Gündem
29 Mar 2021 15:21 Son Güncelleme: 29 Mar 2021 15:25

CHP, İstanbul Sözleşmesi için Danıştay’a dava açtı

CHP’li Nazlıaka, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine ilişkin Cumhurbaşkanı Kararı'nın iptali için Danıştay’a başvuru yaptıklarını açıkladı.

CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, İstanbul Sözleşmesi'ni fesheden Cumhurbaşkanı Kararnamesi'nin iptali için Danıştay'a dava açtıklarını bildirdi. Nazlıaka, “İstanbul Sözleşmesi yürürlüktedir. İstanbul Sözleşmesi’nin TBMM iradesinin yok sayılarak feshedilmesi mümkün değildir” dedi.

Nazlıaka, CHP Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi. Nazlıaka’ya CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke, Grup Başkanvekili Özgür Özel ile Merkez Yönetim Kurulu (MYK) üyeleri eşlik etti. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da düzenlenen basın toplantısında konuştu.

İstanbul Sözleşmesi’nin feshinin iptali için Danıştay’a başvurduklarını yaptıklarını duyuran Nazlıaka, Nazlıaka, şunları söyledi:

"Erdoğan döneminde 7 bin 500 kadın katledildi"
"Anlamsız şekilde çarpıtılarak kötülenen, hedef gösterilen İstanbul Sözleşmesi’nin yanındayız. Bizler fesih girişimini bir gece yarısı operasyonu ile öğrendik. Tek cümlelik karar ne gerekçe ne açıklama içeriyor. Erdoğan iktidarı döneminde en az 7 bin 500 kadın sırf kadın oldukları için katledildi. Tanımadığımız fesih kararı üzerinden 12 saat bile geçmeden 6 kız kardeşimiz daha yaşamdan koparıldı. İşte bu yüzden İstanbul Sözleşmesi, kadınların can simididir demesine devam edeceğiz."

"Kadına şiddet, gelenek olmamalı"
Sözleşme eşcinselliği teşvik ediyor’ diyorlar. Sözleşmede eşcinsellikle ilgili hiçbir madde yoktur. Sözleşme mağdur hakkını güvence altına almaktadır. ‘Sözleşmeden büyük çoğunluk rahatsız’ diyorlar. Ağustos 2020’de yapılan araştırmaya göre bu oran yüzde 7. ‘Sözleşmeye dünyanın her yerinde tepkiler var’ diyorlar. Sadece Avrupa’da değil, dünya genelinde bu sözleşme ‘altın standart’ olarak kabul edilmektedir. ‘Sözleşme yüzünden kadının beyanı esastır diye erkekler hapse atılmaktadır’ diyorlar. Sözleşmede, kadının beyanı ile verilen tek karar tedbir kararıdır. Kadının beyanının tutarlılığı gibi birtakım kriterler göz önünde tutular. ‘Sözleşme boşanmaları artırıyor’ diyorlar. Sözleşmede evlenme ya da boşanmaları teşvik edici hiçbir madde bulunmamaktadır. ‘Sözleşme şiddeti artırdı’ diyorlar. Oysaki sözleşme şiddeti görünür kılmıştır. ‘Sözleşme geleneğe uymuyor’ diyorlar. Bu topraklarda kadına yönelik şiddet bir gelenek değildir, olamaz, olmamalıdır."

"İstanbul Sözleşmesi yürürlüktedir"
Erdoğan imzalı karara bir bakın lütfen... Kanun olmaksızın cumhurbaşkanı kararının bir değeri yoktur. Kanun ile katıldığımız bir sözleşmeden idari karar ile çekilebilir miyiz? Siz Anayasa’yı okudunuz mu, biliyor musunuz? Her gün bir kadın cinayetinin işlendiği ülkemizde ideolojik saplantınız ile kadın ve çocukları savunmasız bıraktınız. Bu sabah itibariyle Danıştay’a başvuruda bulunduğumuzu duyurmak isteriz. Biz Kadın Kolları olarak, Danıştay’a açtığımız bu dava ile hukuk devletinin işlerliğinin kanıtlanmasını bekliyor. Bu kararın ivedilikle iptal edilmesini bekliyoruz. İstanbul Sözleşmesi yürürlüktedir. İstanbul Sözleşmesi’nin TBMM iradesinin yok sayılarak feshedilmesi mümkün değildir. İstanbul Sözleşmesi temel alınarak hazırlanan 6284 sayılı kanun hala yürürlüktedir. Tüm yargı kurumlarından istediğimiz, is hukuktaki gerekliliğinin bundan sonra da kabul edilmesidir.

"Ret oyu ver tek bir kişi bile yok"
Dava dilekçesinde; Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk imzacısı olduğu ve "Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi" adını taşıyan İstanbul Sözleşmesi’nin kadın ve çocuklar için anlam ve öneminin çok büyük olduğu belirtildi. CHP’nin İstanbul Sözleşmesi’ni gündeme geldiği ilk andan itibaren desteklediği ve İstanbul Sözleşmesi’nin onaylanmasına ilişkin yasanın çıkarılacağı parlamento oturumuna katılan milletvekillerinden kanun için ret oyu veren tek bir kişinin bile olmadığı vurgulandı.

"Anayasa'ya aykırı"
Anayasa’nın “Milletlerarası Andlaşmaları Uygun Bulma” başlıklı 90.maddesine atıf yapılan dilekçe şöyle:

“Anayasa, Cumhurbaşkanı’na, tek başına onay veya fesih yetkisi vermemiştir. Hiçbir kurum ve kuruluşun, kaynağını Anayasa’dan almayan bir yetki kullanması mümkün ve söz konusu değildir. Cumhurbaşkanı’nın yetkilerine dair T.C. Anayasası’nın 104. maddesine bakıldığında, usulüne uygun bir şekilde yürürlüğe konulmuş bir uluslararası anlaşmayı feshetme yetkisinin Cumhurbaşkanı’na tanınan yetkiler arasında olmadığı, açıktır. Bu nedenle, Anayasa’nın karma bir sürecin sonunda yürürlüğe girmesini öngördüğü uluslararası anlaşmanın yine aynı şekilde sonlandırılması, yani öncelikle bir kanun çıkarılması, ardından, kanun ile verilen yetkiyle Cumhurbaşkanı’nın sonlandırma kararını alıp resmi gazetede yayımlatması gerekir.

"En az 7500 kadın öldürüldü"
Dilekçemizde belirtilen sebeplerle açıkça hukuka aykırı olan dava konusu kararın yürütülmesi halinde, Türkiye Cumhuriyeti, uluslararası alanda; kendi sınırları içinde imzalanan ve ilk imzacısı olduğu Sözleşme’den, neredeyse her gün bir kadın cinayetinin işlendiği, son 18 yılda en az 7.500 kadının öldürüldüğü bir süreçte, başkaca bir tartışma kalmamış gibi, şiddet uygulayanları cesaretlendirecek bir keyfilikle, çekilen bir ülke konumuna düşürüleceği gibi kadına, çocuğa yönelik şiddet eylemcileri de dolaylı olarak desteklenmiş olacaktır.”