Röportaj
23 Eyl 2012 12:16 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 14:10

''BİKİNİLİ FOTOĞRAFLARDAN ALNIMIZIN AKIYLA ÇIKTIK''

'Bayan Kahkaha' Saba Tümer, bikinili fotoğraflarından aşklarına kadar çarpıcı açıklamalar yaptı

Saba Tümer, şen kahkahalarıyla artık hayatımıza giren önemli bir televizyon yüzü.

’’Hayatımda kimsenin olmaması benim tercihim’’

"Saba Tümer ile Bugün" programıyla  hafta içi her sabah ekranlarımıza konuk olan  Saba Tümer, ilk programında kendi kendini konuk ederek büyük ilgi çekti. Gülerek "tam deli işiydi" diyor.

Hayatında kimse olmadığının da altını çizen Tümer, "Birisi olursa söylerim, bu konuda çok netim" diye konuşuyor.

Öncelikle tatil nasıl geçti?

Çok güzel geçti ama hayal meyal geçti; hayallerde kaldı. Şu anda hiç tatil yapmamış gibiyim (gülüyor)...

İŞTE O FOTOĞRAFLAR : FOTO GALERİ

Çeşme’de miydiniz hep?

Evet, başka bir yere gitmedim hiç.

Sizi ilk defa bikinili gördük... Kızdınız mı fotoğraflanmanıza?

Evet, yakalandık... Kızmıyorum ama ne gerek var diye düşünüyorum. Benim şöyle bir vücudum diye bir iddiam yok. Ben sanatçı değilim, sunucuyum sadece, ne gerek var ki diyorum. Neyse ki bikinili fotoğraflardan alnımızın akıyla çıktık (gülüyor)...

Beğendiniz mi yani?

Fena değildi ya, iyiydi... Allah’tan güzel çekmiş çocuklar... Tercih etmiyorum ama. Çünkü ben bedenimle değil, beynimle para kazanıyorum. Kimsenin de benim vücudumu merak ettiğini düşünmüyorum. Ama demek ki arkadaşlar merak etmişler, çekmişler.

Çok iltifat aldınız mı?

Evet, bayağı güzel yorumlar aldım; kum saati gibisin dediler (gülüyor)...

Vücudunuzla barışık mısınız; beğenmediğiniz bir yeriniz var mı?

Selülitim olmasa daha iyi olurdu tabii... Ama sonuç olarak barışığım. Kilo da verdiğim için kendimi iyi hissediyorum. Geçen sezon ekrandaki Saba’dan üç kilo daha zayıfım şimdi.

’Yayından sonra 2 saat konuşmaya halim kalmıyor’

Kilolar diyetisyen Şeyda Coşkun sayesinde gitti değil mi?

Evet. Sabah kalktığımda kapımın önünde tüm öğünlerim oluyor ve bugün ne yiyeceğim diye düşünmüyorum. Haftada beş gün birer saat yürüyorum. İştahlıyım, yemek yemeyi de seviyorum. Hafta içi daha düzenliyim, hafta sonu yiyorum. Tatlı istediğimde de yiyorum, öyle kendimi kısıtlayamam.

Yemek yapmayı sever misiniz?

Valla çok uzun zamandır yemek yapmadım. Yemeği çok sevdiğim birine yaparken seviyorum yoksa çok uğraşamıyorum...

O halde uzun zamandır özel biri yok...

Evet, buradan öyle bir mantık yürütebiliriz (gülüyor)...

Modayı takip ediyor musunuz?

Leopar seviyorum. Bu yıl ne modaymış diye dergi karıştıran tiplerden değilim. Neyin içinde kendimi iyi ve mutlu hisedeceğimi biliyorum. Mini etek modaysa ama bana yakışmıyorsa giymem örneğin.

Ne yakışmıyor size?

Kabarık etekler yakışmıyor. Biliyorum ve giymiyorum.

En çok ne yakışıyor peki?

Jean seviyorum. Elbise ve eşofman da giyerim. İşe de genelde eşofmanla gidiyorum.

