Doğan, medyaya dönüş toplantılarına katılanlara ne teminatı verdi?

Medyaradar'ın gizemli yazarı Keskin Kalem yine medya dünyasında ses getirecek bir yazıya imza attı.

Fikr-i takip…
Biz gazetecilerin zamanla unuttuğu, ancak mesleğimizin mihenk taşlarından…

Şimdi siz değerli yoldaşlarıma, meslek erbablığı yapmayayım.
Uzun uzun fikr-i takibin ne olduğundan dem vurmayayım.
Amma, sıkı takipçilerim iyi biliyorlar ki, mesleğin bu değerli kuralına uyarım.
Başladığım haberleri takip eder, devamlarını getiririm.
Anlayacağınız peşini bırakmam…

Malum son zamanlarda medya dünyasında iki kulis patladı:
Biri Aydın Doğan’ın Bodrum’daki medyaya dönüş toplantılarıydı.
Diğeriyse bu gelişmenin sonucunda ortaya çıkan, Ertuğrul Özkök’ün Hürriyet’ten kovulmasıydı.
Medya mahallemiz, bu bomba gelişmeleri Medyaradar’dan okudu.

Haber heyecanıyla yanıp tutuşan bu yaşlı sırdaşınızın övünmesine gösterdiğiniz tahammül için teşekkür ediyorum ve lafı uzatmadan, bu depremlerin yarattığı artçı sarsıntıları size fısıldamaya başlıyorum.
Getirin kulağınızı…

Malumunuz, Demirören ailesinin ve aslında Ankara’daki büyüklerimizin, Aydın Doğan’ın Bodrum’da düzenlediği toplantılardan haberdar olmasıyla, bu toplantılara katılan Özkök’ün ipi çekildi.

Şimdi boşuna Diyarbakır’da çektiği halay falan demeyin.
AÇIK SÖYLÜYORUM:
İŞİ HALAY DÜZLEMİNE ÇEKMEK İSTEYENLER ÖZKÖK’E ÇALIŞIYOR.

Özkök’ten bile bir mağdur yaratma çabaları bunlar.
Ama ısrarla yazıyorum, kovulma nedeni Doğan’ın toplantılarına katılması.

Hatta bundan ötesi, Doğan’ın medya planlarının organizatörü olmasıdır.

Özkök’ün medya dünyasında ne kadar çırağı olduğunu herkes bilir.
Özkök kendi yakınındaki isimleri de bu işe eklemleyerek, ‘yıllardır bekledim tam da zamanıdır’ diyerek içeriden bir kalkışma düzenlemeye çalıştı.
Hatta daha ileri bir şey söyleyeyim:
Demirören ailesini de, hükümetin gitmesi ihtimaline karşı Doğan’ın safına çekmeye,
ZAMANI GELDİĞİNDE elindeki medyayı Doğan’a satması için alttan alta kulisler yürüttü.

Öyle ya, ülke alttan alta kaynarken kimse Özkök’ün uslu uslu magazin yazmasını beklememeliydi.
Kimse bu kadar saf olamazdı.

Neyse, Özkök, Candaş Tolga Işık’ın programında bu iddiaları reddetti.
‘Yok ben Aydın beyle gazete kurmak için toplantılar yapmışım. Böyle bir toplantı yok, haberim de yok, Aydın beye sordum o da yalanladı’ dedi.

Madem öyle KESKİN KALEM SORSUN:

AYDIN DOĞAN, O TOPLANTILARA KATILAN VE HALA HÜRRİYET’TE ÇALIŞAN İSİMLERİN İFŞA OLMASIYLA, ONLARA TEMİNAT VERDİ Mİ?

KOVULURSANIZ, MAAŞLARINIZI BEN ÖDERİM DEDİ Mİ?

OLMADI KENDİ ŞİRKETLERİMDE İŞE ALIRIM, KORKMAYIN DEDİ Mİ?

Altını ısrarla çiziyorum, ben hiçbir zaman ‘gazete kurma toplantıları’ demedim.
Muğlak yazınca, Özkök gibi bu işin kurdu tipler, lafları eğip büküyor.
O halde yine büyük harfle yazayım:
O TOPLANTILARDA AK PARTİ’NİN İKTİDARDAN GİTMESİYLE, BORÇ İÇİNDE OLAN DEMİRÖREN’DEN, MEDYA GRUBUNU GERİ ALMA PLANLARI YAPILIYORDU.

HALİHAZIRDA DEMİRÖREN’DE ÇALIŞAN YÖNETİCİLER DE BU PLANIN PARÇASIYDI.
SEÇİM DÖNEMİNDE İKTİDARIN DEVRİLMESİYLE SONUÇLANABİLECEK HERHANGİ BİR OLAY, YA DA SEÇİM SONRASI AK PARTİ’NİN GİDİŞİYLE DEMİRÖREN’İN MEDYAYI ELİNDE- BORÇLARI NEDENİYLE- TUTMAYACAĞI, SATIŞLA KARA GEÇEN DOĞAN’IN DA KURTARICI ROLÜYLE VE SİYASETİN İCAZETİYLE, DEMİRÖREN’DEM MEDYAYI GERİ ALMASI PLANLARI YAPILDI.

