CineRadar
31 Ağu 2012 01:28 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 14:05

BOURNE'IN MİRASI KİME KALDI?

CIA tarafından yenilmez bir savaşçı haline getirilmiş Ajan Aaron kendisini ve güzel bir doktoru kurtarabilmek için Alaska'dan Filipinlere uzanan ölümcül bir maceraya dalıyor!

Bu hafta gösterime giren sadece dört yeni filmimiz var ama buna “fırtınadan önceki sessizlik” demek de mümkün… Gişe bombaları ilerleyen haftalarda gösterime girmek üzere sıra bekliyor. Yine de eğlenceli filmler var bu hafta karşımızda… Üstelik az film olmasına rağmen her türün meraklısı düşünülmüş, hatta çocuklar bile… Bana kalırsa yeni ‘Saftirik’ macerası okullar açılmadan yüzlerini güldürecek çok iyi bir sinemaya gitme sebebi…

İşte haftanın dört filmi… Bu hafta odağıma Bourne serisinin son filmi Bourne’un Mirası’nı aldım ancak bu film için sarfedecek güzel kelimeler bulamadım.  İyi okumalar, iyi seyirler!

Bourne’un Mirası / The Bourne Legacy / Aksiyon, Gerilim / 135 dk



Yönetmen: Tony Gilroy

Oyuncular: Jeremy Renner, Scott Glenn, Stacy Keach, Edward Norton, Michael Chernus, Corey Stoll, Joan Allen, John Arcilla,Clayton J. Barber, Michael Berresse


80’ler aksiyon sineması açıkta bırakılmış bir elma şekeri gibi... Aradan geçen 30 yıldan sonra bile üşüşen sinek çok oluyor. Bu hafta izleyeceğimiz tamamen gişe kaygısıyla yapılmış Bourne’un Mirası da işte böyle bir film!

İlk defa 80’ler video furyasında karşımıza çıkan Robert Ludlum romanlarını modern sinemaya etkileyici bir şekilde geçirmeyi başaran yönetmen Paul Grengrass ve Jason Bourne rolüne çok yakışan Matt Damon’u kaybettikten sonra yapımcıların elinde kalan tek seçenek, ajanlar dünyasına dalıp torbadan kim çıkarsa çekmek. Amaç: Bourne serisine mesafeli bir şekilde iliştirebilecekleri ancak macerayı asıl kahraman üzerinden devam ettirebilme ihtimaline karşın ileride tamamen unutabilecekleri bir yan karakter kurgulayıp filmi çıkarmak, Bourne ismiyle bilet satarak hap yapmak, para kazanmak…

Bu macerada daha önceki filmlerin ortak senaristi olan Tony Gilroy yönetmen koltuğuna da oturuyor. Son dönem aksiyon sinemasının ısrarla öne çıkarılmaya çalışılan yıldızı Jeremy Renner ise Ajan Aaron Cross rolünde karşımıza çıkıyor. Rol için doğru seçim gibi durmuyor, Mickey Rooney’i andıran sevimli bir suratı var. Onu beyazperdede her gördüğümde kas çalışmış bir Elmer (Looney Tunes çizgi karakteri) izliyor gibi oluyorum. Jeremy Renner’ın bundan daha ileriye gidecek potansiyeli olduğunu sanmıyorum ama Edward Norton ve Rachel Weisz’in bu filmde ne işi var bilemedim!

Film, Youtube’a düşen görüntüler yüzünden deşifre olma ihtimaline karşı vazgeçilen bir istihbarat projesinden ve itlaf edilen ajanlarda açılıyor. Bu kısmı hiç inandırıcı bulmadığımı belirtmeliyim. Sen kalk, binbir zahmetle bir sürü elit ajan yetiştir sonra da "youtube’da görüntüler var, foyamız meydana çıkacak" diye korkup hepsini yok et. Ciddi olamazsınız! Bu projenin ‘askerleri’ bildiğimiz sıradan insanlar değil, genetikleriyle oynanmış ve hormon dengeleri yeniden düzenlenerek birer ‘üstün savaşçı’ haline getirilmişler ama her gün almaları gereken yeşilli-mavili hapları var. Tüm ajanların işi bitirildikten sonra sona kalan tek kişi olan Aaron’un ve hapların üretildiği laboratuvarda çalışan bir doktorun peşine düşen CIA, kendi yarattığı bu ölüm makinesini durduramayınca iyice zıvanadan çıkarak daha piyasaya sürülmemiş bir ajan projesinden (LARX) arkadaşları devreye sokuyor vs.

Artık izlemekten fenalık getiren “tavşan kaç, tazı tut” tarzı bir tekno maceraya daha var mısınız? Açıkçası, 20-30 yıl önce yapıldığı kadar etkileyici değil bu numaralar… Kahramanlarımız oradan oraya kaçarken son teknolojiyle donatılmış bir üssün içindeki-her şeyi devlet için yapan-‘kötü adamların’ anlık takip yapıp sağa-sola emirler yağdırması… Etkilenmiyoruz çünkü bunlar çok eski, çok bildik şeyler artık!

