Medya
11 Eki 2012 11:47 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 14:15

"BAŞBAKAN ERDOĞAN GERGİN, ESAD RAHAT"

O gazeteci, Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad ile yaptığı söyleşinin perde arkasını ve izlenimlerini yazdı.

Aydınlık gazetesi Ankara Temsilcisi İsmet Özçelik Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad ile yaptığı söyleşinin perde arkasını ve izlenimlerini yazdı.

İşte o yazı:

Erdoğan gergin, Esad rahat

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad Hatay milletvekili Refik Eryılmaz’la görüştü. Görüşmeyi  ben de izledim.

En çok dikkatimi çeken şey Esad’ın rahatlığı oldu. Esad sorulan sorulara hiç çekinmeden tüm rahatlığı ile yanıt veriyordu. Türkiye’de Erdoğan’a sorulmasını kimsenin aklına bile getirmediği türden sorular gündeme geldi. Esad hiç kızmadan gülerek yanıtladı.
Esad’ın halini görünce Başbakan Erdoğan’ı hatırladım.

“Erdoğan’ın gerginliğini”, Esad’ın “rahatlığını, kendine güvenini” düşündüm. Esad’ın karşısında otururken nedense ilk aklıma gelen “Erdoğan’ın neden  gergin olduğu” sorusu oldu.
Hangisi demokrat, hangisi diktatör anlamaya çalıştım.

Esad sakin sakin ülkesinin durumunu anlattı. Sıkıntılarını, nedenlerini sıralıyordu. Türkiye’nin tavrına bir türlü anlam veremediği her halinden belliydi. Sözcüklerini seçerken Türk Hükümeti ile Türk halkını ayırmaya özenle dikkat ediyordu.

Türkiye-Suriye ilişkilerinin geçmişini, nereden nereye gelindiğini hatırlattı. Bu arada Müsteşarlığı döneminden başlayarak Suriye ile ilişkilerin gelişmesinde önemli katkısı olan Kürşad Tüzmen’i de konuştuk. “Sağlığı nasıl, hastalığı atlattı mı?” diye sordu. Çok şaşırdım. Bunca sorun yaşarken bunu sorması dikkatimi çekti. İnsani bir durum…

Erdoğan’ı eleştirirken bile kibardı

Konu dönüp dolaşıp hep Türk Hükümetinin tutumuna geliyordu. Başbakan Erdoğan’ın açıklamaları onu hep şaşırtıyordu. “Yalan söylüyor” dememek için gülümsüyor, kafasını sallıyor ve “doğru değil”demekle yetiniyordu. Sözcüklerini seçerek kullandığı çok açıktı.
Türk Hükümetinin tavrının nedenini bildiği her halinden belli oluyordu. AKP-Amerika ilişkilerini ayrıntısıyla biliyor gibiydi. Daha önce görüştüğü kişilere, “Ben kişisel çıkarımı düşünsem füze kalkanı için topraklarını kullandırırdım” türü sözler söylemesi anlamlıydı.

Erdoğan’ın tavrının nedeni gündeme gelince hep gülümsüyordu. En çok “halkını katlediyor”sözlerine bozulduğu ortadaydı. “Ben halkımı eziyormuşum, katlediyormuşum. Bunları yapan biri ayakta kalabilir mi? Ben ayaktaysam bunun bir nedeni olmalı” dedi.

Esad eski Esad

Beşar Esad’ı ilk gördüğüm  ile son gördüğüm arasında hiçbir değişiklik hissetmedim. Onu eşiyle geldiği Türkiye’den ayrılırken kucağındaki yaşını bile doldurmamış bebeğiyle uçağın kapısından el sallarken hatırlıyorum. Birçok kez karşılaştım, Türkiye ziyaretlerinde hep yakından izlemiştim. Ama nedense aklımda hep o görüntüsü kalmış. Ortadoğu ülkelerinde Devlet Başkanlarının kucağında çocuğu ile resmi törende bulunması pek alışık bir durum olmamasından olsa gerek. Ama Esad’ın o tavrı Türk halkı tarafından çok takdir görmüştü, çok alkışlanmıştı…

Zarafetinden bir şey kaybetmemiş. Yine aynı kibarlıkla davrandı. Konuklarını kapıya kadar uğurladı.

Yaklaşık üç yıldır hiç yüz yüze karşılaşmamıştım. Durumunu merak da ediyordum. Hiç değişiklik olmadığını, hatta daha dinç göründüğünü söyleyebilirim.

Şam’ı soruyorsanız, orada da fazla bir değişiklik yok. Şam’ı yarın anlatacağım…