Artık daha açık nasıl yazayım?
Boşuna yalanlamasınlar.
Demirören, bu işin tepe isminin- Özkök’ün- kellesini alarak gerekli mesajı verdiğini düşünüyor.
Ancak başta panikleyen yazar ve yöneticileri, şu an Aydın Doğan’ın onlara verdiği maddi teminatla rahatlamış durumda.

Özkök’ün ‘Aydın beyle dostluğum devam ediyor Demirören ailesi de bunu biliyor’ iddiasına karşı, diyeceğim şey şu:
Demirören’den maaşı alıp, Doğan’ın şirketi geri alması için kulis yapıyor muydunuz?
Asıl cevaplanması gereken iddia budur.

Neyse, Özkök gibi bir şahsın, düşüşü öyle kolay kolay görülecek bir şey değil.
Hani böyle 100 yılda bir olan gök olayları gibi.
O nedenle, açık söyleyeyim, Candaş Tolga Işık’la olan yayınını, memleketim Karadeniz’in tavşan kanı çayı eşliğinde, saniye saniye izledim.
Acı acı ‘kovulmadım ayrıldım, ben Emin Çölaşan’ı kovan adamım’ demesine baktım.
Bir yandan da, ‘bir gerekçe yok patronlar çalışmak istemeyebilir’ dedi.
Kıvranıyordu…
Durumu vahimdi…
‘Aydın bey dönecekse niye sattı’ gibi insanların zekasıyla dalga geçen şeyler söyledi.
Ben daha iyi bir performans beklerdim.
Üzüldüm…

Medyaya 28 Şubat operasyonu mu yolda?

Neyse hazır eski defterler açıldı, bit pazarına, yani Özkök ve Altaylı’ya nur yağdı...
Asıl büyük kulisi yazımın sonunda vermiş olayım.

Keskin kulağıma göre, 28 Şubat’ın sivil- aslında medya ayağına- bir operasyon yoldaymış.

Aslında Özkök’ün kovulmasını da bu siyasi çerçevede değerlendirmek daha uygun olur.
Malum kendisi post-modern darbeye manşetleriyle zemin hazırlayan isimlerdendir.

Haliyle, Özkök ve türevlerinin büyük bir paniğe kapıldığını söyleyebilirim, bilgi olarak.

Aslında Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz gün grup toplantısında bunun işaret fişeğini de attı.
Helalleşme yolculuğuna çıkan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na ‘sen önce başörtülü bacılarımızla helalleş’ dedi.

Şimdiiiiiii, 28 Şubat’la da helalleşeceğim diyen Kılıçdaroğlu’na en çok tepki gösterenlerden biri bilin bakalım kim oldu?
Habertürk yazarı Fatih Altaylı…
Neden? Çünkü kendisi baş 28 Şubat’çılardan da ondan…

O dönemde başörtülü kadınları avlayacağım diyip, f.hişe diye hakaret eden ta kendisi.

Neyse, hemen hemen her gün Altaylı köşesinden, Kılıçdaroğlu’nu eleştiriyor.
Çünkü Kılıçdaroğlu’nun "28 Şubat’la da hesaplaşacağız" ve Erdoğan’ın "Sen önce başörtülü bacılarımızla helalleş" sözlerinin, nereye doğru gittiğini çok iyi biliyor.

Mesela şimdi bir senaryo yazayım:

Yarın öbür gün 28 Şubat’ın sivil ayağına bir soruşturma açılsa…
Medya ayağına bir operasyon olsa…
Muhalefet çıkıp da Altaylı gibi Özkök gibi darbe manşetleri atanları savunabilir mi?

Savunamaz, çünkü sonuçta 28 Şubat’la helalleşmek sözü verildi değil mi?
Savunsa, hükümet ‘hani helalleşecektin?’ diye üzerine gider, Kılıçdaroğlu’nun büyük seçim projesi olan helalleşme çöpe gider…

Erdoğan açısından, CHP’nin Kılıçdaroğlu’nun helalleşme çıkışını sınamanın en akıllıca ve doğru yolu, 28 Şubat testidir.
Saadet Partisi gibi partilerin, AK Parti tabanının koşulsuz sahip çıkacağı bir adım olur.

Ha CHP operasyona ses çıkarmazsa, ülkenin en büyük mağduriyetlerinden birinin mimarı olan ve 20 yıllık AK Parti iktidarında hala koltuğunu koruyan, ekranlara çıkıp ahkam kesen bu ekip, tasfiye olur.
AK Parti, bunca yıllık iktidara rağmen, bu gibi zararlı isimlerin hala toplum karşısına çıkması gibi bir yanlışı gidermiş olur.
Hep diyorum, bu ayıba bir son verir.

Erdoğan’ın da bu testi yakın zamanda devreye sokacağını düşünen, söyleyen çok.
Hep birlikte göreceğiz…

KESKİN KALEM

keskinkalem@medyaradar.com