Sizi hep topuklu ayakkabılar ve elbiselerle görüyoruz...

Yok, hep öyle koket gezmiyorum... İşim icabı koketleşiyorum, sonra oradan çıkıyorum... Ama düz taban ayakkabı tercih etmem. O zaman kendimi çok badi badi hissediyorum. Her ne kadar çok güzel yürüyemesem de, topuklu ayakkabı seviyorum...

Her zaman programınızdaki kadar konuşkan mısınız?

Yayında çok yorulmazsam konuşuyorum (gülüyor)... Gerçekten de yayın sırasında o kadar çok konuşuyorum ki sonrasında 2 saat konuşmaya halim kalmıyor.

’Mehmet Aslan da Uğur Güven de arkadaşım’

Mehmet Aslan’la tanışıklık ne zamana dayanıyor?

12 yıl önceye dayanıyor. Mehmet kardeşimin komşusuydu, oradan tanıştık. O günden bugüne dek süren bir dostluk...

Siz ona "kocacım", o size "karıcım" diyor...
Bizi devamlı çekip "aşıklar" diye yazınca biz de yapılan haberleri ti’ye almaya başladık.

Sizin kısmetinizi kapatmıyor mu bu durum?

Valla benimkini kapatıyor ama Mehmet’inkini kapatmıyor, çok dertliyim (gülüyor)...Uğur Güven’le de aşk yaşadığınız yazıldı. Sizi bu sefer daha sinirli gördük ama... Sinirlenmedim ama Uğur çok yakın arkadaşım. Arkadaşız dediğimiz halde çekiyorlar. Zaten aşk olsa gururla söylerim. Ben arkadaşız dedikten sonra üstüne gitmeye gerek yok ki... Ben "seviyeli ilişki yaşıyorum" veya "arkadaşım" deyip sevgili olmuyorum. Varsa var, yoksa yok.

Ben sorayım o zaman; şu an hayatınızda kimse var mı?

Yok.

Sizinle geçen seneki röportajımda da biri yoktu, bu yıl soruyorum gene yok...

Demek ki bir dahaki yıl röportaj yapmayacağız seninle (gülüyor)...

Çok mu erkek arkadaşınız var, daha çok aşk haberi okuyacak mıyız hakkınızda?

Evet, daha çok yazacaklar eminim... Çünkü benim kız arkadaşımdan çok erkek arkadaşım var. Hepsi de eski yıllardan gelen arkadaşlarım, beraber çok vakit geçiriyoruz.

Evlilik sorularından sıkıldınız mı?

Sıkıldım tabii, devamlı aynı konu. Olsa olur yani. Yok işte kardeşim, olsa söyleyeceğiz. Mevcut durumumdan memnunum.

’Beni isteyen çekinmez aslanlar gibi gelir’

Yanınıza gelmeye çekinen erkekler de oluyordur değil mi?

İsteyen çekinmez. Korkuyordur, çekiniyordur; onlar teselli cümleleri... İsterse aslanlar gibi gelir, adam değil mi bu (gülüyor)...

Hayranınız olan erkekler neler yapıyorlar; çok mu arıyorlar, çiçek mi yolluyorlar?

Telefonuma ulaşıp da arama söz konusu değil. Tweet veya e-mail atanlar var. Çiçek yollayanlar da oluyor.

Abartılı hediye yollayanlar?

Tanımadığım bir adamdan abartılı hediye gelse sevmem. Kim ki o yani?

Size karşı cüretkar davranan birileri oluyor mu?

Bana karşı Allah’a şükür hadini aşan biri olmadı. O çizgiyi hep koruduk. Samimiyetle laubalilik çok ince bir çizgidir. Laubaliliğe kayarsa cevabını alır, itinayla cevap verilir (gülüyor)...

Evlilik defteri kapandı mı?

Bilmiyorum. Evlilik önceliklerim arasında değil; olursa olur, olmazsa olmaz.

Peki çocuk?

