Gündem
19 Haz 2013 20:16 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:14

DURAN ADAM, GÖBEĞİNİ KAŞIYAN ADAMA KARŞI!

Duran Adam duruyor, Göbeğini Kaşıyan Adam televizyonda onu gördüğünde küfrü basıyor. Geleceğimizi hangisi tayin edecek? Murat Tolga Şen yazıyor.

Biri geldi, devlet baba hepimizi epey bir gazlamış, coplamışken ve Toma’larca suyu üzerimize püskürtmüşken orada öylece duruverdi. Yüzü AKM’ye dönük… Orada asılı Atatürk afişiyle konuşurcasına susan ve duran bir adam…

İyi ama neden böyle bir eylem şekli? Senin ağzını burnunu kırmaktan çekinmeyecek bir polis gücüne karşı bu ne pervasızlık böyle… Bıkmış bir Don Kişot gibi orada öyle duruvermenin kime ne faydası var?

Öyle değil tabi… Evinde değil, Taksim meydanının ortasında duran bir adamın yaratacağı farkındalık ve polisin ona nasıl davranacağını bilememe şaşkınlığına düşmesine çok ihtiyacımız vardı.

Gezi direnişinin ilk günlerinde olası bir halk isyanının en iyi halinin bir sivil itaatsizlik ya da pasif direnişi eylemi olduğunu bu konuda Bertrand Russel’ın anlayışının bize yol gösterebileceğini belirten tweetler atmıştım.

Bu anlamda “Duran Adam” eyleminin Gezi Parkı direnişinin başından bu yana yapılmış en akıllıca isyan olduğunu söyleyebilirim. Bu sokaklar, parklar, banklar, yollar bizim… İster yürürüz, ister dururuz. Orada olduğumuzu belli etmemiz yeter.

Duran bir adam kimseyi caydırmaz, korkutmaz ki diyenler keşke John Carpenter ustanın “Karanlıklar Prensi” filmini bir izlese… Orada filmin kahramanlarının kapalı bir binadayken, dışarıda öylece duran ve sürekli çoğalanların yarattığı tedirginlik duygusu filmin en korkutucu anlarını oluşturur. Duran bir adamın harekete geçtiği anda ne yapacağını asla tahmin edemezler.

Tabi bizim Duran Adam’ımız bir film karakteri değil, öyle vahşi emelleri de yok. O sadece şehrini düşünerek duran biri… 10 yıllık Ak Parti iktidarı sırasında gökdelenlerle, AVM’lerle, Lalelerle dolan giderek daha arınık ancak daha da yapay bir hale dönüşen ve artık sevdiğine sarılıp öpmenin, eşiyle dostuyla iki kadeh içmenin bile suç sayılacağı şehrini düşünen biri…

Karşı tarafta duran adamlar yok mu peki? Olmaz mı! Bugün 3-4 tanesi geldi, mesaj kaygılı tişörtler giymiş vaziyette durdular onlar da ama meydan sıcak kalpler samimi olmayınca yarım saat ancak dayandılar, bindiler taksiye gittiler.

Bir de “Göbeğini Kaşıyan Adam” var ki onun derdi bambaşka… Otobüslere doldurulup mitinglere falan gidiyor ancak hayat rutininin bozulmasına fena halde içerliyor bir yandan… Dizilerin sezon finallerini izlemek varken, yandaş medyanın şakşakçı haberleriyle kendinden geçiyor. Onun en büyük derdi bu gece yayınlanacak Muhteşem Yüzyıl’ın yeni Hürrem’i…  Yaşı geçmiş Vahide Gördüm’den Hürrem olur mu bir bakacak, Çıtır Meryem Alamanya’ya kaçınca gelen bu rol değişikliğine bozulacak ve yediği yemeğin ağırlığı çökecek üstüne uyuyacak olduğu yerde… Hep uyudu zaten.

Duran Adam ise diziyi falan merak etmiyor. O hayallerini yaşayabileceği bir ülkeyi ajan olarak suçlanma pahasına korumak derdinde… Naif biri, polisle çatışıp ara sokaklarda izini kaybettirecek gücü yok ama saatlerce duracak kadar da inatçı.

Benim bu eylem şeklinden çıkardığım bir sonuç daha var; artık askere gerek yok! Cumhuriyetimizin nöbetini siviller tutuyor.

MURAT TOLGA ŞEN / murattolga@gmail.com