Politika
11 Şub 2017 17:07 Son Güncelleme: 20 Kas 2018 08:55

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu: (2)

- "Sayın Binali Yıldırım, 'Anayasa Mahkemesinin 15 üyesinden 12'sini başkan atayacaktır, şu gerekçeyle atayacaktır, bu yargı bağımsızlığına gölge düşürmez' diye bir gerekçe üretiyor mu, üretmiyor. '550 milletvekili sayısı az, biz bu sayıyı 600'e çıkaracağız, faturayı da millete yıkacağız, şu...

ANKARA (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Sayın Binali Yıldırım, 'Anayasa Mahkemesi'nin 15 üyesinden 12'sini başkan atayacaktır, şu gerekçeyle atayacaktır, bu yargı bağımsızlığına gölge düşürmez' diye bir gerekçe üretiyor mu, üretmiyor. '550 milletvekili sayısı az, biz bu sayıyı 600'e çıkaracağız, faturayı da millete yıkacağız, şu gerekçeyle', bunu anlatıyor mu, anlatmıyor. Neyi anlatıyor, 'CHP-HDP-PKK beraberdirler.' Sen vatandaşa doğruyu anlat, neden 'evet' oyu verecek vatandaş sen bunu anlat önce." dedi.

Kılıçdaroğlu, CHP Genel Merkezi'nde gazetecilerle bir araya gelerek, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

CHP'nin referandum için çok çalışacağını ve vatandaştan düşünerek, sandığa gitmelerini isteyeceğini belirten Kılıçdaroğlu, bunun bir parti seçimi olmadığını, Türkiye'nin geleceğinin, demokrasisinin oylandığını ifade etti. Kılıçdaroğlu, CHP'nin bunu anlatabildiği, vatandaşın da düşünerek sandığa gidip, ülkenin geleceğiyle ilgili karar verdiği takdirde Türkiye'nin başarılı bir referandum süreci yaşayacağını söyledi.

"Referandum kampanyası kapsamında kaç ili dolaşacaksınız? Programınız belli mi?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Belli değil, mitingden çok illerde, ilçelerde kanaat önderleriyle bir araya gelip onlarla yüz yüze görüşmek, ağırlığı buraya vermek istiyoruz. Bu parti seçimi değil Türkiye'nin geleceğiyle demokrasisiyle ilgili bir referandum." yanıtını verdi.

Kemal Kılıçdaroğlu, referandumda, "demokrasi sürecek mi, güçlü bir demokrasi, güçlü bir parlamenter rejim mi oluşturulacak, yoksa bütün yetkilerin tek kişiye verildiği bir Kuzey Kore modeli mi olacak", bunun tercihinin yapılacağını söyledi.

"MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, 'Eğer referandumda evet çıkmazsa Türkiye ciddi tehlikelerle karşılaşır.' açıklamaları var. Sizce 'evet' ya da 'hayır' çıkması durumunda nelerle karşılaşır Türkiye?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "Türkiye ciddi tehlikelerle karşı karşıyaysa 15 yılda Türkiye'yi bu ciddi tehlikelerle karşı karşıya getiren iktidar kim? Türkiye'yi bu noktaya getiren iktidara siz destek veriyorsanız, Türkiye'yi daha büyük bir tehlikenin içine sürüklemiyor musunuz? Söylenen sözlerin mantıklı bir altyapısının olması lazım." dedi.

Bahçeli'nin "Türkiye'nin bekası için 'evet' denilmesi gerektiğini" söylediğinin hatırlatıldığı Kılıçdaroğlu, "Bizim anladığımız beka, Türkiye'nin güçlü, dünyada saygınlığı olan bir devlet olarak, hukukun üstünlüğü ve güçlü parlamenter sistemle dünyada saygınlığı olan bir devlet olarak yaşamasıdır. Bir kişinin elinde sopayla bir toplumu, ülkeyi, devleti dizayn etmesine karşıyız biz. Bu, Türkiye'nin bekasına değil dağılmasına yol açar." ifadesini kullandı.

