Çek bir CHP fotoğrafı… 'Profil'den ve yakışıklı olsun!..

Medyaradar siyaset analisti Atilla Akar, CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ile İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun basın danışmanı Murat Ongun arasında yaşanan “Profil” tartışması üzerinden CHP’deki kavganın yakın dönemde alabileceği biçimi tartıştı…

Efendim: ben aslında bayramda biraz “ense” yapmayı düşünüyordum. Ne mümkün! Gene frenleyemediğim yazma dürtüm harekete geçti ve klavyenin karşısına oturttu beni. Bir baktım CHP’de bayramın geçmesini bile bekleyememişler karşılıklı atışmalar ve dahi sataşmalar başlamış. Asıl bayramdan sonra siz seyreyleyin gümbürtüyü!

Sahne “Profil tartışması” ile açıldı!..

Zaten çoktan alenileşen CHP’deki kavga hayli ilginç biçimler alacağa benziyor. Bunun en yeni işaret fişeği ise CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ile İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun basın danışmanı Murat Ongun arasında yaşandı.

Şimdilik böylesi “tatlı atışmalar” (!), manidar sözler ve simgeler şeklinde tezahür eden çatışma yarın öbür gün daha sertleşeceğe benzer. Bunlar şu an için leblebi çekirdek, ısınma hareketleri, “egzersiz” sayılır!

Kavga Kişisel Değil!

Neyse devam edelim: ancak bu tartışmayı sadece “kişisel” bir tartışma gören yanılır. Evet, Canan Kaftancıoğlu ve Ekrem İmamoğlu’nun neredeyse baştan beri yıldızlarının pek barışık olmadığı malum. (İlginçtir, ikisi de İkizler burcu ama anlaşamıyorlar. Bu konuyu astrologların cevaplaması lâzım!) Fakat iki ismin yalnızca birbirlerinden hoşlanmadıkları, mizaçlarının uymadığı şeklinde algılamak son derece hatalı olur. Üstelik süren tartışma genel başkanlık meselesinden çok önce başlamış durumdaydı. Sadece bastırılıyor, ara sıra su yüzüne çıkabiliyordu. Peki o halde gerçek durum neydi?

Defalarca belirttim. CHP’deki kavga uzun süredir örtülü “Etno-Sınıfsal” bir kavgadır. Bundan kastım Etnik – Mezhepsel – Bölgeci - Hemşerici ilişkiler yumağı üzerinden palazlanmış, partide mevzi almış yeni-tip sınıflaşmadır. (Meseleyi “ideolojik” sanan yanılır. Zaten böylesi bir partide gerçek manada bir “ideolojik kavga” da olamaz!) Bu çatışkının sosyolojisi göründüğünden apayrıdır.

Dolayısıyla hepsinin bir “ekibi” hazır ilişkileri, hegamonik manevra alanları vardır. Parti içi iktidar bunların çatışması veya uzlaşması üzerinden kurulur. Ekonomik rant da bu ilişkilerin sonucudur. Bu yanıyla “sınıfsal”dır. Başka faktörler olmakla birlikte, genel başkanları da seçtiren bunlardır.  Nedense kimse bu etkiden söz etmez. Ederlerse fincancı katırları ürker. Oyun bozulur!..  

Klikler ve Ekipler Savaşı!..

İşte kimi CHP örgütleri ile İmamoğlu arasındaki çatışkı esasta budur. Bunlar aynı zamanda bir “klik”tir. Statükonun değişmesini istemiyorlar. Saflaşmanın dinamiği sanıldığından çok farklıdır. Çatışkı bu minvaldedir. Aslolan CHP’nin örgütsel profilidir!..

Oysa İmamoğlu’nun henüz dayandığı böyle bir “klik” veya “ekip” yoktur. Varsa da oldukça zayıf kalmaktadır. İmamoğlu seçmen ve sıradan CHP’li desteğine güvenmektedir ki bence yanılır. (Hatta kazansa bile ona soluk aldırmayacaklar!) Genel seçimleri seçmen, parti seçimlerini delegeler kazandırır. Örgütü elinde tutan her zaman avantajlıdır! 

Ninemin Sakalı Olsa Dedem Olurdu!..

