Medya
04 Eki 2021 13:54 Son Güncelleme: 04 Eki 2021 14:00

Barış Terkoğlu açıkladı! Adnan Oktarcılar operasyondan önce hangi ünlü AKP'li ile gizlice görüştü

Cumhuriyet Gazetesi yazarı Barış Terkoğlu, AKP'li bir siyasetçinin Adnan Oktarcılarla gerçekleştirdiği özel görüşmeyi kaleme aldı.

Barış Terkoğlu"İnsanlar konuşa konuşa demek isterdim" başlıklı yazısında, Meclis'in açılmasıyla ana gündem maddelerinden biri olarak belirlenen sosyal medya düzenlemesi üzerine dikkat çeken bir ayrıntıyı köşesine taşıdı.

AKP'nin hazırladığı tasarının başında TBMM Dijital Mecralar Komisyon Başkanı AKP Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman'ın olduğunu söyleyen Terkoğlu, AKP'li vekilin Adnan Oktarcılarla olan bağlantısına değindi. Yazıda, Yayman'ın Kültür Bakan Yardımcısı olduğu dönemde Oktarcılarla özel buluşma gerçekleştirdiği, operasyon ihtimalinden konuşulduğu ifade edildi.

Terkoğlu'nun yazısı şöyle:

“Parlamento” diyerek bahsediyoruz. Yeni değil, çok önce almışız. Yirmisekiz Mehmet Çelebi’nin, kendisinden sonraki elçilere tecrübe olsun diye, iki asır önce yazdığı, Paris Sefaretnamesi’nde “parlement” geçiyor. Fransızca “parler”den, “konuşmak”tan geliyor.

Sonunda geçen cuma günü Meclis açıldı. Parlamento muhabirleri, gündemdeki yasaları sıralıyor. “Sosyal medya yasası geliyor” haberini veriyorlar. Üşenmeyip Google’a yazın. Türkiye, kimi Erdoğan’ın ağzından, kimi haber olarak, aylardır gelecek “sosyal medya yasası”nı dinliyor. İçeriğe gelince, ne vekiller ne vatandaş bir şey biliyor.

"SÖYLENEN İLE YAŞANAN ARASINDA UÇURUM VAR"

Hani “sosyal medya şirketleri gereğini yapmıyor” deniyor ya. Meclis’teki Dijital Mecralar Komisyonu, geçen aylarda, Bilgi Teknolojileri İletişim Kurumu Başkanlığı’na (BTK) “Temsilcileri var mı, varsa kim” diye sormuş. BTK ise yanıt vermiş. Artık hepsinin Türkiye’de temsilcilikleri görünüyor. YouTube, Facebook, Twitter, Instagram, Tiktok; Şişli’de birer şirket kurmuş. LinkedIn’in şirketi Sarıyer’de. Dailymotion Gökhan Gökçe’yi, Pinterest Mithat Özbek’i, V Kontakte Serhat Turan’ı temsilci atamış. Kısacası hepsinin artık memleketimizde bir adresi, bir telefonu var.

Resmi kurumların, Türkiye’den para kazanan bu şirketleri vergilendirmesi doğru mu? Doğru. Bu mecralar üzerinden, itibar suikastları yapılmasının önüne geçilmesi iyi mi? İyi.

Gelgelelim…

Hayatın akışı pek de böyle değil. Anadolu’nun her ilçesinde karşılaşıyorum. En ücra köşedeki kasabada bile attığı bir mesajdan yargılanan amcaların, teyzelerin kalabalığı var. Hepsi de “siyasi”. Kenan Evren döneminde 340 tane, Ahmet Necdet Sezer döneminde 163 tane cumhurbaşkanına hakaret davası açılırken Erdoğan döneminde bir ay önceye kadar 38 bin 581 dava açılmış. Çoğunluğu da sosyal medyadaki bir mesajdan. Haliyle “vatandaş için iyi olacak” söylemi ile “yaşanan” arasında büyük bir uçurum var.

Sosyal medya temsilcileri belli oldu.

DOSYA DAHA İLGİNÇ HALE GELDİ

Ama meseleyi ilginç kılan bir ayrıntı daha var…

Sosyal medyayı daha riskli kılan amcaların, teyzelerin mesajları değil. Bu mecralarda örgütlü gruplar. Bir bakıyorsunuz, aynı konu hakkında binlerce mesaj atılıyor. Bir olay, bir fotoğraf ya da bir kişi, saniyeler içinde Türkiye’nin gündemi oluyor. Hükümetin örgütlediği troller dışında, bu alanda, tartışmasız en sıkı çalışan iki grup var: Fethullahçılar ve Adnan Oktarcılar. AKP de hazırladığı yasayı bu tür grupların “dezenformasyonlarıyla mücadele” için çıkardığını söylüyor. Örnekler hep buralardan veriliyor.