Kılıçdaroğlu, Suriye, Irak ve Libya'nın yönetimde güçlü bir adam olmasına rağmen ne hale geldiğinin ortada olduğunu ifade ederek, Türkiye'nin, bütün kavgalara ve 30-35 yıldır devam eden teröre rağmen parlamenter sistemle bir arada yaşadığını dile getirdi.

- "Henüz bir karar alınmadı"

"Güçlü demokrasi" vurgusu yapan Kılıçdaroğlu, bu sistemin de yanlışlıklarının olduğunu, bunun 12 Eylül darbe hukukundan kaynaklandığını ifade etti. Türkiye'nin darbe hukukundan arınması gerektiğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, daha güçlü bir parlamenter sistemin oluşturulması gerektiğini dile getirdi.

"CHP, Anayasa Mahkemesine gidecek mi? Bir karar aldınız mı?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Henüz bir karar alınmadı. Biz önce Sayın Cumhurbaşkanının onayını bekledik, sonra kendi karar organlarımızla oturup konuşacağız, vaktimiz var." yanıtını verdi.

"Hayır oyları yüksek çıkarsa AK Parti'nin Anayasa Mahkemesi kanalıyla referandumu durdurabileceği iddiaları var. Bu konuda bir değerlendirme yaptınız mı?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "Hayır. Böyle bir değerlendirme yapmadık ama bu bağlamda yorum yapan çevreler var. Biz olayı kendi yapımız içinde yetkili kurullarımızla bir araya gelip konuşacağız. Kararımızı vereceğiz, vaktimiz var." dedi.

Kılıçdaroğlu, "Ne kadar vaktiniz var?" sorusuna, "Kısa sürede. Önümüzdeki hafta içinde biz bunun kararını vereceğiz." karşılığını verdi.

- "Türkiye'yi nasıl bir maceraya sürüklediğini biliyorlar"

"Anayasa değişikliğine 'hayır' diyen CHP FETÖ, PKK ve HDP ile aynı çizgide olmakla itham ediliyor. Bu konudaki düşünceniz nedir?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Bu anayasaya neden 'evet oyu kullanın' demekten aciz olan bir hükümet var. Vatandaşa, 'Biz, anayasayı değiştirdik, değişiklik maddelerini kamuoyunun bilgisine sunduk, buna şu gerekçelerle 'evet deyin' lafını edemiyorlar. Çünkü bir gerekçe yok." yanıtını verdi.

Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"O zaman ne yapıyorlar? CHP'den başlayarak özel bir suçlama alanı getiriyorlar, terör örgütleriyle sanki CHP ilişkiliymiş gibi. Terör örgütleriyle yatıp kalkanlar bunlar. Yani şehirler silah deposuna döndürülürken CHP mi iktidardaydı? Şimdi kendileri için özel bir tartışma alanı yaratmak istiyorlar, biz bu tuzağa düşmeyeceğiz. Biz vatandaşlarımıza, bu anayasa değişikliklerine neden hayır oyu vermesi gerektiğini anlatacağız. Mesela Sayın Binali Yıldırım, 'Bir cumhurbaşkanı tarafsız olmayacaktır, çünkü şu nedenle tarafsız olmayacaktır' bunu açıklayabiliyor mu, açıklayamıyor. 'Anayasa Mahkemesinin 15 üyesinden 12'sini başkan atayacaktır, Şu gerekçeyle atayacaktır, bu yargı bağımsızlığına gölge düşürmez' diye bir gerekçe üretiyor mu, üretmiyor. '550 milletvekili sayısı az, biz bu sayıyı 600'e çıkaracağız, faturayı da millete yıkacağız, şu gerekçeyle', bunu anlatıyor mu, anlatmıyor. Neyi anlatıyor, 'CHP-HDP-PKK beraberdirler.' Sen vatandaşa doğruyu anlat, neden 'evet' oyu verecek vatandaş sen bunu anlat önce. Olay CHP sorunu değil ki daha bunu kavrayamamışlar. Olay bir Türkiye sorunu."

Kılıçdaroğlu, "Bunu anlatmaktan aciz insanlar. Çünkü yaptıkları değişikliğin Türkiye'yi nasıl bir maceraya sürüklediğini aslında onlar da biliyorlar." diye konuştu.

