Kültür Sanat
30 Ara 2020 17:27 Son Güncelleme: 30 Ara 2020 17:30

Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri sahiplerini buldu

Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri, Beştepe'de düzenlenen törenle sahiplerini buldu.

Törende konuşan Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Sanatçımız öncelikle kendi geçmişine, kültürüne ait olanı özümseyip benimsemelidir. Evrensel olanı kucaklayan, dünyadaki gelişmeleri takipten asla geri durmayan bir anlayışla hareket etmektedir" dedi.

Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri kapsamında bu yıl koleksiyoner Mehmet Çebi ödüle layık görülürken, "vefa" ödülünün de Necmeddin Okyay’a verilmesi kararlaştırıldı.

Bu yıl "kültür tarihi" ödülüne Sadettin Ökten, "sosyal bilimler" ödülüne İsmail Kara, "edebiyat" ödülüne İbrahim Tenekeci, "sinema" ödülüne Derviş Zaim, "müzik" ödülüne ise Özdemir Erdoğan layık bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, düzenlenen törende kazanan isimlere ödüllerini takdim etti.

Erdoğan'ın törendeki açıklamalarından satır başları şöyle:

"Ülkemizin ilim, sanat ve kültür hayatına yön veren eserleriyle yolumuzu aydınlatan siz kıymetli dostlarımla buluşmanın bahtiyarlığı içindeyim. Kültür Sanat Büyük Ödüllerinin hayırlara vesile olmasını diliyorum. İlim, kültür ve sanat erbabımızı gönülden tebrik ediyorum.

"Ömrümüzü Mevlana'nın anlattığı karıncalar misali sanatçılarımızı takip etmekle geçirdik. Hani küçük bir karınca kalemin kağıt üzerine bir şeyler çizdiğini görmüş de, gidip öbür karıncalara 'bir kalem kağıda şaşılacak şeyler çiziyor, sanat gösteriyor' demiş. Karıncalardan birisi 'o sanat kalemden değil, parmaklarındandır' cevabı vermiş. Bir diğeri 'iş asıl koldan geliyor' diye mukabele etmiş. Karıncaların beyine bu haber ulaşır. Karınca beyi hükmünü verir; bu hüner kalemden, parmaktan, elden, koldan değil, şüphesiz sanatçıdandır, gönlündendir, Allah'ın kudret hazinesinden onun gönlüne yansıyan ilhamdandır, der...

"Bugün gönlüne yansıyan ilhamları bizlerce cömertçe paylaşan sanatçılarımızla bir aradayız. Onlar ki sözü kelam derecesinde, kelamı şiir katmanında, şiiri mecazın kanatlarında kalemleriyle satırlara geçirirler. Bu şekilde ilim ilim kitapları harf harf heceleyerek ciltleri doldururlar. Hayata, hakikatin anlamını aramak için geldiklerini bilirler, hayatımıza zarafet katmak üzere gelmeye devam ederler. Uzun tarih sayfalarında bazen renklerle, bazen desenlerle, bazen taşlarla, bazen de seslerle medeniyetler inşa ediyor, çağları çağlara bağlıyorlardı. Marifetleri iltifat gördükçe sanatın adını resim, şiir, beste, kemerler ve kubbelerle, güzellikler yükseltiyorlardı. Kadim zamanlarda o gönül eri gönlünden her ne üretiyorsa caize ile himaye görüyor, sanat yüceliyordu. Bugün caize yerine telif hakları geldi. Hükümdarların sanatçılara verdiği kaftanlar eskimiş, caizeler tarih olmuştur. Ama sanatçıların onlara verdikleri eserler hala yaşıyor.

"Üzerinde yaşadığımız şu bereketli Anadolu sanat üretimi için büyük bir klasör gibidir. Bu dosya dosya istiflenmiş kültürler ve medeniyetler içeren bir klasördür. Göbeklitepe'den, Eti, Lidya, Frigya, Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı'dan bugüne katman katman kültür, tabaka tabaka medeniyet ve yığın yığın sanat barındıran zamanın ruhu bu topraklarda iftiharla yaşamaktadır. Bugün dünya müzelerini dolduran eserlerimize bakın. Sadece bu bile 100. yılına yaklaşan Cumhuriyetimizin derin ve engin sanat mirasına, o mirasın yeniden üreterek dünyaya parmak ısırtacak potansiyele sahip olmayı göstermeye yeter. Sanatçımız öncelikle kendi geçmişine, kültürüne ait olanı özümseyip benimsemelidir. Evrensel olanı kucaklayan, dünyadaki gelişmeleri takipten asla geri durmayan bir anlayışla hareket etmektedir.

