Medya
08 Ağu 2011 09:03 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:39

"BUNU DÜŞÜNMEK İÇİN ANCAK KENAN EVREN KADAR ZEKİ OLMAK GEREK!"

"35. Madde değişsin, içine bol bol demokratik parlamenter rejim ifadeleri eklensin. Fakat bunun bir darbe yetkisi maddesi olduğu fikri yerleşmesin."

Radikal yazarı Özgür Mumcu yıllardır tartışıla gelen konuyu mercek altına aldı..

İşte Özgür Mumcu'nun askere darbe yetkisi verdiği düşünülen o maddeyle ilgili çarpıcı analizleri...

35. madde

Dünün en önemli haberi, TSK İç Hizmetler Kanunu’nun 35. maddesinin değiştirilmesi hakkındaydı. Maddenin orduya darbe yapma yetkisi verdiğine dair garip bir inanış var. Hakikaten de Kenan Evren’in 12 Eylül darbesini bu maddeden kaynaklanan yetkisini öne sürerek meşrulaştırmaya çalıştığı biliniyor.
Ne diyor 35. madde: “Silahlı Kuvvetler’in vazifesi, Türk yurdunu ve anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyeti’ni kollamak ve korumaktır.”
Bu maddeye dayanarak darbe yapmanın hukuka uygun olacağını düşünmek için ancak Kenan Evren kadar zeki olmak gerek. Bir kanun maddesindeki gayet soyut bir ifadeye dayanarak cebir yoluyla anayasa değiştirme yetkisine sahip olunacağını zannetmek, bırakalım hukuk mantığını, düz mantıkla bile izah edilebilir gibi değil.

Konu psikolojik
Şimdi bu maddede yapılacak değişiklikle ordunun ‘demokratik parlamenter sisteme bağlı kalacağına vurgu’ yapılacağı söyleniyor. Sanki maddenin şimdiki halindeki ‘anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyeti’ ifadesinden başka bir anlam çıkarmak mümkünmüş gibi.
Konu hukuki olmaktan ziyade psikolojik bir boyut içeriyor. TSK İç Hizmet Kanunu’nun 35. maddesi de başka herhangi bir kanun maddesi de orduya darbe yapma yetkisi vermiyor. Sadece görüntüyü kurtarmak için aslında kendisine verilmeyen bir yetkiye sahipmiş gibi davranan darbeciler söz konusu.
Bir darbeci sürüsü, yarın öbür gün darbe yapmaya karar verse herhalde İç Hizmet Kanunu’nun 35. maddesine ‘demokratik parlamenter rejim’ vurgusu getirildi diye bundan vazgeçecek değil.
Buna rağmen bu değişiklik AKP, CHP ve BDP tarafından destekleniyor. Hatta değişiklik önerisini ilk olarak CHP’nin verdiği biliniyor.
Ordunun darbeyi sözüm ona hukuka bağlı olarak yaptığını iddia etmek için uydurduğu absürd bir akıl yürütmenin siyasetçiler tarafından da içselleştirildiği anlaşılıyor.

Üstü örtülü kabul
Bu kanun değişikliğiyle sanki üstü örtülü olarak, 35. maddenin bu halinin darbe yapma yetkisi verdiği kabul ediliyor. Yani sadece asker değil siyasetçiler de bu kanıdaymış gibi bir hava doğuyor. “Değiştirelim de darbe yapamasınlar.”
Herkes kendini daha iyi hissedecekse madde elbette değiştirilsin. Şayet bu değişiklikle ordu darbe yapma yetkisi olmadığına inanacaksa, siyasetçiler de gönül rahatlığıyla yasama faaliyetini sürdürecekse ne güzel.
Madde değişsin, içine bol bol demokratik parlamenter rejim ifadeleri eklensin. Fakat bu değişiklikten önce 35. maddenin bir darbe yetkisi maddesi olduğu fikri yerleşmesin.
Kanun maddesinde, psikolojik olarak rahatlamak için hukuken bir anlamı olmayan değişiklikler yapmak, memleketin içinde bulunduğu ruh halini de özetliyor.
Askerin özerkliği azalırken sembolik değişikliklerle siyasetçiler kendilerine moral veriyor. Hiçbir sakıncası yok. Ancak 35. madde zaten darbe yetkisi vermiyordu. Asıl TSK’nın Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanması ve askeri harcamaların denetlenmesi konularına odaklanmakta fayda var.