CineRadar
02 Ağu 2013 13:07 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:19

BU FİLMDE ''GERÇEK CİN GÖRÜNTÜLERİ'' VAR!

Yaz vizyonunda yeni filmler gösterime girmeye devam ediyor. Hangi film sizin için daha uygun? Murat Tolga Şen'in hazırladığı Cineradar köşemizde...

Evlilik hazırlıkları yapmakta olan Kübra, kına gecesinde cinlerin saldırısına uğrar ve bedeni tanımlanmayan varlıklar tarafından ele geçirilir. Başına gelen bu esrarengiz olay yaşadığı köy Kıbledere için yeni bir şey değildir. Bu gizemli köy geçmişte define arama olayları sırasında lanetli bir olay yaşamış ve bu lanet adeta üzerine yapışmıştır. Kübra’yı tedavi etmek için yola çıkan Ebru isimli bir psikiyatrist aynı zamanda Kübra’nın eski bir arkadaşıdır. Psikiyatrist Ebru, bu tür vakalarda halkın ilk olarak başvurduğu cin çıkaran hocalardan biriyle birlikte çalışacak; Cinci Faruk Akat olarak tanınan bu adamın cin çıkarma seansı sırasında genç kıza yaptıklarını kayıt altına alıp inceleyecektir. Böylece din ve bilimsel çözümler karşı karşıya gelir. Başlarda her şey yolunda gitse de köyün geçmişinde yaşanan olayların laneti herkesin yakasına yapışacaktır.

Senarist ve yönetmen Hasan Karacadağ’ın ilk Dabbe filmiyle başladığı "insanlara musallat olan cin" temalı filmlerinin son halkası olan Dabbe : Cin Çarpması, önceki filmleriyle benzer temalar üzerinden gidiyor.

Murat Tolga’nın notu: İslami referanslı korku filmleri deyince akla tek bir isim geliyor; Hasan Karacadağ, o da sağolsun hiç hız kesmeden film yapıyor. Çünkü ucuz ve karlı filmler yapmanın formülünü bulmuş gibi görünüyor ancak Dabbe serisinin yakıtı bana göre tükenmek üzere… Filmde gerçek cin görüntüleri var beyanları da ucuz PR numaraları ve bu tür çabalar Karacadağ’ın filmlerinin eleştirmenler tarafından tamamen görmezden gelinmesine yol açıyor. Karacağ’ın korku filmlerini ben sevmiyorum ancak ‘korkutabilme’ yeteneğini takdir ediyorum. Plastik makyajlarda giderek iyileşiyor. Keşke bu potansiyeli daha iyi senaryolar ve oyunculuklarla kullanabilse…

Kimler Gitsin: Dabbe filmlerini sevenler ve “korku filmi olsun çamurdan olsun, ben izlerim” diyenler.

HAFTANIN EN İYİ FİLMİ: KUTSAL MOTORLAR

Cesar o gün her sabah yaptığı gibi işe gitmek için elinde çantası, yaşadığı görkemli malikaneden çıkar, beyaz limuzinine doğru yürür. Çevresindeki korumalar ona eşlik ederken, şoförü Celine kendisine kapıyı açar ve yol boyunca o gün tamamlamaları gerekan randevularından konuşurlar. Cesar eline yaşlı bir kadın peruğu alıp onu düzeltmeye başlayıncaya dek her şey normal gibi görünmektedir. Peki gerçekten her şey bu kadar normal midir?

Fransız sinemacı Leos Carax’ın 13 yıl aradan sonra yeniden yönetmen koltuğuna oturduğu filmi tam bir deneysel sinema süreci. Bir hikayeden diğerine atlayan Cesar karakteri ve onun "randevu" adı altında büründüğü kılıklar, karakterler arasındaki geçişler ve tüm hikayeler boyunca farklı filmlere yapılan göndermeler seyircilerin akılını kurcalayacak boyutta.

Bu filmiyle 65. Cannes Film Festivali’nin yarışmalı bölümüne de katılan yönetmen, kadroya başrol oyuncusu Denis Lavant’ın yanı sıra Kylie Minogue, Eva Mendes, Edith Scob ve Michel Piccoli gibi isimleri de dahil etti.



Murat Tolga’nın notu: Müthiş bir film ancak hakkında bir şeyler yazmak zor, herkesin kendine ait bir izleme deneyimi oluşturacağına inanıyorum. Vizyon tarihi sürekli erteleniyordu. Festivallerde ve paylaşım ağlarında izlemeyen kalmadı ancak sinemada bir kez daha izlenir ve yeniden aşık olunur bu filme…

Kimler Gitsin: Sinema sanatını seviyorum diyen herkes! 

ŞİRİNLER BU KEZ PARİS’TE!

Şirinler’in başının belası olan kötü kalpli büyücü Gargamel, Naughties (Yaramazlar) adlı Şirinlere benzer bir grup yaratık yaratır. Yine tek amacı kendisini çok güçlü yapacak Şirin özüne ulaşmaktır. Fakat yapay değil, ancak gerçek bir Şirin’in özünün işine yarayacağını fark eder. Dahası Şirine bu kötü kalpli yaratıkları gerçek şirinlere döndürmeyi başaran kimsenin bilmediği bir büyü bilmektedir. Gargamel bunu öğrenince hemen Şirine’nin peşine düşer ve onu Paris’e kaçırır. Paris’te dünya onu çok başarılı bir sihirbaz olarak tanımıştır, milyonların sevgilisi olmuştur. Şimdi Şirin Baba’nın önderliğindeki Şirinler yine insan dostları Patrick ve Grace ile işbirliği yaparak Şirine’yi kurtarmaya çalışırlar. Peki bakalım Şirine kurtulmak isteyecek midir?