Hollywood yapımcılarının elinde kocaman bir mikser var. İçine 80’lerden, 90’lardan tutmuş ne varsa doldurup karıştırıyorlar ve fiyakalı bir bardağa koyup önümüze sürüyorlar. Evrenin Askerleri, Die Hard, Terminator 2 ve hatta doğada hayatta kalma sahneleriyle İlk Kan… Bourne’un Mirası kendi doğasına uygun hareket etmek yerine tüm bu filmlere özeniyor. Deyim yerindeyse; mirası reddediyor! Tony Gilroy, T2’nin daha filmin ortasına gelmemişken izlediğimiz motosikletli kovalamaca sahnesinin çok daha sıkıcı olanını ‘muhteşem final’ diye yutturmaya kalkınca da seyirci oldukça tatminsiz bir şekilde kalkıyor koltuklarından…

Sinemanın önüne kadar gidip son çare bu filme bilet aldıysanız yapacak bir şey yok. Aslında Bourne filmi izlememiş bir bünye keyif bile alabilir ancak ortada sevdiğimiz Bourne serisine ait bir miras falan yok biline! Hollywood’un hep yaptığı, iyi pazarlayıp para kazandığı ama seyircinin "izlemesek ne kaybederdik?" dediği sıradan aksiyonlardan biri daha…

Paris Manhattan / Paris Manhattan / Komedi, Romantik / 77 dk



Yönetmen: Sophie Lellouche

Oyuncular: Marie-Christine Adam, Woody Allen, Patrick Bruel,Jacques Ciron, Louis-Do de Lencquesaing, Alice Taglioni


Özet: Sophie Lellouche’un yönettiği ve Alice Taglioni, Patrick Bruel, Marine Delterme, Louis Do de Lencquesaing, Michel Aumont, Marie Christine Adam, Yannick Soulier, Margaux Chatelier, Arsene Mosca, Gladys Cohen ile Woody Allen’ın oynadığı Paris - Manhattan, 31 Ağustos 2012’de M3 Film dağıtımıyla Filma Ltd. tarafından gösterime çıkarılıyor. Woody Allen takıntılı bir eczacı olan Alice, Allen’ın tüm filmlerini ezbere bildiği yetmezmiş gibi yönetmenin kendisine de kafaya takmış haldedir. Üstelik onu seven ama ilişki konusunda şüpheleri olan bir de erkek arkadaşı vardır. 

Yönetmen Sophie Lellouche sevimli görünen ama içi kof Fransız komedilerinden birini daha çekiyormuş gibi durabilir, en azından afişten öyle anlaşılıyor ancak işin içinde daha fazlası var. Yaşama, aşka ve başka şeylere dair modern şehirli insan züppeliğiyle de olsa güzel şeyler söyleyen bir film… Türü sevenler için bu hafta tek seçenek ancak kötü bir film değil. İçiniz ferah olsun.

Saftirik: İşte Şimdi Yandık / Diary of a Wimpy Kid: Dog Days / Komedi / 94 dk



Yönetmen: David Bowers

Oyuncular: Jared Abrahamson, Reese Alexander, Wanda Ayala,Joshua Ballard, Dalila Bela, Devon Bostick, Karan Brar, Robert Capron, Simon Chin, Melody B. Choi


Özet: Okul nihayet bitmiş ve heyecanla beklenen yaz tatili gelmiştir. Greg Heffley dinleneceği, bol eğlenceli bir yaza hazırdır. Fakat yaz için yaptığı tüm planlar bir anda suya düşer. Greg şimdi plansız kalmıştır; e bütün yaz nasıl geçecektir?

Saftirik’in maceralarını okumak çok zevkli, en azından oğlum yaz boyunca elinden düşürmedi ama ete-kemiğe bürününce sonuç ne olacak? İlk film başarılı bir uyarlamaydı. Bu defa da bu zıpır veledin maceraları hakkıyla peliküle aktarılmış. Çocuklarınızı gönül rahatlığıyla götürebilirsiniz. Sizin de canınızın sıkılmayacağının garantisini verebilirim.

Korku Kapanı / Storage 24 / Korku, Bilim Kurgu / 87 dk



Yönetmen: Johannes Roberts

Oyuncular: Noel Clarke, Colin O’Donoghue, Antonia Campbell-Hughes, Laura Haddock, Jamie Thomas


Özet: Londra’da kargaşa yaşanmaktadır. Askeri bir kargo uçağı taşıdığı oldukça gizli muhteviyatı tüm şehre yayarak yere çakılmıştır. Londra’nın durumundan bihaber olan Charlie ve Shelley ise bu sırada en iyi arkadaşları Mark ve Nikki ile Depo 24’te mal paylaşımı yapıyorlardır. Aniden elektrik kesilir. Sonsuz gibi görünen koridorlardan oluşan karanlık labirentte mahsur kalan bu dört kişinin peşinde gizemli bir yırtıcı vardır. İçeridekilerin dışarıya çıkarılmaması için tasarlanmış bir yerden nasıl çıkabilirsiniz? 

Basın gösterimi yapılmadı!