İnfial
18 Mar 2016 09:33 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 18:24

Dikkat!.. PKK, “çizgi” değiştiriyor!..

Medyaradar medya-siyaset analisti Atilla Akar, PKK’nın son eylemiyle “Halkların Kardeşliği” söyleminden aleni olarak “Türk düşmanlığı” çizgisine doğru hızla geçiş yaptığını belirtti…

Efendim; kimileri başlığa bakıp “PKK’nın çizgi filân değiştirdiği yok, dün ne idiyse bugün de o!..” diyebilirler. Zaten bu gibi kişilerin –eminim- daha yazıyı okumadan “tepkileri” hazırdır. Onlar düşünmeden (“Düşünce” mi o da ne?), beyinlerini çalıştırmadan (Tabii önce “beyin” olması gerekir!), “Futbol holiganı” seviyesinde davranan, lafı kulağıyla değil de başka bir organıyla anlayan, cahilce, ezbere konuşanlardır. Bu “yorucu” kişilerle hemen her konuda son zamanlarda o kadar çok muhatap oldum ki, (Sağcı-Solcu fark etmez!) bu girişi “tedbir” olarak yazmak zorunda kaldım. Zaten bu  “anlama özürlü” tiplere laf anlatılamaz. Gene de bu gibi zırtapozları tebrik ediyorum. Çünkü bende böylesi bir “savunma kompleksi” oluşturmayı başardılar!

KÜRT MİLLİYETÇİLİĞİNİN SOLLA HARMANLANMIŞ HALİNDEN BUGÜNE…

Neyse; kimilerinin şablon yaklaşımlarının aksine her zaman PKK’nın Marksist, Sol kökenden gelmesini bir “dezavantaj” olarak değil, bir “avantaj” olarak gördüm. PKK, özünde “Kürt milliyetçisi” bir hareket olmakla birlikte, sol tutumun halkları, milliyetleri düşman görmeyen geleneğinden etkilenmeleri nedeniyle en azından bu eksende doğrudan “milli bir düşmanlık” tavrı geliştiremediler yahut frenlemek zorunda kaldılar. (Artık o fren tertibatı da kalmadı) Hoş, çoğu “kafasız”ı da uyuttular bu sayede ya o başka!

Pratikleri vahim olsa da hiç değilse söylem planda böyle davranmadılar. “Barış”, “kardeşlik” lafları ne kadar sakil, samimiyetsiz, ikiyüzlü kaçsa da doğrudan “Türk düşmanı” bir söylem geliştirmediler. Bunu ister taktik nedenlerle ister bir propaganda olarak yapsınlar sonuç buydu. Yoksa hep söylenen “iç savaş” çoktan gerçekleşmiş olurdu. Çünkü etki-tepki yasası böyle işler!

Bu yüzden en sert görünen Türk milliyetçileri dahi hiçbir zaman “Kürtler düşmanımızdır” demedi. Onun yerine “PKK kalleştir, Türkler-Kürtler kardeştir” dediler. Cenazelerde “Kahrolsun Kürtler” diye değil, “Kahrolsun PKK”,  “Şehitler ölmez, vatan bölünmez” diye bağırdılar. Toplum içinde bazı nefretler oluşsa bile bu siyasal planda bir “Kürt düşmanlığı”na dönüşmedi. İyi ki de öyle oldu…

PKK MASKESİNİ ATIYOR MU?

Lakin şimdilerde -son Ankara eyleminde iyice ortaya çıktığı üzere- belli ki PKK bunu sırtında bir “yük”, ayakbağı olarak görmeye başladıl. Yani asıllarına rücu ettiler. O asılsa “Kürt milliyetçiliği” dir. Hem de en berbat, en ayrımcı, en ilkel şekilde. Diğer bir deyişle PKK, maskesini atmaktadır!

Her fırsatta dile getirdikleri bütün “tehdit” kokan açıklamalarından, kışkırtmalarından, aba altından sopa göstermelerinden geçtim. PKK / TAK adına yapılan son açıklamadaki şu vurguya bakar mısınız; “Kürt gençleri, kalabalık eğlence yerleri, metrolar, vapur, hava yolları uçakları, futbol sahaları, askeri bölge, emniyet ve diğer devlet kurumları kullanılmasın. Feci eylemlerimiz bu tarz yerlerde en şiddetli şekilde olacaktır.” (Odatv’de okuduğum habere göre ANHA/Hawar Haber Ajansı’nda yer alan bu TAK açıklaması sonradan yayından kaldırılmış ama niyet dışa vurulmuş bir kere)

Tercüme etmeye kalkarsak şu anlama gelmektedir; “Kürt gençlerine bir şey olmasın ama Türk gençleri ölebilir. Kürt kanı akmasın ama Türk kanının akmasında mahzur yoktur. Hatta ‘feci eylemlerimiz’ neticesinde Türk kanı oluk oluk akabilir!” Hiç şaşırtıcı değil. Geldikleri yer itibarıyla “Ne Kürt, ne Türk kanı akmasın!” diyecek halleri yok ya. En ufak bir milli tepkiyi dahi hemen “Türk ırkçılığı” diye damgalayanların vardıkları noktaya bakın. Etnik düşmanlık bataklığına saplanıp kalmanın kaçınılmaz sonucudur bu…  

PKK’NIN SOL YALDIZI DÖKÜLÜYOR!