- "Çıksın meydanlara eleştirimiz yok"

"Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 'evet' kampanyası yürütmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Tarafsız değil, tarafsızlığını korumadı, korumamayı da sürdürecektir. Bu milletin takdirine, sağduyusuna ve vicdanına bırakıyorum bunu." yanıtını verdi.

"Tarafsız olması gereken bir cumhurbaşkanı, parlamentoya gelip, 'Ben parlamentoda tarafsız davranacağım' diye yemin ettiği zaman, bunun inandırıcılığı ne ölçüde olacaktır?" diye soran Kılıçdaroğlu, "Meydanlara iniyor, çıksın meydanlara, bizim herhangi bir eleştirimiz yok. Çıkabilir. Millet vicdanıyla bakıp bunu değerlendirsin tek isteğim bu." ifadesini kullandı.

Kılıçdaroğlu, "Cumhurbaşkanı'nın meydanlara çıkması, 'tarafsızlığı ihlal edeceği' söyleminizi destekliyor mu?" sorusuna, "Elbette. Bu anayasa değişikliğinin nasıl bir felakete yol açacağını artık vatandaş gözleriyle görecektir." karşılığını verdi.

"Referandumun adil olacağını söylemek mümkün mü? 'Bu referandum adil olacaktır' diyebiliyor musunuz? " sorusunu Kılıçdaroğlu, "Hayır, referandum süreci adil koşullarda yürümeyecektir. Özellikle havuz medyasının, son KHK'larla muhalefeti tamamen yok sayan bir anlayışla yayın politikasını sürdüreceğini biliyoruz. Şu anda medyanın yüzde 90'ı da iktidarın kontrolünde zaten. Dolayısıyla adaletli bir referandumun olmayacağını biz biliyoruz ama her şeye rağmen ben, bu ülkenin insanlarının vicdanına, basiretine, sağduyusuna güveniyorum. Türkiye Cumhuriyeti sıradan bir devlet değil." diye yanıtladı.

- "Hayırsız evlat fonu"

Kılıçdaroğlu, referandum sürecinde, valilerin, kaymakamların, rektörlerin, bütün devlet kurumlarının "evet" demek için özel çaba harcayacağını savunarak, "Bu neyi getirir? Bütün baskılara rağmen göreceksiniz 'hayır' kazanacaktır. Bu ülkenin sağ duyusu vardır, ben buna inanıyorum." diye konuştu.

"Referandum için slogan belirlediniz mi?" sorusuna, Kılıçdaroğlu, "Hayır. Ne kadar güzel bir sözcük değil mi hayır? Henüz belirlediğimiz bir sloganımız yok, çok sayıda öneri var. Bu siyasetçilerin alanından çok, reklamcıların alanına giriyor, bu konuda bir çalışma var. Kulağıma hoş gelen kelime 'hayır' tabii." yanıtını verdi.

Kılıçdaroğlu, "Bazı kamu şirketlerinin Varlık Fonuna devrine" ilişkin bir soru üzerine, şunları söyledi:

"Ortada Varlık Fonunu oluşturacak bir gelir yok. Geçmişte halkın birikimleriyle oluşturulan bankaydı, limandı vesaire onlar Varlık Fonuna aktarıldı yeni bir kaynak yaratmak amacıyla ve 18 ayrı yasaya uymayacak arındırılmış bir fon. Bugün bu fona göre Ziraat Bankasını 1 liraya, herhangi bir kişiye satabilirsiniz veya gidersiniz 2 milyar dolar para alırsınız İzmir Limanı için zamanı gelir parayı ödeyemezsiniz, dersiniz 'Sana İzmir Limanı'nı vereyim.' 50 milyarlık bir yatırımı 2 milyara verebilirsiniz veya onlar gelir haciz uygularlar."

Varlık Fonuna ilişkin uygulamaların, TBMM'nin ne de Sayıştayın denetimine tabi olmadığını kaydeden Kılıçdaroğlu, "Buna ben 'hayırsız evlat fonu' demiştim. Hayırsız evlat, babasından, dedesinden kalan mirası har vurup harman savurur. 100 yıllık Ziraat Bankasını, PTT'yi, büyük kuruluşları böyle har vurup harman savurarak, Varlık Fonu adı altında birilerine peşkeş çekme amacıyla götürmek asla doğru değildir. Onun için 'hayırsız evlat fonu' demiştim buna. Gerçekten bunlar kendi tarihlerine saygı duymayan bir grup." görüşünü savundu.

