte Ala’da onlardanmış” mı denilmek isteniyor? Ellerinde daha başka ne gibi” deliller” var bilinmez ama işler bu yönde bir “imaj”a doğru sürükleniyor sanki.
6) Tutuklanan eski Sinop Valisinin ifadeleri mi etkin oldu?: Bir de eski Sinop Valisinin ifadelerinden söz edilmektedir. İçeriğinde ne var bilmiyoruz. Ala hakkında ne gibi somut  isnatlar, sözler geçiyor o da meçhul. Dahası bunlar gerçek mi yoksa araya “sıkıştırılmış” türde beyanlar mı, ikna edicilik dereceleri ne? Bunlarda şu an için somutluğa kavuşmuş değil.
7) “FETÖ” ile mücadele yöntemleri üzerine bir farklılık mı yaşandı?: Acaba son dönemde yoğunlaşan “FETÖ Operasyonları” esnasında Ala, bazı “Aşırı”ya varan tavırlara, “uç yaklaşımlar”a karşı mı çıktı? Kendisinden istenilen bazı şeyleri yapmadı mı? Eline tutuşturulan bazı listelerdeki herkesi görevden almadı mı? Bu konuda kimilerine göre fazla “yavaş” ya da aşırı “ihtiyatlı” mı davrandı? “Kurunun yanında yaş da yanar” demedi mi? Bu durum hakkında “onları koruyor” algısı mı oluşturdu?
8) Adil Öksüz spekülasyonları mı götürdü?: Daha çok Fehmi Koru’nun üzeri kapalı imalarla yüklü bahsettiği türde iddialar mı etkili oldu? Ancak bu iddialar o kadar “muğlak” ki şu an için içi doldurulmaya muhtaç görünüyor.
9) Devlet içinde “Yeni Etki Grupları”nın Ala’ya komplosu mu?: Öyle anlaşılıyor ki son dönemde devlet içinde “FETÖ”den boşalan yerleri doldurmaya hevesli yeni cemaatler türemiş vaziyette. Bu “boşalan alanlar”a birçok tarikatın “göz koyduğu” söyleniyor. Acaba Ala, bu “yeni akına” karşı koymaya mı çalıştı? İçlerinden bazılarıyla ters mi düştü? Onlarda onu “engel” mi gördüler? Bir “ayak kaydırma” mı yaşandı? Örneğin Cumhurbaşkanlığı külliyesi Camiinde yaşanan “Zikir ayini”nin sızdırılması Ala’ya mı fatura edildi? Tam bu noktada İlahiyatçı-Yazar Mustafa İslamoğlu’nun “FETÖ’nün yerini çok daha tehlikeli başka bir yapı alıyor. Engel olunmazsa bunlar FETÖ'yü mumla aratır” şeklindeki beyanı ve “Nurcu camia”nın buna tepki göstermesi manidardır. Acaba şimdi de devlet içinde bir “tarikatlar savaşı” mı başladı? Ala buna “direndiği” için mi “kurban” seçildi? Yoksa kendi de bu kapışmanın bir “tarafı” mıydı?

Bilemiyoruz… Tabii bütün bunlara yeni iddialar eklenebilir veya süreç bu iddiaları yanlış çıkarabilir. Hiç akla gelmeyen yeni iddialar da ortaya çıkabilir. (O yüzden kesinlik öne süremeyiz. Ancak kafamızdaki soru ve şüpheleri dile getirebiliriz) Biz şu anın sunduğu ve çeşitli çevrelerde zaten konuşulan iddialar ışığında bunların “olabilirlik” derecelerini değerlendirdik. (Herkes keyfine göre seçsin!) Lakin her ne olursa olsun, ortaya atılmış veya henüz atılmamış tüm iddiaları değerlendirirken balıklama atlamamakta fayda var. Çünkü devlet belli ki büyük bir çalkantı yaşıyor ve bu süreçte tam olarak neyin ne olduğu hiç belli değil. Zannederim ki bu durum bir süre daha süreceğe benziyor. Çok flu bir dönemden geçiyoruz!

DEVLETTEKİ ÇATIŞMA “ALA SORUNU”NDAN DAHA DERİNDE Mİ?..

Öyle veya böyle devletin üst katlarında şu sıralar garip kapışmalar yaşandığı anlaşılıyor. Bu durum üst düzey bürokrasi ve siyasi kadrolar içinde yeni “İstifalar”a ya da istifa görünümlü azledilişlere yol açabilir. (Bu anlamda “Dere geçilirken at değiştirilmez” sözü fiilen geçersiz kalmıştır!) Suların durulmadığını gösterir. Şüphesiz bu bizim “teorik” varsayımlarımızdan çok daha güçlü ve derin yaşanabilir.

Yakın dönem devletin kilit kurumlarında “yeni yapılanma” arayışları gündeme gelirken çok daha “sürpriz” durumlar ortaya çıkabilir. Aynı zamanda devlet içinde yeni gruplaşma ve yapılanmalar ortaya çıkabilir. Yeni pozisyon almalar, çıkar hesapları, saflaşmalar yaşanabilir. Bu gibi durumlar mekanizmanın işleyişini etkileyebilir. Eski tortular, bastırılmış hesaplaşmalar su yüzüne çıkabilir. Kısaca çetrefil bir süreç var gibi görünüyor önümüzde.

Umarım Türkiye (Devleti daha da yıpratmadan ve zedelemeden) bu sarsıntıları büyük bir depreme yol açmadan aşabilir. Çünkü bunlar şimdilik “öncü depremcikler” gibi duruyor!.. .

02.08.2016.

atillaakar@gmail.com