İşin başında Hatay milletvekili Hüseyin Yayman var. TBMM Dijital Mecralar Komisyonu Başkanı da olan Yayman, aylardır çeşitli aralıklarla, hazırlanan yasa hakkında açıklamalar yapıyor. Örnek olsun, ağustos ayında, “sosyal ağların, demokrasileri tehdit etmesi, hukuk için tehdit oluşturması, mahkeme yerine geçerek sosyal medya mahkemesi kurulması, üzerinde düşünülmesi gereken bir durumdur” dedi.

Madem yasa çıkıyor, madem mesele hepimizi ilgilendiriyor, madem sosyal medyanın mağdur ettikleri var… Gözü kulağı burada olanlara, yasayı merakla bekleyenlere açıp sordum. “Hüseyin Yayman ile görüştünüz mü?” dedim. Hemen hepsi “görüşmedik” dedi. Üstelik, kimileri bunun için oldukça çaba sarf ettiği halde becerememiş!

Haliyle o dosya daha ilginç hale geldi…

"EVİNDEN ÇIKAN NOTLARDAN SÖZ EDİYORUM"

Adnan Oktar Grubu’na yapılan operasyonda, Oktar’ın evinden çıkan notlardan söz ediyorum. Bu notları daha önce gündeme getirmiştim. Grubun temsilcileri, Adnan Oktar adına çeşitli görüşmeler yapıyor, bunları da Oktar’a raporluyordu. Adnan Oktar davasında, polisin dosyaya sunduğu notlar arasında, “Yayman ile görüşme” bugünlerde ayrıca dikkat çekiyor.

Görüşmenin, Oktar Grubu’na 2018 yılında yapılan operasyondan kısa süre önce gerçekleştiği anlaşılıyor. Oktar Grubu’nun Ankara’daki sorumlularından Aylin Atmaca ile Yayman’ın görüşmesinde çok şaşırtıcı bir içerik var. O dönem Kültür Bakan Yardımcısı olan Yayman’la yapılan “özel buluşma”, Oktar’a “operasyon ihtimaliyle” şöyle raporlanmış:

“Bizi çok güzel ağırladı. Sana çok selamlarını, hürmetlerini iletti. Bizle ilgili bir hareket olma ihtimaline (olası operasyon kastediliyor) çok şaşırdı. Bizden sonra Japonya’ya gidecekti. Gelince soruşturacağım bu konuyu, dedi. İhtimal vermedi. Dönüşte tekrar bekliyorum sizi mutlaka dedi.”

Polis Oktarcıları takip ederken, AKP’li Yayman, Oktarcılarla görüşüyor. Onlara kendileri hakkındaki operasyonu araştıracağı sözünü veriyor. Bu konuda alınmış not da ilginç:

“Bir bilgisi olsa tedirgin olurdu, çağırmazdı diye düşündüm. Çok istekli çağırdı.”

Oktarcılar’ın Yayman’la görüşme notları.

"ATATÜRK'ÜN KIYMETİNİ DARBEDEN SONRA ANLADIM"

Görüşme notlarında, Yayman’ın Oktarcılara, o dönem henüz geçmediğimiz Başkanlık Sistemi’ni, AKP’nin getirmeye hazırlandığını anlattığı görülüyor. Atmaca, çıkan sonucu “yakında toplu olarak başkanlığı dillendirecekler anladığım kadarıyla, bunun hazırlığı yapılıyor” diyerek Oktar’a not etmiş.

Sohbetin ilginç bir ayrıntısı daha var. Notlardan yorumsuz aktarayım:

“Darbeyle ilgili konuştuk şöyle diyor: ‘Yıllarca Atatürk’e karşı olan ve mücadele eden bir insandım. Bu olaydan sonra Atatürk’ün kıymetini anladım. Ne kadar haklıymış. Onun hakkındaki fikirlerim değişti. Laikliğin önemini anladım. Mutlaka laiklik olmalı’ dedi.”

Bir tarafta “sosyal medyada dezenformasyon yapıyorlar” denilen, Meclis’e gelecek “sosyal medya yasası”na gerekçe olan Adnan Oktarcılar. Bir tarafta “sosyal medya yasası”nın emanet edildiği AKP milletvekili Prof. Dr. Hüseyin Yayman. İki tarafın yakınlığı, ilişkileri, birbiri için yaptıkları bu. Yasa için görüşü alınmayan asıl muhataplar ise derdini anlatacak mecra aramaya devam ediyor. Teyzeler, amcalar yargılanmaya devam ederken parlamentoya gelecek “sosyal medya yasası”nın, “kediye emanet edilmiş ciğerin” öyküsü bu.

Parlamentoyu dilimizde “şûra” ile, “meşveret” ile, “meclis” ile karşılamışız. Hepsinde “konuşmak” var. Gelgelelim, bugün bir yasa yapıyoruz, “konuşmayı” ise hiç düşünmüyoruz. Karanlık odalarda değil, gün ışığında konuştukça, yasalarımızı da yaşamlarımızı da kendimiz yaratacağız.