Filmin orjinalinde Şirine’yi Katy Perry Gargamel’i ise Hank Azaria seslendiriyor.



Murat Tolga’nın notu: Şirinler çizgi romandan TV’ye oradan da sinemaya geçerken kendi ruhundan çok şey kaybetti ve çocuklar için yapılmış bir Hamburger eğlenceliğine dönüştü. Film kötü değil, kahramanları Paris’e taşımak iyi fikir gibi görünüyor ancak Şirinler köyü ve ormanında geçen bir filme kadar benim ilgimi çekecek bir şey yok ortada!

Kimler Gitsin: Çocuklarıyla eğlenceli bir gün geçirmek isteyen ebeveynler için iyi bir seçim.

HER YER KIPKIRMIZI! RED 2

Emekli CIA ajanlarının Avrupa’daki düşman avı sürüyor... Eski CIA ajanı Frank Moses emekli olmuştur ve son görevde birlikte çalıştığı arkadaşı Marvin Boggs iddialara göre bu esnada hayatını kaybetmiştir. Bu söylentiler esnasında Frank, kendisinden bir konu hakkında bilgi almaya gelen FBI ajanlarıyla karşılaşır. FBI, yirmi beş yıl önce kullanılan ve o andan itibaren ortadan kaybolan bir nükleer silahla ilgili bilgi toplamaya çalışmaktadır. Nightshade isimli bu görevi araştırmaya ikna olan deneyimli ajanlar, tehlikeli teröristler ve özen ajanlarla mücadele edecekleri bir dünya turuna çıkarlar.

2010 tarihli ve yönetmenliğini Robert Schwentke’nin üstlendiği gişe hiti Red filminin devamı olan yapımda kadroya Bruce Willis ve Mary-Louise Parker’ın yanı sıra Helen Mirren, Anthony Hopkins, Catherine Zeta-Jones ve John Malkovich gibi yıldız isimler eşlik ediyor. Yönetmenliğini Dean Parisot’ın üstlendiği filmin senaryosu ise bu sefer Erich Hoeber ve Jon Hoeber ikilisine ait.



Murat Tolga’nın notu: İlk film eğlenceli bir aksiyondu ancak bu defa  karakterler arası mavratik ilişkiler fazlaca zorlanmış. Görkemli aksiyon sahneleri sayesinde iş yapacaktır ama ille de sinemaya gitmenizi gerektirecek bir film değil.

Kimler Gitsin: Bol patlamalı ve alaycı Amerikan aksiyonlarını sevenler.

MODASI GEÇMİŞ BİR AKSİYON AMA FENA DEĞİL! ZORLU İKİLİ

İki rakip büro, bu iki farklı büroda çalışan 2 ajan ve bunların başından geçenlerle ilgili bir aksiyon filmi 2 Guns. Birlikte çalışmak zorunda bırakılan bu iki ajan da, bir diğerinin gizli bir görevde çalışan federal bir ajan olduğundan habersizdir. İşlerinde iyi olan bu ajanlar birbirlerinden habersiz, birbirlerine güvenmeden kendilerine verilen tüm görevleri yerine getirerek, başarılara imza atarlar. Fakat sonunda olanlar olur ve nasıl olduğunu anlamadan son görevlerinde para çalmakla suçlanırken bulurlar kendilerini. Bunun üzerine kendilerini aklamak için ittifak yaparlar. Filmin yönetmenliğini Baltasar Kormákur üstlenirken, başrollerini ise Mark Wahlberg, Denzel Washington paylaşıyor.



Murat Tolga’nın notu: Çok alışageldik bir konu ancak oyuncularının hatrına izlenebiliyor. Bu sözüm de Denzel Washinton için geçerli… Mark Wahleberg odundan biraz daha hallice bir performans koyuyor ortaya. Önce düğümlerin atıldığı, finalde de hepsinin birden çözüldüğü zeki olduğunu sanan bir Amerikan Polisiyesi…

Kimler Gitsin: Amerikalı aynasızların başına gelenleri izlemeyi sevenler.

ZAMANDA GİDEN GİDENE: ZAMAN YOLCULARI

Seattle’da çıkan aylık bir derginin 3 çalışanı, gazetede sıra dışı bir küçük ilan görür. "Zaman yolculuğu yapacak eş aranıyor" başlıklı ilana şüphecilik yaklaşan gençler, bu çılgın ilandan iyi bir haber çıkacağına inanarak ilan sahibi Kenneth’in peşini düşerler. Gizemli bir adam olan Kenneth, sıradan bir süpermarket çalışanı gibi görünmekle, aşırı paranoyaktır ve zaman yolculuğunun sırrını çözdüğünü iddia eder. Yakın zamanda yeni bir yolculuğa çıkmak için de hazırlıklarını tam gaz sürdürmektedir. Ama bu yanında bu yolculuğa katılacak kişiye de "güvenlik garantisi" vermez. 3 kişilik ekibin en maceraperesti olan Darius onla zaman yolculuğuna çıkmak istediğini söyler ve beraber hazırlanırlarken yavaş yavaş Kenneth ile yakınlaşır. Haber peşinden giderken aralarında empatinin başrolde olduğu bir ilişki doğacaktır...

Festivallerin gözdesi olan Küçük Gün Işığım filminin yapımcılarının imzasını taşıyan film bilim-kurgu ve dramatik anlatıyı aynı potada eriten bir film.



Murat Tolga’nın notu: İlginç bir film ancak Little Miss Sunshine’ın yapımcılarından ibaresine pek güvenmeyin. Haftanın son seçeneklerinden biri olabilir bence…

Kimler Gitsin: Teknoloji delisi romantik gençler

MURAT TOLGA ŞEN / murattolga@gmail.com

Filmlerin konu bilgileri http://www.beyazperde.com/ a teşekkürler.