Politika
07 Mar 2020 14:24 Son Güncelleme: 07 Mar 2020 17:51

CHP’li Karabat’tan hükümete Suriye soruları!

CHP İstanbul Milletvekili Özgür Karabat, hükümete Suriye'de yaşanan son gelişmeler ve akabinde yapılan görüşmelerle ilgili kritik sorular yöneltti.

CHP İstanbul Milletvekili Özgür Karabat, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a Suriye’de verilen şehitler, bölgede gelinen son durum, Rusya ile yapılan görüşme ve internet yavaşlatma ile ilgili dikkat çeken sorular sordu.

Karabat, yazılı olarak verdiği soru metninin giriş kısmında, yaşanan durumu objektif bir perspektiften değerlendirerek ardından sorularını yöneltti.

İşte Karabat tarafından hazırlanan o metin ve sorular:

2011 yılında başlayan Suriye krizi yerel bir kriz olarak ortaya çıksa da askeri, güvenlik ve stratejik olarak giderek Türkiye’yi de doğrudan etkileyen bir sorun haline gelmiştir. 2011 öncesinde Suriye’de Beşar Esat rejimiyle oldukça olumlu ilerleyen Suriye-Türkiye ilişkileri, AKP hükümetinin bu krizde tarafgir bir tutum izlemesiyle bozulmuştur. İlerleyen süreçte ise rejim ile gerilimler artmış, AKP hükümetinin “Emevi Camiinde namaz kılma” sözüyle somutlaşan tutumu, Suriye devletiyle olan ilişkileri düşmanlaşma noktasına evriltmiştir.

Gelinen noktada Türkiye açısından güvenlik riskleri artmıştır. Güvenlik kaygıları ve güney sınırlarımızda oluşan kontrolsüz yapılanmalar, Türkiye devletinin güney sınırını güvence altına alma ihtiyacı doğurmuş, bunun sonucunda da bölgeye çeşitli operasyonlar gerçekleştirilmiştir.

9 yıldır devam eden Suriye iç savaşında sona doğru gelinirken, Suriye rejiminin ülkenin büyük kısmında egemenlik kurmayı başardığı ve onu destekleyen Rusya ve İran gibi devletlerin de yardımıyla ülkede son cihatçı yapılanmaları, radikal silahlı teröristleri İdlib bölgesine sıkıştırdıkları bilinmektedir. Dolayısıyla Suriye savaşının nihayeti adeta bu bölgeye kilitlenmiştir. Türkiye’nin hemen yanı başındaki İdlib, cihatçıların cirit attığı bir bölge olması ve dolayısıyla rejimin ve destekçilerin hedefi olması hasebiyle Türkiye için de önemli bir risk kaynağı olmaya devam etmektedir.

Gelinen noktada Türkiye devleti, rejimin destekçileriyle bölgeye yönelik çeşitli anlaşma ve mutabakatlar imzalamış olsa da bunlardaki sorumlulukların taraflarca yerine getirilmediği noktasında karşılıklı eleştiriler çeşitli yollarla ifade edilmektedir.

Diğer yandan cihatçı grupların Şubat ayı içerisinde rejim ve Rusya açısından stratejik bölgeleri ele geçirmesinin arından rejimin bölgeye dönük ciddi operasyonları başlamıştır. Bu operasyonlarda ortaya çıkan güvenlik riskleri, göç ve insani kriz, doğrudan ülkemizi de etkiler hale gelmiştir.

27 Şubat tarihinde İdlib bölgesinde bulunan birliklerimize kaynağı konusunda kafa karışıklığı söz konusu olan bir saldırı gerçekleşmiştir. AKP’li hükümet yetkilileri önce hava yoluyla gerçekleşen bu saldırıda Rusya’nın parmağı olduğunu ifade eden açıklamalar yapsalar da sonradan doğrudan rejimi suçlama yoluna gitmişlerdir. Yaşanan saldırıda Kıbrıs Barış Harekatı’ndan bu yana Türkiye Cumhuriyetin en ağır kaybı yaşanmıştır.