İlkin Canan Kaftancıoğlu’na hak verdiğim bir noktadan başlayayım. Kaftancıoğlu, Kılıçdaroğlu’nu kastederek “Bugünlerde 'Gitmeli, bırakmalı' diye bence yakışmayacak bir şekilde itibarsızlaştırılıyor, bunun korkunç karşısında olduğumu bir kez daha söylemek isterim.” Bence Kaftancıoğlu itirazında sonuna kadar haklı. Düne kadar Kılıçdaroğlu’nu alkışlayanlar şimdi birdenbire karşısına geçiverdiler. Burada gerçekten siyaseten bir “Nankörlük” mevcut. O kadar ki iş artık bir “manevi infaz operasyonu”na vardırılıyor. Ayıp bir yan var!

Öte yandan Kaftancıoğlu’nun İmamoğlu’na dair yaptığı kıyaslamayı doğru bulmuyorum. Hatta ilk bakışta çok mantıklı imiş gibi görünen açıklamada gizli bir “aşağılama” seziyorum. Ne diyordu Kaftancıoğlu: “Kemal Kılıçdaroğlu Genel Başkan olmasaydı Cumhuriyet Halk Partisi'nde benim gibi bir siyasi aktör -beğenirsiniz, beğenmezsiniz- olamazdı. Kemal Kılıçdaroğlu Genel Başkan olmasaydı çok büyük ihtimalle Ekrem İmamoğlu profilinde birisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olamazdı. O zaman da mesela "sağcıydı" derlerdi; eş dost, tanıdık, il başkanı, yakını kim ise getirir onu belediye başkan adayı yaparlardı.”

Önce gayet “alçakgönüllü” bir şekilde kendisini de katıyor ama sonra “Kemal Kılıçdaroğlu Genel Başkan olmasaydı çok büyük ihtimalle Ekrem İmamoğlu profilinde birisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olamazdı” cümlesinde “Ekrem İmamoğlu profilinde birisi” diyerek bir “küçümseyici” ifade de bulunuyor. (“Düşük profilli” diyemediği için olabilir mi?) İlaveten eski “sağcılığı”nı hatırlatarak savunma görünümlü bir iğnelemede bulunuyor.

Bilemiyorum Kaftancıoğlu’nun önermeleri “Totoloji” sınıfına girer mi girmez mi? Ancak varsayımsal olarak “Ninemin Sakalı Olsa Dedem Olurdu!” tarzında bir durum sanki. “O olmasaydı bu, bu olmasaydı o” şeklinde bir iz sürülebilir mi? Bunun adeta sonu yok. Nitekim CHP’den ihracı istenen Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’da “Baykal olmasaydı Kılıçdaroğlu olmazdı” demiş.

Emoji ve Resimlerle Süren Kapışma!

Lakin Kaftancıoğlu’na asıl cevap sözlü veya yazılı olarak değil İmamoğlu’nun Basın Danışmanı Murat Ongun’dan gelecekti. Ongun kişisel sosyal medya hesabından  İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun profilden çekilmiş 4 adet fotoğrafını paylaştı ve tweette de göz kırpan bir emoji kullandı. Onlarda “Halk bizden yana, halkla iç içeyiz” demek istemişler herhalde. (Halen kendilerini genel seçimlerde zannediyorlar belki de!) Ben olsam buna o kadar güvenmezdim!

Dolayısıyla savaş artık simgeler ve görsel materyallerden üzerinden yürüyordu. Kim bilir daha ne enteresan cevaplar, karşı hamleler, kinayeler, vb göreceğiz. Olsun, esprili ve seviyeli olduğu, çirkinleşmediği sürece sorun yok. Ama bu “ölçülü” sataşmaları daha ne kadar sürdürebilecekleri meçhul.

Çünkü çelişkinin ibresi sertleşme yönünde görünüyor. Bayram sonrası çok daha keskin ifadeli karşılıklı beyanlara şahit olmamız mümkün gözüküyor. Daha sonrasını düşünmek dahi istemiyorum. Herkesin asıl “profili” ve kapasitesi o zaman ortaya çıkacak herhalde.

Ne diyeyim?.. Çek bir CHP fotoğrafı, profilden ve yakışıklı olsun!..

30.06. 2023

NOT: Fakat daha tartışmanın mürekkebi kurumadan bu kez de başka bir atak bizzat Kılıçdaroğlu’nun kendisinden gelecekti. Kılıçdaroğlu’nun röportajda verdiği cevaptaki "CHP, genel başkanını kurultaylarında seçer… Adaylar çıkar ve yarışırlar… CHP, hiç kimseye altın tabak içinde Genel Başkanlığı sunmaz. Bu davranış CHP'nin geleneğinde yoktur.” sözleri manidardı. Bu “kolaysa gel de al” demenin nazikçesiydi!