Aslına bakarsanız bu durum bir yönüyle iyi de sayılabilir. Böylelikle gerçek yüzleri ortaya çıkmış oldu. Bilinçaltları patlamakta, asıl psikolojileri ortaya çıkmaktadır. Böylelikle “sahte solculuk” yürüteceklerine açık açık “Biz Kürt milliyetçiyiz” ya da “Türk düşmanıyız” desinler daha dürüstçe olur. Bizde –zaten biliyorduk ama- karşımızda kim var açıkça bilelim. “İdeolojik dolandırıcılık ”ın lüzumu yok!

Gerçi halen sol söylemi, muhalif argümanları, keskin jargonları, mavi boncuk atarcasına (Yok, “AKP’yi yıkacaklarmış” da yok “Erdoğan’ı başkanlıktan edeceklermiş” de.) kimi saftirik Türk solcularını ve şaşkaloz liberalleri tavlamada, ayartmada kullansalar da artık şapka düşmüş kel görünmüştür. Gerisini külahıma anlatsınlar!

Tabii halen bunu göremeyenlere, daha da kötüsü görmek istemeyenlere halk tabiriyle “Allah ıslah etsin” den başka bir şey diyemeyiz. Onlar hangi değirmene su taşıdıklarını göremeyecek kadar körleşmişlerdir. Saplantılı önyargıları, çarpıtılmış kavramları, sloganik ve arızalı dünyalarında mutlu mesut davranabilirler.  PKK’yı aklamanın, olumlamanın, pohpohlamanın, onun kuyruğuna takılmanın “teorisini” yapadursunlar!

PKK, ARTIK DİREKT “İÇ SAVAŞ” İÇİN ÇALIŞIYOR!

Peki PKK’nın aslında hiç de yeni olmayan ama şimdi su yüzüne çıkan “yeni çizgisi” ne anlama gelmektedir? PKK eylemlerinde hangi merhaleye denk düşmektedir? Altında yatan asıl “dürtü” nedir?

Çok açıktır ki bu “iç savaş” çizgisidir. PKK, Türk milletini açıkça hedefleyerek gerçek niyetinin bambaşka olduğunu ilân etmiştir. PKK, çok sözünü ettiği “halkları” birbirine kırdırmanın peşindedir. Bundan tam olarak ne gibi alçak bir hesap güdüyor bilemem. Ama muhtemelen buradan bir “yabancı müdahalesi” çıkartabileceğini, doğabilecek kaos ve boşluktan fiili bir “Kürdistan” çıkarma peşindedir. (Sanırım bu konuda kimi batılı ağababalarından “teşvik” ve “garantiler almışlardır!) Bunun için binlerin, onbinlerin, yüzbinlerin ölmesi ve sittinsene kalıcı bir düşmanlaşmanın doğabileceği umurlarında bile değildir.  Belli ki gözleri iyice dönmüştür. Düne kadar sorsaydınız “PKK süreci iç savaşa doğru zorluyor” derdim ama artık direkt olarak buna çabalıyor.

PKK patlayacak her bombanın Türklerde nasıl bir nefret dalgası yarattığını, bir gün nasıl bir toplumsal infiale yol açabileceğini bilmiyor olamaz. O halde bunu istemektedir. Buna oynamaktadır. Hedeflediği gerçekte “barış” ve “kardeşlik” değil, etnik bir boğazlaşmadır. Ülkenin kan gölüne dönmesidir. Tam Ortadoğululaşmaktır. Doğabilecek tüm sonuçların vebali artık onların boynunadır!
PKK artık ikna edilebilir, yola gelir aşamayı çoktan geçti. Tersine önümüzdeki dönemde bu çizgisini arttırarak sürdüreceğini söyleyebilirim. PKK çok çılgın bir kumar oynamaktadır. Bu kumarın fişleri de akan kandır, dökülen gözyaşıdır, çekilen acılardır, parçalanan bedenlerdir.

PKK’nın kurmak istediği bu kumar masasını hep birlikte devirmek artık ertelenemez bir vazifedir!..

18.03.2016.

atillaakar@gmail.com