Polemik & Kulis
12 Kas 2010 09:55 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:47

DERDİN NEDİR CÜNEYT? KUSMALAR GÜNLERİNDE, BİR ANLAT DA BİLELİM!

Cüneyt Özdemir Radikal'deki köşesinden bana dirsek atmış! Şimdi Cüneyt'e sormak gerekmez mi derdin nedir diye?

DERDİN NEDİR CÜNEYT?

Birine kötülük yaparsanız size yapılan kötülüğü anlarsınız. Birisine kötü söyleyip kötü davranırsanız benzer bir karşılık bulursunuz, anlarsınız.

Kuyusunu kazar, arkasından iş çevirirseniz, dönüp size vurduğunda neden diye sormazsınız.

Herhangi bir sorunda karşı taraflarda olsanız, bir rekabette karşısında dursanız, size vurulmasını centilmenlik yıllarında anlamazdınız ama çürümüşlük yıllarında anlarsınız.

Peki durup dururken size dirsek atılmasını nasıl yorumlarsınız?

Cüneyt Özdemir öyle yapmış. Radikal’deki çiçeği burnunda köşesinden bana dirsek atmış. “Genelkurmay Başkanına danışmanlık yapma iddiasından gizli gizli mutlu olan Nuran Yıldız mı TRT’yi demokratikleştirecek?” demiş.

“Gizli gizli mutlu” olduğumu iddia ettiğine göre gizlimde yaşıyor olması gerekmez mi Cüneyt’in? Gizli gizli mutluluk nasıl bir şeydir ki? Benim bildiğim açık açık paylaşılmadıkça en anlamsız duygudur mutluluk.

Birilerine vurma modasıyla “gazetede de köşe yazıyorum” anonsu için beni seçtiyse, ben en yanlış kişiyim. Ne medyanın, ne de siyasetin “parlak yıldızı” olmadım. “Parlak yıldız” olmak bilgi işi değil, beceri işi. Ne “parlama” ne de “ruhumu satılığa çıkarma” becerisine sahip olabildim. Bu bir eksiklik elbette farkındayım.

Çağrıldığım her ekrana çıkıp politik nutuklar atarak kendimi cilalamadım. “Parti Meclisi üyeliği”mi alır almaz o ekran senin bu gazete benim dolanmadım. (Ki davet edenlerden biri Cüneyt’in kendisidir.)

Öğretim üyeliği ünvanımın dışında hiçbir ünvana gerek duymadım, hiçbir unvan altında yaşamaya hevesli olmadım. Kimse de bunun aksini gösteremez. Adımla kapılar açtırmadım, zaten önünde durduğum kapılar da küçük olduğundan sonuna kadar açıktı.

İşimi yaptım, yolumun götürdüğü yere gittim. Öğrencilerime karşı hayatta duruş sorumluluğu diye bir şey var, hiç unutmadım.

Şimdi Cüneyt’e sormak gerekmez mi derdin nedir diye?

Ankara İletişim’de asistan olduğum ilk yıllar öğrenciliğine denk geldiği için saf, temiz, heyecanlı günlerinin tanığı olmam mı seni rahatsız ediyor?

Yoksa yıllar önce, sen daha yeni mezunken, senden istenen bir iş için “Başkasını bulamamışlar mı?” diye sormamın öcünü mü almak istiyorsun?

Adının geçtiği her ortamda “bizim öğrencimiz” diyerek hakkında iyi şeyler söylemem mi, rezillikler dünyasına aykırı düşüyor da rahatsız oluyorsun?

Ya da Odatv’de yazmam mı bana kin duymana neden oluyor?

Yoksa iki kez program asistanın, bir kez sen arayıp yayına çağırdığın halde gelmemiş olmam mı canını sıktı?

Sevgili Cüneyt senden ne bir kişisel destek, ne de bir medyatik arka çıkma istemedim. Gölge etme başka ihsan istemem, anlıyor musun?

Biz fakülte ortamlarında, büyümelerine tanıklık ettiğimiz insanların yanımızda durmasını istemekten vazgeçeli çok oldu. Öyle isimler sayarım ki, onların biz yokmuşuz gibi davranmaları yeterli iyiliktir.

Kısaca derdin nedir Cüneyt? Kusmalar günlerinde, bir anlat da bilelim

www.nuranyildiz.com