27 Şubat tarihinde saldırı haberi ilk olarak sosyal medyada duyurulmuş, ancak resmi açıklama ancak saatler sonra Hatay Valisi eliyle açıklanmıştır. Vali ilk açıklamasında 9 şehidimizin olduğunu (23:50). Ardından Vali ikinci açıklamasıyla şehit sayımızın 22 olduğunu belirtmiştir. (28 Şubat, 00:35). Hatay Valisi üçüncü açıklamasıyla şehit sayımızın 29'a yükseldiğini (28 Şubat 02:00), ardından da şehit sayımızın 33'e çıktığını açıklamıştır. (28 Şubat 03:45) Bu açıklamada 34 yaralı askerimizin de olduğunu ancak bunların hayati tehlikesinin bulunmadığını ifade etmiştir.

27 ve 28 Şubat tarihlerinde Hatay Valisi dışında hükümet yetkililerinden ve en önemlisi bu ülkenin başı sıfatıyla Cumhurbaşkanının ağzından herhangi bir açıklama yapılmamıştır.

Buna Göre;

1- 27 Şubat 2020 tarihinde askeri birliklerimize dönük saldırı kim ya da kimler tarafından gerçekleştirilmiştir?

2- Bu saldırıda hayatını kaybeden askeri personel sayımız kaçtır?

3- 27 Şubat 2020 tarihinde İdlib bölgesinde bulunan askeri personel dışında hayatını kaybeden vatandaşlarımız var mıdır? Varsa bunların sayısı kaçtır?

4- 27 Şubat 2020 tarihinde İdlib’de Türk Ordusu birliklerinin bulunduğu bölgede rejim karşıtı birlikler var mıydı?

5- 27 Şubat 2020 tarihinde birliklerimizin saldırıya uğradıkları bölgede bulunduğunun Rusya’nın bilgisi dahilinde olduğu resmi makamlarca ifade edilse de Rus makamları bunun aksi bir iddiada bulunmuşlardır. Söz konusu tarihte birliklerimizin bölgede olduğu rejim ya da Rus makamlarına bildirilmiş midir?

6- 5 Mart 2020 tarihinde Rusya’da gerçekleşen zirvede birliklerimize yönelik saldırı gündeme gelmiş midir? Zirvede birliklerimizin yerini bildirmemize rağmen neden askerlerimizi şehit ettiklerine dair sorular yöneltilmiş midir? Benzer kayıplarımızın önüne geçilmesi için Rusya ile herhangi bir anlaşma yapılmış mıdır?

7- 27 Şubat’ta gerçekleşen saldırıda yaralı ve şehitlerimizin Türkiye’ye getirilmesi için Rus makamlarından hava sahasını açmaları talep edilmiş midir? Edildiyse 5 Mart 2020 tarihinde Rusya’da gerçekleşen zirvede yaralılarımızı taşıyacak helikopterlere neden izin verilmediği konusu gündeme gelmiş midir?

8- 27 Şubat’taki saldırıda yaralı askerlerimizi almayan gelen askerlerimizin ambulansları hedef olmuş mudur? Bunları hangi güçler hedef almıştır?  5 Mart 2020 tarihinde Rusya’da gerçekleşen zirvede Rus makamlarına ambulanslarımızın dahi neden vurulduğu sorusu sorulmuş mudur?

9- 27 Şubat’ta gerçekleşen saldırının ardından internet erişiminde ciddi sorunlar yaşanmış, bu durum, hükümetin gerçeklerin ortaya çıkmasını engellemeye dönük bir karartma girişimi olarak yorumlanmıştır. Bu bakımdan söz konusu tarihte bir internet kesintisi yaşanmış mıdır? Bu yaşanan internet kesintisinin nedeni nedir? Özellikle sosyal medyaya yönelik bu karartmadan hükümetin ne gibi beklentileri bulunmaktadır?