Medya
08 Oca 2014 11:03 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:52

Baş Belası'na sansür geliyor!

Hürriyet gazetesi yazarı Yalçın Doğan bugünkü yazısında son günlerde tartışılan yeni internet denetimi düzenlemesini yazdı.

Hürriyet yazarı Yalçın Doğan yazısında bir zamanlar Başbakan tarafından "baş belası" olarak ilan edilen sosyal ağlar için bugünlerde düşünülen "güzel şeyler" denilen denetimi bakın nasıl yorumladı?

İşte Yalçın Doğan'ın yazısın ilgili bölümü;

‘Baş belası’na sansür

İNTERNETİ önce “en büyük baş belası” ilan ediyor Tayyip Erdoğan, ama bir süre sonra “Sosyal ağlarda güzel şeyler oluyor” diyor.

“Güzel şeyler” Bütçe Komisyonu’nda açığa çıkıyor. Oraya bir tasarı geliyor, “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri” ile ilgili. Bu tasarıya interneti denetim altına alacak maddeler yerleştiriliyor:

1- Anahtar kelime engelleme sistemi yoluyla internetten erişimi sınırlamak kolaylaşıyor. Örneğin, YouTube’un içinde anahtar kelimeler nedeniyle sakıncalı bulunan bir videoya Türkiye’den erişilemeyecek. O anahtar kelimeyi kim belirleyecek belli değil.

2- Daha beteri: Her bireyin internette faaliyeti, hangi siteleri gezdiği, hangi kelimeleri aradığı, sosyal ağlarda neler yaptığı kayda alınacak ve o kayıt bir-iki yıl saklanacak.

3- Hükümet kontrolünde “birlik” kuruluyor, erişim sağlayıcılar buraya zorunlu olarak üye olacak.

Madem çağımız “iletişim çağı” ve en önemli iletişim aracı internet, o zaman çek bir sansür internete.

Neden “Aile Bakanlığı” ile ilgili tasarıda? Tasarının genel gerekçesinden bir cümle bu soruyu karşılıyor:

“Aileyi, çocukları, gençleri, internet dahil, elektronik iletişim araçlarının suiistimal edilmesi suretiyle uyuşturucu alışkanlığı, cinsel istismar, intihara sürükleme ve benzeri kötü alışkınlara teşvik eden yayınlardan korumak için...”
Haydi, kolay gelsin....

(......)

Yeni sayfa

DOĞAN Medya Grubu’nda en eski üç-beş gazeteciden biri benim, 24 yıl geride kalıyor, 1989 Aralık-2014...

Hürriyet’te ise on bir yıl geride kalıyor. On bir yıl boyunca ekonomi sayfalarında yazıyorum. Bugünden itibaren bu sayfada haftada dört gün.
İhsan Sabri Çağlayangil’in anıları aklıma geliyor, “Kader Bizi Una Değil, Üne İtti”. Burada “ün” böbürlenme değil, düşündüren bir deyim.

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