"Milli olmayan milletlerarası olamaz, yerli olmayan evrensel içinde kendine yer bulamaz. Zenginliklerimizi sanata dönüştürüp çağın idrakine yeni bir kimlikle sunacak olan sanatçılarımızdır. Bu bakış açısı yabancı olana öykünüp durmakla değil yerli ilhamlarla hayat bulacaktır. Sanat tanımlarının başkalaştığı, ortamın değişime uğradığı, sanat hırsızlıkların yüzlere vurulduğu bir çağda yaşıyoruz. Bu çağda ülkemiz dünyaya yalnızca yeni eserler sunmakla kalmayacak, geleceğin sanat mefhumların payandalarını da değerlendirecektir. Beklediğimiz o sanatçı kimliğiyle birlikte deryasını bilecektir. Beklediğimiz o sanatçı önce kendisi olacaktır. Davasını sanatıyla ifade edecektir. Vaktini ve enerjisini dünyanın iyiliği adına ürettiği eserleriyle gösterecek, sanatını icra ederken dünyadaki akranlarını geride bırakacaktır. Zulme ve adaletsizliğe karşı bir çığlık olarak yaptığı şarkısıyla dünya müzik listesini sallayacak, müzikteki evrensel anlayışları değiştirecektir.

"Beklediğimiz o sanatçı sanat üslubuyla, icad ettiği formuyla adını sanat tarihine yazdıracaktır. Ürettiklerinden dolayı parmakla gösterilecek, üslubuyla herkesi peşinden sürükleyecektir. Gündemin peşinden savrulmak yerine, dünyaya gündem verecek, referansıyla rekorlar kitabına girecek, tarzıyla sanat modası oluşturacaktır. Muhalefetini sosyal medya hesabından savurduğu siyasi polemiklerle değil kanatlanıp uçurduğu sanatıyla gösterecektir. Bu sanatçıyı benim kadar aziz milletimin de beklediğine inanıyorum. Her bir vatandaşımızın el üstünde tutacağı, baş tacı edeceği bu sanatçı belki evimizin çocuğu, belki bir arkadaşımız, belki bir komşumuz, belki bu salondadır. Belki şu anda tuvalinin başında fırçasını boyaya bandırıyor, belki repliğini ezberliyor, belki rolüne çalışıyor, belki enstrümanı akord ediyor, belki bestesini notaya döküyordur.

"Siz ey gönül eri sanatçılar bilin ki bu millet estetik manada küllerinden dirilmek, yitik hazinesine yeniden kavuşmak için sizi bekliyor. Gelin, geç kalmışlıklarımızı medeniyete, gönüllerimizi barışa, huzura ve sevgiye yöneltin. Gelin Türkiye'ni gücüne birlikte güç katalım. Bu yıl da değerli jürimizle hareket ettik. Biraz önce tanıtım filmlerini izlediğimiz, kendilerini veya temsilcilerini dinlediğimiz bu isimlerle ilgili hissiyatımı birkaç cümleyle ifade etmek istiyorum. Çok sevdiğim saygı duyduğum Saadettin Ökten hocamı dervişçe murakabelere dalarken de, üniversite kürsüsünde en son teknolojileri anlatırken görmek şaşırtıcı değildir. Bitik olmayan fakat yitik bir medeniyetin çocuğu olarak tanımlıyor. Onun dilinden bizim şiirimizi, musikimizi, mimarimizi dinleyenler, medeniyetimizin esaslarını, inceliklerini daha yakından tanıma fırsatını bulmuştur. Saadettin Ökten hocamız adına Celile Ökten Hanımefendiye bu yılki kültür tarihi ödülünü takdim edeceğiz.

"Özdemir Erdoğan yarım asrı aşkın zamandır sanat icra eden bir müzisyenimizdir. Milletimizin maruz kaldığı kültürel saldırılara, gücünü sanatından alan direniş ruhuyla karşı koyan Özdemir Erdoğan, dillerden düşmeyen eserleriyle müzik alanındaki ödülümüzü takdim ediyoruz. İsmail Kara, İslami alanda tarih ve felsefi alanlarda özgün çalışmalarıyla adından söz ettiren hocamızdır. Dostları tarafından sebat, disiplin ve titizlik örneği olarak zikredilir. Ufkumuzu aydınlatan kitap, makale ve kıymetli talebeleri ile vazifesine devam eden İsmail Kara'ya bu yılki sosyal bilimler ödülünü takdim edeceğiz."