Benim bedenim aracılığıyla dünyaya gelecek bir ruh varsa mutlak gelecektir. Kozmik plana çok inanıyorum, hepsinin bir zamanı olduğunu düşünüyorum. Kendimi akışa bırakıyorum, hayat nereye akıyorsa ben de akmayı tercih ediyorum.

’Kendi kendimi konuşulmak için konuk ettim’

Saba Tümer bir marka mı?

Marka oldum çok şükür. Samimi, güven veren, pozitif bir markayım. Kahkahalarımla ümit veriyorum. Amacım, insanların beni gördüklerinde içlerinde bir ümit doğması...

Kaç yıldır bu sektördesiniz?

Yaklaşık 20 yıldır... Hiçbir zaman kendime kendimden başka rakip görmedim; beni rakip olarak gören varsa onu bilemem. Geçen haftaki sezonun ilk programında kendi kendinizi konuk ettiniz.

Kimin fikriydi bu?

Benim fikrimdi.

Neden böyle bir şey yaptınız?

Konuşulsun diye yaptım. Konuşuldu da (gülüyor)...

Çekimler ne kadar sürdü?

15 dakika konuk Saba’yı çektik; 10 dakika da sunucu Saba’yı... Hiç tekrar yapmadık; 25 dakikada tek çekimde bitirdik.

Garip gelmedi mi; deli işi sanki?

Tam deli işi canım (gülüyor)... Sempatik bir şeydi bence. Güzel işti, sonuçtan memnun kaldım.

Alay konusu oldu ama, sosyal medyada dalga geçildi...

Olumlu ya da olumsuz konuşulması önemli değil. Önemli olan bir şekilde konuşulmak; sonuçta amaca hizmet etti.’Bir tane yetiyordu, ikinciye ne gerek vardı’ eleştirileri okudum...
Eski bir erkek arkadaşım da aynı şeyi söyledi (gülüyor)...

’Yaşar Hoca konu dışına çıkınca kafam başka yere kayıyor’

Yaşar Nuri Öztürk’le program yapmak din hakkındaki bilginizi artırdı mı?

Zaten bilgim vardı ama tabii ki hocayla çok fazla arttı. Sanki bazen hoca konuşurken içiniz geçiyor... Biz bir ayeti yorumlarken ben gerçekten o ayeti öğrenmek istiyorum. Yaşar Hoca bazen konunun dışına çıkınca benim kafa da başka yerlere kayıyor (gülüyor)...

Konuk sıkıntısı yaşıyor musunuz?

Yok, hiç konuk sıkıntısı hiç çekmedik.

En keyifli konuk kim peki?

Bence orada önemli olan benim enerjim. Ben iyiysem karşımdaki de iyi oluyor.

Durumunuzdan gerçekten memnun musunuz?

Memnunum tabii, bu benim tercihim. Çok arıyorum da bulamıyorum gibi bir halim var mı? Sence bulamaz mıyım arasam? Öyle bir durumum Allah’a çok şükür yok (gülüyor)...

Neden istemiyorsunuz?

İstememek de değil. O bir denk gelme meselesi; iki kişinin arasındaki enerji. Yüreğimi hoplatacak kişi karşıma çıkarsa o zaman olur. Sadece yanımda bir görüntü olsun diye biriyle beraber olamam.

Bu arada siz sabah programı yapmayı sevdiniz sanki...

Alıştım ve çok da iyi oldu. Hayatım düzene girdi. Kilo da bu şekilde verdim; önceden gece 04.00’te falan yemek yiyordum. Düzensiz bir hayattı. Normal insanlar gibi yaşıyorum artık.

Gelecek planlarınız nedir; oyunculuk var mı mesela?

Bir sit-com’da bir şekilde oynayacağım ama ne zaman bilmiyorum. Haftada beş gün program yaparken zor. Uygun zamanı bekliyorum.

Hedefiniz nedir?

Allah nasip ederse 45’imden sonra çalışmak istemiyorum.

Çok mu yoruldunuz?

Yoruldum tabii, baksana şu anda bile zor konuşuyorum. Allah’a şükür sevdiğim bir işi yapıyorum ama "illa hep olayım" gibi duygularım yok.

Banu Duran / Vatan