- "Siz kandırıla kandırıla mahvoldunuz"

"İktidar, Varlık Fonunu kullanarak referanduma kadar kaynak yaratmayı mı çalışıyor?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Evet. Varlık Fonu ile iki hazine oluşturuluyor, biri TBMM'nin, Sayıştayın denetiminde olan bir hazine, bir de bütün bunların dışında denetimsiz bir hazine oluşturuluyor. Kaynaklar istendiği gibi kullanılsın, harcanabilsin diye. Bu referandum için kullanılacak tabii. Yasalar bunun için çıkıyor, her şey nisan, mayıs ayına kadar endekslenmiş durumda. Ondan sonra 'Ben size gösteririm' programı girecek devreye." karşılığını verdi.

Kılıçdaroğlu, KHK'larla akademisyenlerin ihraç edilmesine ilişkin bir soru üzerine, "Hitler Almanya'da ne yaptıysa şu anda Türkiye'de o yapılıyor. Hitler Almanya'da bilim adamlarını üniversitelerden kovdu, o bilim adamlarının pek çoğu Türkiye'ye geldi. Genç Türkiye Cumhuriyeti o bilim adamlarına kucak açtı, bizim üniversitelerimizde yıllar yılı bunlar ders verdiler. Şimdi kitap, yazı yazmak, konuşmak dışında hiçbir günahı olmayan yüzlerce akademisyeni bir KHK ile kapının önüne koyuyorsunuz. Hangi ahlak, vicdan, inanç bunu kabul eder?" dedi.

Kemal Kılıçdaroğlu, akademisyenlerin ihraçlarıyla ilgili "yanlışlıklar olabilir" açıklamasının, daha büyük bir felaket olduğunu ileri sürerek, şöyle konuştu:

"Bir insanı üniversitede kapının önüne koyacaksın, bütün kamuoyuna bir anlamda 'Ben bunu cezalandırdım' diyeceksin. Beş gün geçecek, 'Bir hata yapmışız, kusura bakma seni tekrar görevine iade ediyoruz' diyeceksin. Hatayı yapan kim? Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar. Siz kandırıla kandırıla mahvoldunuz, herkes sizi kandırdı. Şimdi kandırıldıklarını itiraf ediyorlar. 'Birisi bizi kandırabilir, buraya yanlış isimler yazmış olabiliriz ama söz veriyoruz yanlışlık olursa düzelteceğiz.' Türkiye'de bir devlet yönetimi yok, çöken bir devlet var sadece. Son KHK'lar çöken devletin en temel göstergesi."

- "Alimin ölümü, alemin ölümü gibidir"

Öğretim üyelerinin giydiği cübbelerin ayaklar altına alınmasından içinin acıdığını dile getiren Kılıçdaroğlu, "21. yüzyılın Türkiyesi bu mu Allah aşkına? Bir bilim insanının cübbesini siz çiğneyeceksiniz ki inançlı olduklarını söylüyorlar, 'Alimin ölümü, alemin ölümü gibidir' diyor Sevgili Peygamberimiz. Bu kadar bilim insanını yücelten bir anlayıştan, bilim insanını ayaklar altına alan bir anlayışa geldik. Nesini anlatacaksınız? İnsanda biraz utanma, ahlak, bilime, bilim insanına saygı olur." diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin bilim üreterek güçlü olacağına işaret ederek, "Şimdi bilgi üreten insanlar kapının önünde. 'Güçlü Türkiye' diyorlar, 'Evet verin, güçlü Türkiye'yi kuracağız' diyorlar. Bilim adamını kapının önüne koydun, hangi ülke gelip de sana 'Sen güçlü ülkesin' diyecek?" ifadesini kullandı.

Kemal Kılıçdaroğlu, bir gazetede çıkan haberden örnek vererek, KKTC'nin parlamenter sistem ve demokrasi açısından Türkiye Cumhuriyeti'nin çok ötesinde olduğunu savundu.

(Bitti)